Türkiye'nin Afrika kıtasındaki yükselişi, sadece yardım ve yatırım politikalarıyla sınırlı kalmadı. Büyükelçi Ömer Faruk Doğan, AA Analiz için kaleme aldığı yazısında, Türkiye'nin ortaya koyduğu modelin, ABD ve Çin'in geleneksel yaklaşımlarına karşı güçlü bir alternatif sunduğunu belirtti.
“Türkiye, Afrika'da göz hizasında ilişki kuran tek aktör oldu” diyen Doğan, bu samimi yaklaşımın halklar nezdinde güven tesis ettiğini ve bunun, kıta genelinde Türkiye'ye yönelik büyük bir ilgi doğurduğunu ifade etti. Bu bağlamda, Çin'in Türkiye'nin tavırlarını taklit etmeye çalışması da dikkat çekti.
ABD STRATEJİ DEĞİŞTİRDİ, AFRİKA'DA BOŞLUK OLUŞTU
Donald Trump'ın göreve ikinci kez gelişiyle birlikte ABD, dış yardımları ve USAID aracılığıyla yapılan kalkınma projelerini hızla kısıtladı. Çin, Rusya ve diğer aktörlere karşı ekonomik ve askeri tasarruf planları devreye sokuldu. Bu süreçte Afrika, büyük bir dış yardım kaynağını kaybetmiş oldu.
Ek gümrük vergileri ve yardım kesintileri, özellikle az gelişmiş Afrika ülkeleri için ciddi bir darbe anlamına geldi. Yardımların üretim ve istihdama doğrudan etkisi olmasa da, ABD'nin kıtadaki varlığı açısından denge unsuru oluşturuyordu.
ÇİN DEVREYE GİRDİ AMA AFRİKA ŞÜPHELİ YAKLAŞTI
ABD'nin çekilmesiyle birlikte oluşan boşluğu Çin agresif bir şekilde doldurmaya çalıştı. Ancak Çin'in sunduğu kredi ve yatırım taahhütleri, beklenen etkiyi yaratmadı. Özellikle kültürel farklar, tek taraflı çıkar hesapları ve sömürüye dayalı algı, Çin'in etkisini sınırladı.
Çin'in 50 milyar dolarlık kalkınma vaadi gibi dev projeler bile sahada tam karşılık bulamadı. Eylül 2024'te düzenlenen Çin-Afrika Zirvesi sonrası duyurulan 33 ülkeye tam gümrük muafiyeti gibi politikalar, Afrika halkları tarafından yeterince olumlu karşılanmadı.
TÜRKİYE'NİN YARDIM MODELİ GÜVEN OLUŞTURDU
Kovid-19 öncesinde dünyada GSYH'ye oranla en fazla insani yardım yapan ülke olan Türkiye, bu alanda Afrika'ya özel bir önem verdi. TİKA, THY, Maarif Vakfı ve Yunus Emre Enstitüleri (YEE) aracılığıyla gerçekleştirilen projeler, Afrika'nın kalkınmasına somut katkı sundu.
Türkiye'nin karşılık beklemeyen, samimi ve eşitlikçi dış politika anlayışı, birçok Afrika ülkesinde derin bir güven ortamı yarattı. Bu sayede Türkiye, kıta genelinde güvenilen ve tercih edilen stratejik ortak haline geldi.
TÜRKİYE'NİN BAŞARISI DİĞER ÜLKELERİ HAREKETE GEÇİRDİ
Türkiye'nin kıtadaki başarısı, Çin başta olmak üzere birçok ülkeyi yeni yaklaşımlar geliştirmeye itti. Çin'in geliştirdiği “5 Hayır” politikası, bu stratejik değişimin en net örneklerinden biri oldu. Bu politika, Afrika'nın iç işlerine müdahale etmeme ve bağımsızlıklarına saygı gösterme temeline oturtuldu.
Ancak bu söylemin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Dünya 5'ten büyüktür” ifadesinden esinlenerek geliştirildiği ifade ediliyor. Türkiye'nin bu yaklaşımı sayesinde, Afrika'nın sadece ekonomik değil, siyasal özgürlük alanı da genişlemeye başladı.
ÇİN'İN RAKAMLARI GERÇEKLERİ YANSITMIYOR
Her ne kadar Çin, Afrika'dan 300 milyar dolarlık ithalat taahhüdünde bulunsa da, bu rakamlar hâlâ hayata geçirilmiş değil. 2024'te yapılan ithalat sadece 117 milyar dolar ile sınırlı kaldı. Ayrıca, Çin'in yatırımlarının sadece yüzde 5'i üretime yönelik oldu.
Bu durum, Çin'in kıtaya yönelik ekonomik faaliyetlerinin büyük oranda kendi lehine geliştiğini gösteriyor. Uzmanlar, Afrika'nın Çin pazarına rekabetçi ürün sunamadığını, sıfır gümrük uygulamalarının ise daha çok sembolik ve siyasi olduğunu belirtti.
AFRİKA'DA TÜRKİYE MODELİ YÜKSELİYOR
Sonuç olarak, Türkiye'nin insani, eşit ve karşılıklı saygıya dayalı ilişki modeli, kıtada büyük bir karşılık buldu. Diğer ülkelerin ise Türkiye'yi zorunlu olarak taklit etmeye çalıştığı gözlemleniyor. Türkiye, Afrika'da sadece ekonomik değil, diplomatik anlamda da yeni bir çağ başlattı.