22 Ocak'ta İstanbul 10. Sulh Ceza Mahkemesi'nce 'Cumhurbaşkanına hakaret'ten tutuklanan Sedef Kabaş hakkında soruşturma tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı Basın Bürosu'nca hazırlanan iddianamede, Gazeteci Sedef Kabaş "şüpheli", Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "müşteki", İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu "mağdur" sıfatıyla yer aldı.
FARKLI ŞİKAYETLER BİRLEŞTİRİLDİ
İddianamede, televizyon programındaki konuşmasında "Cumhurbaşkanına hakaret " nitelikte söz ve beyanları üzerine Sedef Kabaş hakkında savcılıkça re'sen soruşturma başlatıldığı kaydedildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatları tarafından da şikayet dilekçesi verildiği belirtilen iddianamede, CİMER aracılığıyla ve savcılığa dilekçe sunularak da pek çok şikayette bulunulduğu, bu şikayetlerin aynı mahiyette olması nedeniyle birleştirildiği anlatıldı.
Sedef Kabaş'ın televizyondaki Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik tahkir içeren ifadelerini, Twitter hesabı üzerinden de yinelediği belirtilip, şüphelinin alenen müştekinin kişilik haklarına saldırmayı alışkanlık haline getirdiği, müştekinin şeref, onur ve haysiyetine yönelik ağır ifadeleri tekrar tekrar kullanarak suç işleme yönündeki iradesini yinelediği belirtilerek, yapılan suç duyurusuna karşılık açılan soruşturmanın da suçun aynı olması nedeniyle birleştirildiği belirtildi.
SAVUNMASINA YER VERİLDİ
Sedef Kabaş'ın programda yaptığı konuşmasının dökümüne yer verilen iddianamede, polis ifadesinde "hakaret kastının olmadığını, canlı yayında sarf etmiş olduğu bir atasözü olduğunu, bir durumu anlatmak için kullandığını, anlamı güçlendirmek için kullandığı bir metafor olduğunu, Cumhurbaşkanı dahil kimseyi kastetmediğini" diyerek suçlamayı reddettiği vurgulandı.
"ELEŞTİRİ SINIRLARINI AŞTIĞI"
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına, Yargıtay kararlarına yer verilen iddianamede, Sedef Kabaş'ın "ithafının Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik olduğu ve yazılı basına göre çok daha hızlı ve güçlü bir etkiye sahip olan görsel yayın aracılığıyla söylemlerini etkili biçimde umuma yaydığı, beyanlarının eleştiri sınırlarını aştığı, Cumhurbaşkanının şeref ve saygınlığını alenen saldırı mahiyetinde olduğu, açıklamasında kamu yararının olmadığı" kaydedildi. İddianamede, "Hakarete varmadan eleştirel düşüncesini açıklama imkanı olmasına rağmen hakaret içerikli söz ve beyanların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı damgalama amacı taşıyan, nefrete kışkırtma ihtimali olan ve hoş görülebilir bir seviyenin üstünde eleştiri sınırını aşan nitelikte olduğu, bu haliyle de basın ve ifade özgürlüğünden yararlanılamayacağı" belirtildi.