Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Allah Batı medyasının belasını versin'

Rus ordusunun saldırılarından kaçarak Batı ülkelerine sığınan Ukraynalılar Avrupa medyasında bir numaralı gündem oldu. Batı medyasında Ukraynalı sığınmacıların ten ve göz rengine, dinine dikkat çekilmesi yeni bir tartışma başlatırken Türk basınında da tepkilere yol açtı. Gazeteci Hilal Kaplan, Batı medyasına sert eleştiri yönelttiği yazısında söz konusu ayrımcılığa vurguda bulundu

3 Yıl Önce Güncellendi

2022-03-01 08:13:38

'Allah Batı medyasının belasını versin'

Kaplan'ın “Allah Batı medyasının belasını versin” başlıklı son yazısı:

Bu yazıya başka başlık bulamadım, affedin. Nedenini anlatayım:

NBC muhabiri Kelly Cobiella: "Bunlar Suriye'den gelen mülteciler değiller. Bunlar Ukrayna'dan geliyorlar. Hıristiyanlar, beyazlar..."

Telegraph yazarı Daniel Hannan: "Bize çok benziyorlar. Olanları bu kadar şoke edici kılan da bu. Savaş artık sadece fakirleşmiş ve uzaktaki halkların başına gelen bir şey değil."

ITV News muhabiri Lucy Watson: "Ukraynalıların başına tahmin edilemez bir şey geldi. Burası gelişmekte olan bir üçüncü dünya ülkesi değil. Burası Avrupa."

Ukrayna eski Başsavcı Yardımcısı David Sakvarelidze: "Bu benim için çok duygusal; çünkü mavi gözlü ve sarışın Avrupalıların her gün Putin'in füzeleri tarafından öldürüldüğünü görüyorum."

CBS muhabiri Charlie D'Agata: "Ama burası Irak veya Afganistan gibi on yıllardır çatışma bölgesi haline gelmiş bir yer değil. Burası nispeten medeni ve Avrupalı."

BFM TV yorumcusu Ulysse Gosset: "21. yüzyıldayız. Bir Avrupa şehrindeyiz. Ama sanki Irak ya da Afganistan'daymışız gibi seyir füzesi ateşi sürüyor."

Amerikan, Fransız, İngiliz... Ukrayna üzerine konuşan Batılı gazeteciler-yorumcular, basın tarihine geçmesi gereken sömürgeci "medeni-barbar" ikiliğini böyle tekrarladılar. Mavi gözlü çocuğun siyah gözlü çocuktan, sarı saçlı sivilin siyah saçlı sivilden neden üstün olduğunu anlattılar. Neden kara tenlilerin öldürülmesinin o kadar da "şaşırtıcı" olmaması gerektiğini argümanlarının arasına serpiştiriverdiler.

Avrupa Birliği, Ukrayna'dan gelen tüm mültecilere üç yıl boyunca sığınma başvurusu yapmadan yaşama imkânı verileceğini ilan etti. O sırada Ukrayna devleti, siyahi mültecilerin ülkeden çıkmasını engellemeyi ve onları sınır boyundaki kapalı odalarda tutmayı sürdürüyordu. Teni esmer, gözü kara, saçı siyah, adı Muhammed veya Fatma olan mültecilerin botlarını vuran, soyarak donmaya terk eden, eşyalarına el koyan, çocuklarını "kaybeden" Avrupa işte budur! "Barbarları bekleyenler"in esas barbar olduğu kıtanın adıdır.

Batı medyasının Ukrayna'da sivillerin sokak ortasında molotofkokteyli yaparkenki görüntülerini romantize ederek verdiği günlerde Yemen'de çocukların üzerine bombalar yağarken, Filistin'de de bir çocuk taş attığı iddia edilerek göğsünden vurulup öldürülmüştü. Ne hadiseyi duydunuz, ne adını bildiniz, ne de o çocuğu gördünüz.

Adı Muhammed Şehadet'ti. Yaşı 14. Muhammed, mavi gözlü değildi. Muhammed, sarı saçlı değildi. Muhammed, Avrupalı değildi.

Adı William, saçı sarı, gözü mavi, uyruğu Ukrayna olsaydı; onun yüzünü tüm gazete manşetlerinde görecek, sosyal medyada idolleştirildiğine şahit olacak, belki hakkında şarkılar yazıldığını bile duyacaktınız.

Görmediniz, duymadınız, bilmediniz. En azından bu köşede görün, duyun, bilin istedim. Muhammed, nur içinde yat!..

Sabah

Haber Ara