AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK Toplantısı sonrası, kameraların karşısına geçerek gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Ömer Çelik'in açıklamalarından öne çıkanlar;
"Bingöl'deki depremde bir güvenlik korucumuz şehit olmuştur. Devletimiz ilk andan itibaren seferber olmuştur. AFAD ekipleri bölgeye sevk edilmiştir.
Dün gece itibarıyla Pençe Kartal operasyonu başlamıştır. Son derce başarılı bir şekilde teröristlerin sözde yerleri barınakları imha edilmiştir. Bu saldırı alanları yok edilmiştir. PKK başta olmak üzere bütün terörist unsurlar hedeftir. Güvenlik güçlerimize bir kez daha teşekkürlerimizi tebriklerimizi iletiyoruz.
Salgınla mücadelede en büyük düşmanımız rehavettir, maske-mesafe-temizlik üçgenine ne kadar riayet edersek o kadar hızlı normalleşiriz.
İlk ortaya çıkan siyasi sonuç, ABD'de ırkçılığa karşı başlayan gösterilerdir, ırkçılığa ne kadar karşıysak yağmacılığa da o kadar karşıyız. Dünyanın her yerinde ırkçı heykeller köle tacirlerinin heykelleri yıkılırken bir tek Fransa'dan 'Biz bu değerlerimizi koruyacağız' açıklaması geliyor.
Malesef bunu konuşurken içeride de bununla ilgili sıkıntılarla karşılaşıyoruz, Türkiye'nin içerisindeki en çarpıcı örnek olarak Sultanahmet'i müze yapalım önerisini gördüm bu zamana kadar. Ayasofya ile ilgili bu kadar hassasiyet varken çıkıp bunun söylenmesi...
Karşı tarafın bir hatası olsun da hemen üstünden siyaset yapalım diye düşünmüyoruz, bekliyoruz. Acaba partilerinden bir açıklama gelir mi diyoruz, bu konularda sabıkalı bir parti geçmişte. Tam diyorsunuz ki biraz daha demokratik bir dil kullanmaya başladılar, bir bakıyorsunuz içlerindeki Bekçi Murtaza ortaya çıkıyor.
Sultanahmet'i müze yapmak bugüne kadar gördüğümüz en islamofobik bir yaklaşımdır. O milletvekili tutuyor bütün bu açıklamasını Türkiye'nin laik bir ülke olmasına bağlıyor. Laikliği esas mecrasından çıkararak baskıcı ideoloji haline dönüştüren bir geçmiş yaşadık, laikçilik aslında laikliği sabote eden bir anlayış ortaya çıkardı.
Eski laikçi anlayış yine bulunduğu yerden kafasını uzatıyor, Sultanahmet'i müze yapmakla Türkiye'nin laik olması arasında bir bağ kuruyor. Kaç gündür bekliyoruz acaba aklı başında bir açıklama yapacaklar mı diye, bu açıklamayı yapan milletvekili her gün başka açıklamalar yaparak meseleyi bataklığa çekiyor. Bunu kınıyoruz.
Biz geçmişteki gibi hiçbir caminin başka bir amaçla kullanılmasına müsaade etmeyeceğiz. Keşke bu açıklamalar yapıldıktan sonra bu açıklamaların nasıl islamofobik bir açıklama olduğunu görseler ama ne kadar beklersek bekleyelim görmüyorlar.
Libya meselesi her zaman gündemimizde. 9 yıldır devam eden bu sorunun meşruiyet içerisinde çözümünü destekliyoruz, meşru hükümetten yanayız. Birileri gibi orada ne kimsenin petrolünde gözümüz var, ne başka bir şeyde.
Başkalarının petrolünü ve zenginliğini sömürenler, geçmişiyle hala hesaplaşmamış olanlar Türkiye'yi bu şekilde etiketlemeye çalışıyorlar.
Bir CHP Grup Başkanvekili çıktı Hafter'i seküler, Sarrac'ı cihadist olarak gördü. Nereden çıkarıyorlar Sarrac'ın cihadist olduğunu. Biraz araştırsalar. Bu şekildeki yorumlar en çok Fransa'da çıkar. Geçmişteki sömürgeci anlayışıyla Libya'ya bakıyor. Bakıyorsunuz orada çıkan yorumları burada argüman üretiyorlar.
Masum, sivil Libyalıların tamamı kardeşimizdir. Türkiye Libya dayanışmasının gücü görülmüştür. Libya halkının tamamını temsil eden BM tarafından meşru hükümet görülen yapıya verdiğimiz desteği devam ettireceğiz. Bu aynı zamanda Doğu Akdeniz'deki çıkarlarımız için elzemdir.
Orada darbeciler, çıkar grupları temizlendikten sonra Libya halkı iradesini ortaya koyacaktır. Akdeniz devletiyiz, Libya ile hukukumuzu sürdürmek zorundayız, oradaki kardeşlerimizi başkalarının kötülük projelerinin insafına ter edemeyiz. Doğu Akdeniz'deki çıkarlarımızdan vazgeçemeyiz.
Fransa'nın Hafter'e verdiği desteğin nasıl bir insanlık trajedisine dönüştüğünü görüyoruz. Sömürgeci geçmiş maalesef genetiğe işliyor. Libya halkına seslenmiyorlar. Libya halkı adına Fransa'yı dinleyin diyorlar. Sömürgeci kafanın o bölgelere geçmişte yaşattığı acıların yeniden yaşanmaması gerekir. Libya'ya verdiğimiz desteğe devam edeceğiz.
Güney Kıbrıs'ın attığı bir adım var. Buradan uyarıyoruz, bu adımları atıp çözümden bahsetmeyin. Çipras, Miçotakis'e seslendi. Ona çok güzel tavsiyede bulundu. 'Türkiye'de sorunları çözmek istiyorsan Erdoğan'la konuş' dedi. Çipras Türkiye'ye olumlu ve pozitif diyalog kurunca pozitif sonuçları, kazanımları gördü.
Güney Kıbrıs 2014 yılında İngilizlerle anlaşma yaptı. Bu anlaşmaya göre İngilizlerin üslerinin bulunduğu yerdeki taşınmaz varlıkların onlara verilmesiydi. Bu anlaşmayı yaparken Türkiye'ye, KKTC'ye danışılmadı. Orada Türklerin de taşınmazları var. Bunun adı gasptır. Bunun hiçbir şekilde hukuken, ahlaken meşruiyeti yoktur.
Ayrıntılar Gelecek...