İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, sabah saatlerinde eşi Semiha Yıldırım'la birlikte Ankara'dan çıktığı yüksek hızlı tren yolculuğunu Pendik YHT Garı'nda tamamladı. Yıldırım, trenden inişinde sorulan “Treni beğendiniz mi?” sorusuna, “Tabi. Biz yaptık” cevabını verdi.
AK Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, dün meclis başkanlığı görevinden istifa ettikten sonra İstanbul'daki ilk temaslarını gerçekleştirmek üzere yüksek hızlı trenle Pendik'e geldi. Sabah saatlerine Ankara'dan eşi Semiha Yıldırım'la birlikte yola çıkan Binali Yıldırım'ı taşıyan yüksek hızlı tren, saat 14.20 sıralarında Pendik YHT Garı'na ulaştı. Trenden inişinde basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Binali Yıldırım, “Dün itibarıyla, yürütmekte olduğum TBMM Başkanlığı'ndan 31 Mart yerel seçimlerindeki adaylığım nedeniyle ayrıldım. ‘Bismillah' deyip İstanbul'dan, Eyüp Sultan'dan bugün çalışmalarımızı başlatıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun. Allah mahcup etmesin. Kalan 39 gün içerisinde bütün ilçelerimizi ziyaret edeceğiz. İstanbullularla konuşacağız. Daha çok dinleyip daha az konuşacağız. Ben zaten 15-16 yıldır hep böyle yapıyorum. Yavaş konuşurum ama adım gibi iş yaparım” dedi.
Basın mensuplarının mikrofon uzattığı Semiha Yıldırım ise eşi Binali Yıldırım'ın İstanbul adaylığını ailecek memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, “Bizim için güzel oldu. Çocuklar burada, torunlar burada. Onlarla biraz daha fazla zaman geçiririz” diye konuştu.
Yolculuğun gayet iyi ve rahat geçtiğini belirten Binali Yıldırım, bir gazetecinin “Treni beğendiniz mi?” sorusuna “Tabi. Biz yaptık” cevabını verdi. Yıldırım, “Bunun yapımında ben her ay bu hat boyunca incelemelerde bulundum ve çalışmaları bizzat takip ettim. Bu çok büyük bir proje. Kolay olmadı ama seyahat ederken insanların yüzündeki mutluluğu görmek bütün yorgunluğa değiyor” dedi.
“Ankara'dan İstanbul'a yüksek hızlıtrenle geldiniz. Bu bir mesaj mıydı?” sorusunu yanıtlayan Yıldırım, şu açıklamalarda bulundu: “Gelmemiz gereken yere, dünya şehri İstanbul'a geldik. Ankara'ya yolculuğumuz İstanbul'dan başlamıştı. Şimdi tekrar bizi biz yapan, çocuk yaşta geldiğim bu şehirde İstanbul, bize her şeyi verdi. Ortaokulu, liseyi, üniversiteyi okuduk. Meslek sahibi olduk. Aile sahibi olduk. Çoluk çocuk sahibi, torun sahibi olduk. Yetmedi İstanbul, Sayın Cumhurbaşkanımızla AK Parti'yi kurup iktidar yaptı. Ben de milletvekili oldum, bakan oldum, başbakan oldum. Meclis başkanlığı yapmak da nasip oldu. Şimdi de bizi buralara getiren İstanbul'a borcumuzu ödemek için, şehrin belediye başkanı olmak için İstanbul'dayız. İstanbulluların desteğiyle İnşallah bu göreve de gelirsek ne yapacağımızı biliyoruz çünkü arkada 15 yıllık çok kıymetli tecrübelerimiz var. Altyapı, trafik, ulaşım, bunlar zaten olacak. İstanbul'un daha fazla yeşil alana ve otoparka ihtiyacı var. Bunları biliyoruz, bunlar bizim işimiz. Ama bundan daha önemlisi, İstanbul'da 4 milyona yakın genç var. Gençleri hayatın içinde daha fazla görmek istiyoruz. Gençler bizim geleceğimiz. Dolayısıyla gençlerle birçok ortak proje yapacağız. Çünkü bilgi iletişim teknolojilerine gençler çok daha hakim. Biz onların bu özelliklerinden çok daha fazla yararlanmak istiyoruz. Kadınların İstanbul yönetiminde daha fazla yer almasını istiyoruz. Kadınlarımızın hayata katılmalarını daha çok önemsiyoruz. Dolayısı ile İstanbul'u İstanbullularla birlikte yöneteceğiz ve gelecek kuşaklara iyi bir miras bırakmayı birlikte başaracağız.”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, “İstanbul'u zaten yıllardır AK Parti yönetiyordu. Siz Binali Yıldırım farkını mı göstereceksiniz? İlklerden bahsettiniz” şeklindeki soruya ise şu şekilde yanıt verdi: “Evet, İstanbul'u 1994'te Cumhurbaşkanımızın belediye başkanlığından beri, 25 yıldır biz yönetiyoruz. Geride kalan 25 yılın iyisiyle, kötüsüyle bütün sorumluluğu bize ait. Bu sorumluluğu da biliyoruz. Sizler belki 1994'te yoktunuz. Çöplerin alınmadığı, suların akmadığı, hava kirliliğinin had safhaya ulaştığı bir İstanbul vardı ama Z kuşağı bunu bilmiyor. Zannediyor ki İstanbul hep böyleydi. Tabi zaman değişiyor, ihtiyaçlar değişiyor. Bizim yeni hedefimiz, geleceğimiz İstanbul 4.0. Bu 4.0 ne çağrıştırıyor, teknolojiyi çağrıştırıyor. Akıllı şehir, çevreci şehir, sportif şehir ve dayanıklı şehir. Depreme ve her türlü risklere karşı dayanıklı şehir. O günün ihtiyaçlarına İstanbul 1.0 desek, bugünün ihtiyaçlarına İstanbul 4.0 anlamına geliyor. Ben 11 yılla Türkiye'de en uzun süre ulaştırma bakanlığı yapan kişiyim. Benden önceki bakanların ortalama kalış süresi 8 buçuk ay. Ama bu süre içerisinde Türkiye birçok iş yaptı. Havayolunu halkın yolu yaptık, 26 yeni havalimanı yaptık, 22 bin kilometre bölünmüş yol yaptık, hızlı tren hayalini gerçeğe dönüştürdük. Bunun dışında akıl yollarıyla, hızlı internetle yurdun her köşesini donattık. Hastaneler, okullar, bunları saymıyorum. Ama İstanbul'a da çok şey yaptık. Ne yaptık diye sorarsanız, 7 tepeli İstanbul'a dünya çapında 7 büyük proje yaptık. Hızlı tren, Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, dünyanın en büyük havalimanı olan İstanbul Havalimanı, İstanbul - İzmir otoyolu ve şu anda yapımına devam edilen Kuzey Marmara otoyolu. İstanbul'la doğrudan değil ama, dolaylı yoldan ilgili olan Çanakkale Köprüsü. O da 2022'de bitecek. Bütün bu projeler dünyada emsali çok az olan projeler. Biliyorsunuz 2008'den beri bir dünya krizi var. Dünya krizinde bu saydığım projelere benzer 10 proje yapıldı. Bunların 6 tanesi İstanbul'da. Bu İstanbul'un önemini ortaya koyuyor. İstanbul bir dünya şehri. Dünyanın ekonomisi en büyük otuz beşinci şehri. Eğer İstanbul tek başına bir ülke olsaydı, Avrupa'nın on üçüncü büyük ülkesi, dünyanın kırk birinci büyük ülkesi olurdu.”