HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş‘a açılan hakaret davası sonuçlandı.
Demirtaş‘a 2015 yılındaki açıklamasında Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan‘a hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada verilen 3 yıl 6 ay hapis cezası onandı. Karar oy çokluğuyla alındı.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi'nin kararında “…yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, mahkemenin kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, cezanın kanuni bağlamda uygulandığı anlaşıldığı” belirtildi.
İstinaf başvurusunun ise reddine karar verildi.
Üye hakimden muhalefet şerhi: Yetersiz gerekçe, eksik kovuşturma
Karara muhalefet şerhi koyan üye hakim ise şerhinde şu ifadeleri kullandı:
“…Sanık Selahattin Demirtaş'ın ve vekillerinin yargılama aşamasında sanığın suç tarihinde milletvekili olduğunu, TBMM çalışmaları sırasında Meclis'te söylediği sözleri Rusya‘ya yaptığı ziyaret sonrasında havaalanında basın mensuplarına tekrarladığını, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 83/1 maddesi gereğince yasama dokunulmazlığının bulunduğunu, TBMM çalışmaları sırasında söylediği sözleri Meclis dışında tekrarlamasından sorumlu tutulamayacağını ileri sürdüğü, yerel mahkemenin verdiği kararında ise; “Sanığın milletvekilliği görevi süresince ve suç tarihinden önce TBMM'de ve Meclis çalışmaları sırasında iddianameye konu olan sözlerin aynısını söylediğine dair soyut savunma yaptığını, herhangi bir somut delil sunamadığını, bu nedenle Anayasanın 83/1 maddesi korumasında olmadığını” belirterek talepleri reddettiği anlaşılmış ise de; yargılama aşamasında sanık vekillerinin sanığın TBMM çalışmaları sırasında benzer sözleri söylediği bazı parti grup toplantılarının tarihlerini verdikleri anlaşılmıştır.
Yerel mahkemenin sanığın müdafilerinin ileri sürdükleri tarihlerdeki sanığın eş başkanı olduğu partisinin grup toplantılarına ait belgelerin ve tutanakların TBMM Başkanlığı‘ndan getirterek inceledikten sonra Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 83/1 maddesinde düzenlenen yasama dokunulmazlığı açısından sanığın hukuki durumunu belirlemesi gerekirken eksik kovuşturma ile hüküm kurması hatalı olup, ayrıca, Mahkemenin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 83/1 maddesinde düzenlenen yasama dokunulmazlığını değerlendirdikten sonra sanığın yasama dokunulmazlığından yararlanamayacağı kanaatine varması halinde ise; dosya içerisine konulan Mersin 14. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2016/541 Esas Sayılı dosyasına ait belgelerin incelenmesi sonucunda ve UYAP'tan yapılan araştırma sonucunda; sanık Selahattin Demirtaş hakkında katılanlar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu‘na yönelik olarak suç tarihi 27/02/2016 olan hakaret suçlarından iki ayrı kamu davası açıldığı ve iki davanın Mersin 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/541 Esas Sayılı dosyasında birleştirildiği, bu dosyanın halen derdest olduğu ve Mersin 14. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2016/541 Esas Sayılı dosyasıyla mağdurları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu, suçları hakaret olan Türkiye'nin çeşitli illerindeki mahkemelerden gelen dosyaların birleştirildiği tespit edilmiştir.
… Sanık Selahattin Demirtaş hakkında Cumhurbaşkanına hakaret ve dönemin başbakanına hakaret eylemleriyle ilgili halen derdest olan Mersin 14. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2016/541 Esas Sayılı dosyasının birleşen dosyalarla birlikte suç tarihlerinin 03/08/2015 ile 27/02/2016 tarihleri olduğu ve bizim dosyamızın suç tarihi olan 24/12/2015 tarihinin bu tarih aralığında kalması nedeniyle TCK'nın 43. Maddesinde düzenlenen zincirleme suç kapsamında kalıp kalmadığı, sanığın suç işleme kastının yenilenip yenilenmediğinin tespiti açısından dosyanın Mersin 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/541 Esas Sayılı dosyasıyla birleştirilerek yargılamanın yapılması gerekirken eksik kovuşturma ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması kanuna aykırı olup bu sebeplerle sayın üyelerin görüşüne katılmıyorum.”