Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

“Sistem faiz ve soygun sistemidir”

Milli gazete yazarı Ali Haydar Aksakal, “Sistem faiz ve soygun sistemidir. Aşırı kâr ve hırs sistemidir. Sistemi daha güvenilir hâle de getiren ne yazık ki sağ veya muhafazakârlardır. Yanlışlar üzerine bina olan bir yapının geleceği olmaz” dedi.

4 Yıl Önce Güncellendi

2021-07-02 11:12:25

“Sistem faiz ve soygun sistemidir”

Yazar Ali Haydar Aksakal'ın bugün Milli gazetede yayımlanan “Kokuşmuş bir yapı başlıklı” makalesi şöyle:

Yanlışlar üzerine bina olan bir yapının geleceği olmaz. Önünde sonunda yıkılır yerle bir olur.

Bir millet kendi değerleri üzerine var olur. Değerler inanç sistemidir. İnanç din ile olur.

İslâm insanlığın tek seçeneği. Müslüman bir milletin değerleri dışındaki karmaşık veya karma ilişkileri çürümeye neden. Bunun hiçbir zaman sonu olmaz. İnsanlık tarihinin genel durumu bunu zaten ortaya koyuyor. Peygamberler medeniyetine bağlı silsile kalıcı olan. Sapmalar da olsa en azından metafizik bir ruha sahip olunduğu için kalıcı ve sürekliliği olur. Batı, bunu tamamen devre dışı bıraktı. Asıl karmaşa da bundan sonra oluştu.

Biz Hz. Adem ile başlayan peygamberler medeniyetinden geliyoruz. Her peygamber insanlığa öze bağlı yeni ses ve yeni açılım olmuşlardır. Bunun son ve kalıcı olan Hz. Peygamberin gelmesiyle İslâm olmuştur. İslâm kendi özünden hiçbir şey yitirmez. O, ilâhi irade ile insanlığa sunulmuştur. Peygamberler elçilerdir, aracılardır. Müslümanlar bu medeniyetin mensuplarıdırlar. Onların da elbette hakiki ve bağlı olanları olduğu gibi sapmalar içinde olanları da vardır.

İnsanlık aracısız sonuçlara varamaz. Öncelikle hakikatin temsilcisi ve elçisi olan peygamberler başta gelir. Asıl yol gösterici onlardır. Onların yeryüzünde maddi varlıkları olmaz ancak manevî varlıkları isimlerini kalıcı kılmıştır. Bunların isimlerini de Kur'an'dan öğreniyoruz.

Filozoflar, düşünürler, sanatçılar da birer insan. Onlar akıllarını çalıştırarak var olanı, geleni açımlarlar. Adları üzerindedir: Düşünür. Bugünün deyimiyle entelektüel veya aydın. Kimi zaman bu kavramlar birbirini karşılamıyor. Bizim geleneğimizde mütefekkir, tefekkür eden, düşünen. Aydın veya aydınlanma Batıcıların daha çok tercih ettiği bir kavram. Batı'daki aydınlanmacılığın bir karşılığı. Fransız aydınlanmacılığı, yanı Rönesans, yani metafiziğin devre dışı bırakılması.

Bizdeki Batıcıların hedefi ve amacı budur. Din dışı bir hayat. Yani Fransız aydınlanması etkisinde İslâm'dan uzaklaşma, devre dışı bırakma. Batıcı sol veya sağ düşüncenin yapısı bunun üzerine kuruludur. Bu, aynı zamanda cumhuriyet ideolojisinin de merkezini oluşturuyor. 1930'lu yıllarda: “O yılda on beş milyon genç yarattık” marşlarının söyleniş nedeni de budur. Bugün hâlâ bunun savunulmasının nedeni de budur. Siyasal çatışmaların arkasında yatan psikolojik nedenlerdir.

Düşünme yetisi insana sunulmuş özel bir edim. Düşünme insana ait bir olgu bir diğer deyişle. Allah'ın bağışı. Olması gerekeni yapıyor ve yapmalıdır. Bu da onun yükümlülüğü. İnsanlık ilâhi irade dışındaki olana yönelince ana izlekten saptı. Bu sapmalar yanlışlardan yanlışlara sürükledi. Önü alınamaz uçurumlar oluşturdu. İnsanlığın bunalımının nedeni de budur.

İnsanlığın dengesi bozulmayıversin, çürüme başladı mı bunun önü alınamıyor.

Bu anlayış üzerine kurulu bir yapı ve düzenin oluşturduğu dünya kendisi gibi oldu ister istemez. Çürük ve yanlış bir yapı. İnsanlığın huzur bulmayışının nedeni de budur. Bu sistem ve yapıda kim olursa olsun sağlıklı sonuç elde edemez.

Günümüz karmaşasının temel nedeni budur. Bu yapıyı kim yönetirse yönetsin mevcut çarkın içinde kendini bulur. Faizci sistem zaten bir soygun sitemidir. Ona bağlı kurumlar da o yapıyı ayakta tutar ve sürdürür. Kiminin az kiminin fazla Müslüman olup olmamasıyla ilgili değildir.

Sistem faiz ve soygun sistemidir. Aşırı kâr ve hırs sistemidir. Sistemi daha güvenilir hâle de getiren ne yazık ki sağ veya muhafazakârlardır.

Maddenin put hâlinden insan kendini nasıl koruyabilir ya da sıyrılabilir? Bu sistem içinde belli tarafların yararlanıp yararlanmama sorunu var. Asıl kavga da bundan ileri geliyor.

Tartıyı veya ölçüyü belirleyen İslâm değildir. Kapitalizm ya da sosyalizm olunca ne fark eder? Günah ve haram İslâm'ın belirlediği ölçülerdedir. Vicdan denilen soyutluk insanî bir durum. Vicdanın işleyişi de bulunduğu kültür ve düşünceyle ilgilidir.

Haber Ara