Küresel iklim değişikliği sonucunda şiddetlenen su kıtlığı sebebiyle orman, tarım arazisi, park, bahçe, refüj gibi alanların yeşillendirilmesinde karşılaşılan sorunları ortadan kaldırmak amacıyla İKÇÜ Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Toprak'ın tasarladığı 'Taşınabilir Modüler Su Üretim Sistemi', Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescillendi. Doç. Dr. Toprak tarafından hazırlanan sistem sayesinde güneş enerjisi kullanılarak havadaki nemin soğuk plaklara temas etmesi ile su elde edilecek ve su toprağa verilecek. Proje hakkında bilgi veren Doç. Dr. Toprak, "Bu sistem ile iklimsel olaylara bağlı kalmaksızın suya erişimin kısıtlı olduğu veya hiç olmadığı alanlarda bitkiye su tedariki sürekli sağlanabilecek, bitkinin ihtiyacı kadar olan su verilebilecek ve bu uzaktan da yönlendirilebilecek. Prototipi en kısa zamanda hazırlayacağız" ifadelerini kullandı.
'İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÜLKEMİZDE CİDDİ SONUÇLARA YOL AÇACAK'
İklim krizinin yağış rejimlerini değiştirdiğini, yağış miktarındaki azalmaların yanı sıra sıcaklıkların artması nedeniyle kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya kalındığını belirten Doç. Dr. Toprak, "Suyla ilgili problemlerimiz sadece yağış miktarındaki azalmadan kaynaklanmıyor. Yanlış sulama yöntemleri gibi pek çok neden bu sorununun tetiklenmesine yol açıyor. Bunların temelinde yatan iklim değişikliği ile mücadelede ağaçlandırma çalışması bulunduğumuz coğrafyada en etkin yöntemlerden biri olarak stratejik öneme sahip. Su açığı bulunan sahalarda ağaçlandırma başarısı düşük, bunlarla alakalı sorunlar yaşıyoruz. Bu sorunların yaşandığı kurak ve yarı kurak alanlar, yer kürenin yaklaşık yüzde 41'ini oluşturuyor. 21'inci yüzyılın sonuna kadar bu alanlarda yüzde 10 ila yüzde 23 arasında artış olacağı öngörülüyor. İklim değişikliği ülkemizde ciddi sonuçlara yol açacak. Kuraklığın daha çok şiddetlenmesi, sıklığın artması ve etki alanın artması şeklinde ortaya çıkacak" dedi.
'İKLİMSEL OLAYLARA BAĞLI KALMAKSIZIN BİTKİYE SU TEDARİKİ SAĞLANACAK'
'Taşınabilir Modüler Su ve Bitki Üretimi Sistemi'nin Türkiye'deki yaklaşık 51 milyon hektar alanı kapsayan kurak ve yarı kurak alanlar başta olmak üzere dünyadaki 6 milyar hektardan fazla alanın yeşillendirilmesinde kullanılabileceğini ve bitkilerin kuruma nedenlerini ortadan kaldırarak bakımlarını üstlenecek nitelikte olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Toprak, şöyle konuştu:
"Tasarlanan bu ürün temel olarak havadaki nemin yoğuşturulmasını sağlayan ve bitkilerin sürdürülebilir sistemin içerisinde kalmasını sağlayan üniteler içeriyor. Sistem sayesinde iklimsel olaylara bağlı kalmaksızın suya erişimin kısıtlı olduğu veya hiç olmadığı alanlarda bitkiye su tedariki sürekli sağlanabilecek. Bitkinin ihtiyacı kadar olan su verilebilecek ve bu uzaktan da yönlendirilebilecek. Mikroklima şartlarında iyileştirmeler gerçekleştirilebilecek. Bitkiler aşırı sıcaklık, don, hayvan ve rüzgar zararlarından bitkiler korunabilecek. Bitki ile su ve besin rekabetine giren, tehdit oluşturan yabani otların yetişmesi engellenecek ve böylelikle bakım masrafları azaltılacak. Kök bölgesindeki suyun buharlaşıp kaybolması engellenerek su tutma kapasitesi artırılacak. Derinlerdeki tuzun yüzeye taşınması engellenecek, ürün arazi eğim ve yüzey şekline bakılmaksızın her türlü orman tarım, peyzaj alanlarında uygulanabilir nitelikte olacak" dedi.
'EVLERDE DE KULLANILABİLECEK'
Hazırladığı sistemin evlerde de kullanılabileceğine değinen Doç. Dr. Toprak, "Evlerde yetiştirdiğimiz bitkilerin bakımı da bu sistem ile otomatik olarak gerçekleştirilebilecek. Bu sisteme entegre olarak bitki büyüme ve gelişmesine teşvik eden, su tutma kapasitesini geliştiren, erozyonu önlemeye yardımcı olan, karbon tutulumunu artıran, bitkiler arasında etki ve etkileşimi sağlamak gibi pek çok faydası bulunan mikorizal mantarlar dahil edilecek. Mikorizal mantarlar kendi yerli türlerimizden seçilecek. İklim değişikliğinin etkisi ile birlikte yaşanacak olağanüstü durumlara karşı olağan müdahalelerle çözüm üretilemiyor. Bu gibi yeni sistem ve yaklaşımların ortaya konulması gerekiyor. Bunların kurulması büyük fayda sağlanacaktır" diye konuştu.
'KİTLESEL YOK OLUŞ TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ'
Doç. Dr. Toprak, "Belki farkında değiliz ama an itibariyle milyonlarca yıl önce yaşananlara benzer şekilde kitlesel yok oluş riskiyle karşı karşıyayız. 200 milyon yıl öncesinde gerçekleşen kitlesel yok oluşun olduğu dönemdeki karbondioksit miktarlarına 21'inci yüzyılın sonunda ulaşacağımız öngörülüyor. Bu gerçeğin farkına varılarak eyleme geçilmesi şart. Özellikle ağaçlandırma yapılmalı. Bu bakımdan tasarladığımız sistem bu amaç doğrultusunda kullanılacak" dedi.