Erdoğan, Katar programı sonrası yurda dönerken, uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtelif alanlarda Katar ile 12 yeni anlaşma imzalandığını, böylece Yüksek Stratejik Komite mekanizması kapsamında son 9 yılda imzalanan belge sayısının 100'ü geçtiğini aktardı.
Görüşmelerin ana noktasını iki aydır İsrail'in zulmüne maruz kalan Filistinlilerin durumunun oluşturduğunu dile getiren Erdoğan, "Ateşkesin acilen ve kalıcı olarak tesisi, Gazze'ye insani yardımların kesintisiz akışının sağlanması, iki devletli çözüm ekseninde barışın temini için atacağımız adımları etraflıca görüştük. Kardeşim Şeyh Temim ile bu konudaki yakın işbirliğimizi ve ortak ilişkilerimizi sürdürme konusunda hemfikiriz." değerlendirmesinde bulundu.
Körfez İşbirliği Konseyi Zirvesi'nde ise hem 6 üye ülkeyle hem de konseyle olan ilişkilerin ileriye taşınmasına yönelik iradeyi teyit ettiklerini vurgulayan Erdoğan, "Konsey üyesi ülkelerle ticaretimiz son 20 yılda 20 milyar dolardan fazla artışla toplam 23 milyar dolara yükseldi. Ticaretimizdeki artış trendi inşallah devam eder. Filistinli kardeşlerimizin yaralarının sarılması ve 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin Devleti'nin kurulması amacıyla Körfez ülkeleriyle diyaloğumuzu güçlendireceğiz." ifadesini kullandı.
Erdoğan, yaşananların, İsrail ile ilişkileri farklı konumdaki ülkelerin olumsuz bakışını, çok daha tahrik edici nitelikte olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"İsrail'e yönelik, başta ABD olmak üzere tüm Batılı ülkelerin destekleri olmasaydı, şu anda bölgemizde böylesi bir tabloyla karşı karşıya olmazdık. Bu ülkelerin gerek nakdi, gerek silah, mühimmat, araç gereç gibi ayni ve parasal olarak sınırsız destekleri, ciddi manada Batı'nın şımarık çocuğu İsrail'i bu noktalara taşıdı"
"Failin kimliğine göre hareket eden küresel sistemin ayarı bozulmuştur. Bu bozuk ayarla neyi nasıl düzelteceksiniz? Özellikle İsrail Başbakanı Netanyahu şu anda iflas ile baş başa kalmış bir durumdadır. Her an iflas bayrağını çekebilir. Sadece Netanyahu'nun değil, beraberindeki kadronun da zulümlerine göz yuman bir Batı var. Neyse ki 7 Ekim'den bugüne Batı'nın İsrail'e bakışı ciddi manada değişmiştir. İnanıyorum ki çok fazla da sürmeyecek, kısa bir zaman içerisinde özellikle Gazze'ye yönelik, İsrail'in bu zalimce tavırları, kendisini iflas ile karşı karşıya getirecektir."
"İşgal kuvvetleri ile işbirliği halindeki İsrail yargısı onunla ilgili menfi bir karar vermekten şu anda imtina ediyor. Öyle ya da böyle bu kararı vermenin arifesinde olduklarına inanıyorum. Diğer yandan bizler de Netanyahu ve suç ortaklarının uluslararası zeminde yargılanması için dünyanın değişik yerlerinden 3 bin civarında avukatla, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne başvurduk. Gazze'deki savaş suçlarını, mahkemenin gündemine taşıdık ve bunun takipçisi olacağız."
YENİ YOL HARİTASI
Bundan sonraki süreçte de kendisinin, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın ve ilgili kurumların irtibat halinde olacağını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Barışa ulaşmasını hedeflediğimiz bu süreci birlikte işletecek, adımları yine birlikte atacağız. Çünkü bundan sonraki aşama 'Kendi başına bırakalım, yürüsün' diyeceğimiz bir süreç değil. Ortada İsrail'in acımasız saldırılarıyla yerle yeksan olmuş bir Gazze var. Gazze'deki sivil halkın içerisinde kanser hastaları da bulunuyor. Bir kısmını ülkemize tedavilerini yapmak üzere getirdik. Bir de Gazze'nin yeniden inşası ve imarı konusu var. Bu konuda da gerekeni yine hep birlikte, inşallah gücümüz neye yetiyorsa yapacağız. Yeniden inşa ve imara başlayacağız. Katar bu konuda Türkiye ile aynı istikamette yürümeye kararlı. Biz, garantörlüğe de bu konferansa ev sahipliği yapmaya da hazırız. Yeter ki barışı gerçekten istesinler. Biz, sürekli 'barış' diyoruz, 'hukuk, adalet' diyoruz. Bunları öylesine söylemiyor, dünyanın büyük bir felakete sürüklenmemesi için bu kavramların ayakta kalmasına ihtiyaç olduğunu bilerek ifade ediyoruz. Gözleri olup zulmü görmeyenlere, kulakları olup gerçeği işitmeyenlere, dilleri olup hakikati söylemeyenlere 'Görün, duyun, gerçeği artık söyleyin' diyoruz. İnsanlık onurunun kurtuluş reçetesini sunuyoruz aslında. Biz yılmayacağız, usanmayacağız, yorulmadan hakkı ve hakikati anlatacağız. 'Denedik olmadı' deme lüksümüz yok. Barış için çabalamaya devam edeceğiz. Yeni yol haritalarımızı oluşturduk. Hem Gazze'deki zulmü, hem Filistin'in yıllardır yaşadığı dramı, hem de kalıcı barış için çözümlerimizi ifade edeceğiz."
"GAZZE'YE TAMPON BÖLGE" İDDİASI
"İsrail'in Gazze'de 40 kilometre uzunluk, 12 kilometre genişliğe sahip bir tampon bölge oluşturacağı iddialarının hatırlatılarak değerlendirmesinin sorulması üzerine Erdoğan, "Bu planın tartışılmasını bile tüm Filistinli kardeşlerime saygısızlık olarak görürüm. Bu, bizim açımızdan tartışılacak, düşünülecek ve üzerinde konuşulacak bir plan değil." dedi.
"İNANIYORUM Kİ SÜRECİN GALİBİ FİLİSTİN OLACAK"
"Şimdi ise İsrail, Filistin'de kalan bir avuç toprağı tamamen alarak, buraları da işgal etme niyetinde. Buna olumlu bakmak, olumlu yaklaşmak asla mümkün değil. Çünkü bu topraklar Filistinlilerindir. Gazze'de ne olacağına, orayı kimin yöneteceğine Filistin halkı karar verir. Onların kararının üzerinde bir karar verici tanımıyoruz. İsrail'in yapacağı en iyi şey, 1967 sınırlarında bağımsız ve coğrafi bütünlüğü olan Filistin Devleti'nin kurulmasını kabul etmek ve işgal altında tuttuğu Filistin topraklarını mülkün sahibine iade etmektir."
"YERLEŞİMCİ" DİYE PAZARLANAN TERÖRİSTLER
İsrail, dünyaya 'yerleşimci' diye pazarladıkları teröristleri o evlerden, o arazilerden çıkartmalı ve Filistinlilerle barış içinde bir geleceği nasıl inşa edebileceklerini düşünmelidir. Bu sürecin galibi de ben inanıyorum ki Filistinliler olacaktır. İki de bir bunlar yatıyor, kalkıyor 'Hamas' aşağıya, 'Hamas' yukarı diyor. Hamas her şeyden önce bir direniş örgütüdür. Hamas, Filistin'de yapılan seçimlerden zaferle çıkmış bir siyasi harekettir."
"İSRAİL BAŞARAMAYACAK"
"Ben orada da söyledim, Hamas, 1947'de toprakları ellerinden alınmış bir siyasi harekettir. Bu siyasi hareket neticede Filistin'de seçim kazanmış bir partidir. Hamas bugün de kendi topraklarını korumanın gayreti içerisindedir. İsrail, Gazze'yi yıllarca açık hava hapishanesine çevirmiş, su, yiyecek, giyecek, elektrik kısıtlamalarına tabi tutarak, kendince terbiye etmeye kalkışmıştır. Gazze'deki Filistinliler bu kadar süre içerisinde yılmadı, İsrail amacına ulaşamadı ve inanıyorum şimdi de başaramayacak."
HAMAS'A TÜRKİYE'DE SUİKAST: BEDELİNİ ÇOK AĞIR ÖDERLER
ABD'li Wall Street Journal gazetesindeki "İsrail'in, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu, Filistin dışında yaşayan Hamas üyelerine yönelik suikast planlarının olduğu" yönündeki haber hatırlatılarak, böyle bir planın gündeme getirilmesindeki amacın sorulması üzerine Erdoğan, "Bu haberi yapanlar demek ki Türkiye'yi, Türkleri, bizi tanımıyorlar. Böyle bir yanlışa tevessül etmeleri halinde şunu bilmeleri gerekir ki bunun bedelini, bunun faturasını çok ama çok ağır öderler." diye konuştu.
Gazze'yi havadan, denizden, karadan kuşatanların, bir hafta içinde netice alacaklarını zannettiğini kaydederek, "Ne oldu, alabildiler mi" diye soran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Almadılar. Türkiye'ye, Türklere karşı böyle bir adımı atmaya eğer cüret ederlerse bunun bedelini, bir daha bellerini doğrultamayacak surette, ödemeye mahkum olurlar. Böyle bir işe kalkışanlar, bunun sonuçlarının son derece ciddi olabileceğini unutmamalıdır. Türkiye'nin hem istihbarat hem güvenlik alanında aldığı mesafeyi dünyada bilmeyen yoktur. Ayrıca biz dün kurulmuş bir devlet değiliz. Bunu da kimsenin aklından çıkartmaması gerekir."
"NETANYAHU KAÇAMAYACAK"
"Her şeyden önce Netanyahu öyle veya böyle bugün olmazsa yarın kesinlikle yargılanacaktır. Hatta şu anda kendi içlerinde bunun kavgası gürültüsü başlamış durumda. Dünyanın değişik yerlerinde meydanlar nasıl ayağa kalktıysa, şu anda İsrail'in meydanları da ayaktadır ve bölünmüşlerdir."
"Netanyahu, yaptıklarının cezasını ödemekten kaçamayacaktır. Er ya da geç yargılanacak ve işlediği savaş suçlarının bedelini de ödeyecektir. Şayet uluslararası hukuk, hakkıyla işletilir ve bu savaş suçlarının cezası verilirse, bu karar hem Filistin bölgesinde hem dünyanın diğer coğrafyalarındaki tüm zalimlere ibret olur. Fakat bunun peşini bırakır, oradaki başvuruyu takip etmezsek, bu da yeni soykırımlara kapı aralar. Bu sebeple bu işi sıkı tutacak ve Gazze soykırımının faillerinin yargılanmasını sağlamak için elimizden geleni yapacağız."
"HAMAS, FİLİSTİN SABREDİYOR"
"Bunları çok diri zannetmeyin, bunlar gidici. Netanyahu'nun gidici olduğunu bundan 50-60 gün önce söyledik. Gitmelerinin alametleri belirmeye başladı bile. İsrail'e 'Artık sizi beslemekten bıktık' diyenler, ortaya çıkmaya başladı. İlk günlerde destek açıklamaları yapan Fransa'ya bakın. Şimdi aynı Fransa var mı? Fransa Cumhurbaşkanı Macron şimdi çok farklı açıklamalar yapıyor. Aynı şekilde yine Batı'daki diğer birçok ülke, ilk zamanlardaki açıklamalarını artık yapmıyor. Bütün mesele buradaki sabrın neticesidir. Hani bizim çok önemli bir ilkemiz var ya; 'Men sabera zafera. Sabreden kimse, zafere ulaşacaktır'. Şu anda, Hamas, Filistin, işte bu sabır mekanizmasını çalıştırıyor. İnanıyorum ki zafer inşallah onların olacaktır. Bedeli ağır olacak ama zafere ulaşacaklar."
Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi sonrası İsrail'in zulmünü ve çözüm yollarını ülkelere anlatan bir yedili grup oluştuğunu, bu grupta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın da bulunduğunu aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Değişik ülkeleri dolaşıyorlar. Riyad Zirvesinde alınan karar sonrası yoğun bir tempoda çalışmaya başladılar. İslam İşbirliği Teşkilatı'nda ilk defa böyle bir eylem grubu oluşturuldu. Değerli olan bu grubun Filistin konusunda tek ses olması. İlk önce Rusya ve Çin'e gidildi. Daha sonra Fransa, İngiltere'de görüşmeler yapıldı. Akdeniz ülkeleriyle bir araya gelindi. Her görüşmede Filistin ile ilgili bizim geliştirdiğimiz söylemler ve politikalar karşı tarafa iletildi. Bu politikalar anlatıldıkça ciddi bir söylem değişikliği olmaya başladığını gördük. İslam dünyası tek ses olup çözümü konuşmaya başladı. Şimdi 'Gazze'ye ne olacak?' sorusundan öteye geçildi ve 'İki devletli çözüm nasıl olacak, yardımlar nasıl organize edilecek?' gibi konular konuşuluyor."
"İSRAİL AVRUPA'YI KAYBETMEYE BAŞLADIĞININ FARKINDA"
"BM'de çekimser kalan ülkelerin de İsrail'in bu hukuksuz saldırılarına aslında karşı olduklarını ama başta çeşitli gerekçelerle seslerinin yükselmediğini görüyoruz. Bazılarının halklarının baskısı sonucu sesleri yeni yeni çıkmaya başladı ki bu umut vericidir. Bir de İspanya gibi cesurca çıkış yapanlar var. Bu ilkeli duruşun Avrupa'da yayılması halinde İsrail'in katliamını sürdüremeyeceğini düşünüyorum. İsrail, Avrupa'yı kaybetmeye başladığının farkında. Toplumların vicdanı bu kaybı hızlandıracak ve neticede Filistin ve insanlık değerleri kazanacaktır."
SAVAŞ UÇAĞI ALIMI
"F-16 meselesinde biz muhataplarımıza dedik ki 'Amerika Birleşik Devletleri'nin kongresi varsa bizim de kongremiz yani Meclisimiz var.' Parlamentomuzdan nihai karar çıkmadıktan sonra söyleyecek herhangi bir şey yok. 'Ben Cumhurbaşkanı olarak bunu parlamentoya sevk ettim ve bana teşekkür ettiniz. Görevimi yaptım ama sizlerden de bir şey bekliyorum. Sizler de eş zamanlı olarak bu konuda kongrenizden bunu geçirin, beraberce eş zamanlı olarak bu adımları atalım.' diyorum. Bir diğer konu da Eurofighter Typhon meselesi… Kaldı ki Eurofighter konusunda da aslında İngiltere'nin bakışı olumlu. Maalesef Almanya'da bir sıkıntı söz konusu. Fakat pürüzleri gidermek için İngiltere'nin olumlu yaklaşımı oldu. Almanlarla konuyu görüşeceklerini söylüyorlar. Bu noktada başka alternatiflerimiz de yok değil."
AA