Dünya üzerinde telvesiyle birlikte ikram edilen tek kahve türü olan Türk kahvesi olmazsa olmazlarımız arasındadır. Kız isteme törenlerinde, bayramlarda, akşam yemekleri sonrası, kahvaltı sonrası, dost meclislerinde iki lafın belini kırarken içtiğimiz Türk kahvesi kültürümüzün çok önemli bir parçasıdır. Türk kahvesi sunulurken yanında mutlaka su da ikram edilir. Bunun nedeni Osmanlı'ya dayanır.
Rivayete göre Osmanlı Devleti zamanında kültürümüze giren Türk kahvesi öncelikle kahvehanelerde tüketilmeye başlanmış. Daha sonra ise evlerimizde sıklıkla tüketilir olmuş. Türk kahvesi evde de tüketilir olunca evin hanımı gelen misafire öncelikle bir bardak suyla beraber Türk kahvesi sunarmış. Eğer misafir önce suyu içerse evin hanımı misafirin karnının aç olduğunu, misafir önce Türk kahvesini içerse ise misafirin karnının tok olduğunu anlarmış. Karnı tok olan sadece ev halkının muhabbetine talipmiş. Önce suyu içen misafire hemen sofra kurulur, karnı doyurulurmuş. Yani eski zamanlarda eve gelen misafir aç olduğunu dille beyan etmez, kahveyi değil önce suyu içerek ev halkına gösterirmiş.
Başka bir rivayet de yine Osmanlı İmparatorluğu zamanından. Osmanlı sarayında padişahın canına kast etmek isteyenler çok olduğu için yemek konusunda çok temkinli davranılırdı. Padişahın yiyeceği yemeklerin içerisine zehir katılabilme ihtimali vardı. Bu ihtimale karşın padişahın yemeğini padişahtan önce tadarlardı. Böylelikle zehirli değilse yemek padişaha sunulurdu.
Türk kahvesi ise tek kişilik cezvede yapılıp sunulduğu için padişahtan önce tadım yapılamıyormuş. Bu yüzden saray mutfağı bir yöntem geliştirmiş. Padişaha sunulan Türk kahvesinin yanına bir bardak da su koyuyorlarmış. Padişah kahveyi içmeden önce içerisine parmağını daldırıyor sonra da parmağını suya sokuyormuş. Kahvenin suda dağılımına göre kahvenin zehirli olup olmadığı anlaşılıyormuş. Hiçbir sorun gözükmezse padişah afiyetle Türk kahvesini yudumluyormuş.
