Dolar

34,9457

Euro

36,7055

Altın

2.982,43

Bist

10.125,46

Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ: Trump siyasi baskı sonucu YPG'ye destek açıklaması yaptı

ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’den çekilme kararı ve sonrasında yaşananları Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ’a sorduk.

6 Yıl Önce Güncellendi

2019-01-17 11:48:46

Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ: Trump siyasi baskı sonucu YPG'ye destek açıklaması yaptı

TİMETÜRK|HABER MERKEZİ

Suriye'de yıllardır varlığını sürdüren ABD, geçtiğimiz günlerde askerlerini çekme kararı almış fakat çekilmenin ardından YPG'ye dokunulmaması şartını koymuştu.

1-ABD'nin Suriye'den geri çekilmesi taktik mi geri adım mı?

Aslında her ikisi de diyebiliriz. Amerika geri adım atarak taktik uyguluyor. ABD'nin bölgedeki varlığı sadece Suriye ile ilgili değil. ABD, 1991'den beri bölgede var ve Suriye o günden bu yana hedefindeydi. ABD kendince Irak ayağını bitirdi; şimdi ise Suriye etabına girişti. Ama ABD'nin Suriye adımı Türkiye'nin Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı ve siyası duruşuyla bu adımı durdu.

ABD'nin bölge için yürüttüğü planda askeri, siyasi ve ekonomik etkisi vardı. Askeri anlamda denedi ama kaybetti; geri çekilmenin bir nedeni de bu…

“OLAYI BÜTÜN OLARAK OKUMALIYIZ”

ABD'nin Suriye planını 15 Temmuz darbe girişimi ile bir bütün olarak okumamız gerekir. Eğer bu darbe girişimi başarılı olsaydı Suriye'den PKK, PYD, SDG gibi terör örgütlerinin hepsi Doğu ve Güneydoğu'yu işgale girişecekti. Ardından Fethullah Gülen denilen gizli kardinali Ankara'da Akın İpek'in yaptırdığı şatoya oturtacaklardı. Sonra barış ve güvenlik adı altında Abdullah Öcalan'ı serbest bırakıp Doğu'da özerk bir bölge kurduracaktı. Bunun devamı büyük İsrail projesine kadar giderdi.

Evangelistlerin Suriye planı ise; Türkiye'de Erdoğan'ın siyasi itibar kaybetmesini sağlamak, Trump'ı da siyasi olarak yıpratıp Evangelist kadronun tekrar eski gücüne kavuşmasını sağlamaktı. Plan şu an için durdu ama tamamen bitmedi.

TAKTİKSEL ÇEKİLME

ABD geri adım atsa da yıllarca yaptığı planı ve milyonlarca dolarlık yatırımı çöpe atmaz. Dolayısıyla bu bir taktiksel çekilmedir.

ABD'nin şu anki uyguladığı taktik, Türkiye'yi koridor denilen bölgeye sıkıştırmaya çalışmak ve kendileri güneyde askeri ve siyası yapılanmalarına devam etmek.

2-ABD'nin Kürtler ile ilgili açıklaması ne anlama geliyor?

Trump, ABD CEO'su mu? ABD Başkanı mı? Trump, bu iki soru arasında gidip geliyor. Bazen başkan gibi bazen bir tüccar gibi davranıyor. Trump'ın son yaptığı açıklamaları ABD ‘deki Evangelist baskıdan dolayı yaptığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu oynadıkları çok büyük bir tiyatro değilse Trump'ın üzerinde ciddi anlamda baskı var.

Çavuşoğlu da yaptığı açıklamada “bu bir siyasi baskı sonucu söylenmiş bir söz” demiştir. Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinin nedeni de konuyu büyütmemek. Bu durum bir siyasi baskı sonucu bu açıklamayı yaptığını gösteriyor.

3-ABD'nin ekonomik yaptırım tehdidini nasıl okumalıyız?

Trump'ın söylediği sözlerin ne diplomatik ne hukuki bir karşılığı var. Türkiye için bu söylemlerin hepsi yok hükmünde. Piyasalar ve iç dinamikler zaten  bu açıklamaya bir karşılık vermedi. Dolar normal seyrinin biraz üzerine çıkıp tekrar düştü.

ABD'nin askeri, siyasi ve ekonomik planları vardı. Askeri alanda planladıklarını zaten uygulayamadı. Siyasi olarak içeride ve dışarıda yoğun yıpratma kampanyaları yürüttüler ve devam edecekler. Son günlerde Ortadoğu'da yapılan ankette yüzde 77 ile Erdoğan en sevilen ve güvenilen bir lider olarak seçildi. Bu demek oluyor ki Erdoğan orada bir partide seçime girse yüzde yetmiş yedi ile iktidara gelecek anlamındadır. Dolayısı ile siyasi planları da sekteye uğradı diyebiliriz.

Son olarak ellerinde ekonomik plan kaldı. Trump, elinde kalan son planı da kaybettiğinin farkında değil. Elinde bir koz kalmadı. Dolar'ı beş TL'den yedi TL'ye çıkarmadaki ekonomik terör saldırının amacı da buydu.

ABD‘nin tüm bu yaptığı uygulamaların stratejik hiçbir karşılığı yok hepsi taktiksel. Şu an zor bir süreçten geçiyoruz, ekonomi yavaş yavaş rayına oturmaya başladı.

4-Suriyede güvenli bölge nasıl oluşturulacak?

Bu durum henüz yeni ve içeriği hakkında net bir bilgi yok. ABD ve Türkiye bu konuda ciddi bir fikir ayrılığının olduğu kanaatindeyim. ABD'nin güvenli bölgeden maksadı “Türkiye'nin istediği sınır güvenliğini sağlayalım Türkiye'yi de güvence altına alalım ama kontrol bende olsun ve IŞİD ile mücadelemizi sürdürelim.” Türkiye bunu kabul edemez ve etmemeli. Çünkü kabul edersek ABD'nin istediği olan gözlem noktaları oluşmasına müsaade etmiş oluruz.

“GÜVENLİ BÖLGE 40 KM OLMALI”

Türkiye'nin güvenli bölgeden kastı; YPG, PKK, IŞİD, SDG ve rejim dahil hiç kimseyi bölgede istememesi.

Güvenli bölgeyi 32 km olarak belirlediler ama bana göre güvenli 40 km'den sonra başlıyor çünkü Rusların Kaytuşa füzelerinin menzili 40 km… Bu atış menzilin dışına çıkılması gerekir.

RUSYA'NIN SİNSİ POLİTİKASI

“Rusya, İdlib'deki olayları bahane ederek Soçi konusunu yeniden görüşmemiz gerekir gibi çıkışları ve rejime el altından verdiği desteklerle ikili bir politika yürütüyor. Türkiye, Tahran, Soçi ve İstanbul'da Rusya'yı müttefik olarak gördü ama İdlib'deki olayların arkasında rejim var. Onun da arkasında Rusya var. Rusya bir görüş ve fikir bildirmeden rejimin adım atması mümkün değil. Rusya ABD ile olan anlaşmazlıklarımızı fırsat bilip bölgede fırsat kollayan bir ülke konumuna düştü. Rusya İdlib'i bahane ederek saldırılara başladı. Bu durum İdlib konseptinin çöküşü anlamına gelir. Erdoğan'ın, 23 Ocak'ta Rusya ziyaretinde bu durumu dile getireceğini düşünüyorum”.

5-Türkiye'nin Fırat'ın doğusunda oluşturulacak koridordan kastı  nedir?

Türkiye'nin isteği, göçü engellemek ve insanların ülkelerine geri dönmelerini sağlamak… Kontrolün tamamen Türkiye olması… Bu bölgeyi insanların yaşayacağı şekilde Afrin ve Fırat Kalkanı bölgesinde yaptığı gibi yeniden yapılandırmak, yol, okul, belediye, hastanelerin olduğu yaşanabilir bir şehir oluşturmak istiyor. Türkiye ancak bu şartla koridoru kabul edeceğini söyledi.

“SON DEĞİL BAŞLANGIÇ”

Koridorun açılması Suriye'deki işlerin sonu değil başlangıcı… Çünkü hedef alan 32 kilometrelik alan değil. Deyrizor'a kadar olan bölge yani bütün Suriye'nin toprak bütünlüğü… Eğer burada iş biterse kaybederiz. Türkiye'nin bölgede işi çok zor; ABD, Rusya, Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri, İran ve Avrupa'yı dengede tutarak bir politika yürütmek zorunda yoksa tüm aktörler birbirine girer.

Röportaj: Enes Keskin

Haber Ara