Sabah gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu, sosyal medyada boy gösterip "takipçi çatlatan" sonradan varlıklı tiplere ilişkin yorumda bulundu.
Babaoğlu, her şeyin kayıt altında olduğu mevcut ekonomik sisteminde havada uçuşan paraların kime ait olduğunu sordu.
BİRDENBİRE ZENGİNLEŞMEK DİYE BİR ŞEY VAR MI?
Zenginin malı züğürdün çenesini yorar denir, malum...
Çok doğru bir laf gibi görünür.
Oysa tartışılır.
Son günlerin en çok konuşulan zenginlik hikâyelerine bakın...
Mallar, paralar üzerinde şöyle bir durup geçiliyor ama kişiler üzerine konuşmalara doyulamıyor.
Çünkü züğürdün çenesini yoran (zengin değil) birdenbire zenginleşen kişilerdir.
Ve esas olay mallar değil, hikâyelerdir.
"ORTA SINIFIN HIZI VE HIRSI"
Orta sınıflar varlıklarını gün gelip "yırtmak" ihtimali üzerine kurarlar.
Hep "orta"da kalacak değiller ya...
Zaten popüler kültür de "Büyümezsen küçülürsün, zenginleşmezsen yoksullaşırsın" diye fısıldar durur kulaklara...
Lakin hız şüpheli bir şeydir...
Belli ki direksiyondaki bir yanlış yapmıştır; her an şeritten çıkıp bariyerlere bindirme ihtimali vardır...
"BABADAN KALMA ZENGİNLER"
Oysa "babadan kalma" tepedeki zenginleri çekiştirenlere pek rastlamazsınız.
Sistem onların sistemidir.
Hikâyeleri göz önünden uzaktır; gösteriş hırsı çoktan terbiye edilmiştir.
Haber ve kültür üretim mekanizmaları da bu sınıfa odaklanmaya kolay kolay izin vermez.
Onlar daha çok ekonomi politiğin konusudurlar.
BU PARALAR KİMİN?
Şimdi güncel gelişmelere dönelim...
Bakıyorum, ne bavullar dolusu futbolcu parasına yüzde elli faiz veren bankacı olayında...
Ne de bazı fenomenlerin üç yıl içinde memleketin dört bir yanında yüz küsur güzellik salonu açmasında soruluyor: Yahu bu değirmenin suyu nereden geliyor?
Bu kişi, şu kişi, o kişi...
Hepsi tamam!
Ama şu dolaşıp duran paralar kimin?
Her şeyin kayıt altında olduğu bir dönemde böyle kayıtsız kuyutsuz işler mümkün mü?
Bu kişiler zenginleşmediler de, zenginleştirildiler mi?
Yoksa bütün hikâye bir gün silinip baştan mı yazılacak?
