Dolar

34,8957

Euro

36,7264

Altın

3.010,52

Bist

10.058,63

Fiyatlar uçtu, ülke genelinde kiracı krizi yaşanıyor

Son dönemde daire kira bedellerinde ciddi bir artış söz konusu. Ülke genelinde artık ‘yaşanabilir’ kiralık bir daire bulmak, neredeyse bir hayal. Üstelik birçok kentte, kiralara fahiş zamlar yapılmış durumda. Yüz yüze eğitimin başlaması, üniversitelere dönüş bu durumun nedenlerinden.

4 Yıl Önce Güncellendi

2021-09-07 09:12:58

Fiyatlar uçtu, ülke genelinde kiracı krizi yaşanıyor

Son dönemde daire kira bedellerinde ciddi bir artış söz konusu. Ülke genelinde artık ‘yaşanabilir' kiralık bir daire bulmak, neredeyse bir hayal. Üstelik birçok kentte, kiralara fahiş zamlar yapılmış durumda. Yüz yüze eğitimin başlaması, üniversitelere dönüş bu durumun nedenlerinden.

Ülkede güvenli, yaşanabilir barınma hakkı da her geçen gün zorlaşıyor. Asgari ücretle geçinen bir aile için görece iyi bir semtte oturmak artık neredeyse mümkün değil. Beyaz yakalılar, kamuda çalışanlar gibi orta gelire sahip kişiler ise artan kiralar sonucunda neredeyse maaşlarının yarısını kiraya yatırıyorlar.

BM Özel Raportörü, elverişli konut hakkını şöyle tanımlıyor: “Her kadının, erkeğin, gencin ve çocuğun, barış içinde ve onurlu bir şekilde yaşayabileceği güvenli ve korunmalı bir ev ve toplumu edinme ve sürdürebilme hakkıdır.” Konutun elverişli olması için ise şu özellikler sıralanıyor: “Kullanım hakkının yasal güvenliği, hizmetlerin kullanılabilirliği, ödenebilirlik, erişilebilirlik, oturulabilirlik, konum ve kültürel elverişlilik.”

YAŞANABİLİR EV HAYALİ

sahibinden.com. gibi sitelere bakıldığında depreme dayanıklı, yaşanılabilir, kentin kültürel faaliyet alanlarına yakınlık bakımından merkezi yerlerde bulunan dairelerin kiralarının ortalama en az 3 bin liradan başladığı görünüyor. Oysa ülkede asgari ücret 2 bin 825 lira. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 2014 verilerine göre Türkiye'deki kayıtlı işçilerin yüzde 41'i asgari ücretle yaşamaya çalışıyor. Türkiye'de asgari ücretli işçi sayısı son yedi yıldır resmi kurumlarca açıklanmasa da DİSK-AR'ın verilerine göre, ülkede asgari ücretle çalışan 3,3 milyon işçi var. Bu sayı, tüm ücretli çalışanların yüzde 17'si. Asgari ücretin yüzde 20 fazlası ve altında ücret alan işçilerin sayısı 9,7 milyon. Bu da tüm ücretli çalışanların yüzde 50'sine yakın.

Yine sahibinden.com'a göre İstanbul'da kira bedelinin 15 bin liraya ulaştığı semtler var. Gayrimenkul veri analizi platformu Endeksa'nın megakentin ilçelerinin, konut fiyatlarını ele alan araştırmasına göre, en pahalı semtler arasında Sarıyer, Beşiktaş, Bakırköy, Kadıköy ve Beyoğlu bulunuyor. En düşük kira değeri olanlar ise Sancaktepe, Silivri, Sultanbeyli, Arnavutköy ve Çatalca olarak tespit edilmiş. Endeksa.com'a göre, İstanbul'da 252 bin 353 adet konut stoku bulunuyor. İlçeleri içinde konut stoku en yüksek olanlar sırasıyla Esenyurt, Kadıköy, Beylikdüzü, Maltepe ve Bahçelievler, stok adedi en düşük ilçeler ise Eyüpsultan, Beykoz, Şile, Çatalca ve Adalar.

Merkezi yerde oturmanın ekonomik bedeli fahiş fiyatlar olunca nüfusun önemli bir kısmı, yani nüfusun üretenleri kentin çeperlerinde yaşamak zorunda bırakılıyor. Bu da çoğunluğun kentin belirli olanaklarından faydalanamaması anlamına geliyor. Kentsel dönüşümle sürgün edilen yoksullar, deyim yerindeyse artık mutenalaştırılan semtlere ayak basamıyor.

Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, konut fiyatları 2021 Haziran itibarıyla Türkiye genelinde ortalama yıllık yüzde 30 oranında arttı. Bazı bölgelerde bu artış yüzde 100'leri buluyor. Cihangir'de emlakçı ofisi olan Yalçın Bayazıtlı, pandemi sonrasında kiraların daha fazla arttığına dikkat çekiyor ve bu artışın bir sebebinin mülk sahiplerinin ‘fırsatçılığıyla' ilgili olduğunu söylüyor: “İndirim gibi bir şey yok artık, neredeyse kim fazla verirse… Kâğıthane'de en son 3 bin 750 lira kiralık ev verdim. Kâğıthane gibi yerde 2 binin üzerinde kira olmazdı. Hayal bile edemezdiniz.”

Beşiktaş'ta bir başka emlakçı olan Kürşat Aksu ise telefonlarının durmadığını söylüyor. Sadece mülk sahiplerinin değil, emlakçıların da bu fiyatlarda payı olduğunu ifade ediyor: “Açgözlü emlakçılar var. Kötü haber çabuk yayılır; mal sahipleri de duyuyor sağdan soldan, kiralar artmış. Ev de yok… Yapılaşma az, zaten binalar 3- 5 katlı eski binalar. Bu halde ev fiyatlarının düşmesine imkân yok. Nüfusu patlattılar. Tam tersine talep gün geçtikçe artıyor. Beşiktaş civarlarında 10'un üzerinde üniversite var. Öğrenciler de ev arıyor.”

İstanbul Üniversitesi'nde okuyan Cihan Cihangir, ev arama sürecini şöyle anlatıyor: “Geçen sene Şişli'de 2+1, bin 500 TL olan bir ev şimdi 2 bin 500 TL. Her gün bambaşka olağanüstü şaşırtıcı ilanlarla karşılaşıyorum: İki hatta bazen üç depozito isteyen ev sahipleri, bir depozito yerine tam altın isteyen ev sahipleri, dalga geçer gibi kömürlüğe eşya koyup 2+1 evmiş gibi yutturmaya çalışan emlakçılar, metrobüse koşarak 6 dakika yazan ilanlar... Camsız penceresiz, dışarıyla hiçbir bağı olmayan, içeri hava girmeyen karanlık, kapısız, nemli, boyasız evler…”

Net bir sayı bilinmemekle birlikte İstanbul'da 7 ile 10 bin, Türkiye genelinde ise onbinlerce evsiz olduğu tahmin ediliyor. Evsiz bir bireyin ikametgâhı ve dolayısıyla kaydının bulunmaması devletin bu konuda bir plana ihtiyaç duymadığını gösteriyor.

Haftada en az bir kez kullandığım güzergâhtan tanıdığım İsmail Koran, yaşını tam olarak bilmiyor. Nüfusa geç yazılma, ebeveynlerinin resmi nikâhlı olması gibi uzunca bir sohbet sonrası 78 yaşında olduğuna kanaat getiriyoruz. Bir TL'ye maske satarak geçinmeye çalışıyor. Kaldığı evin kirasının 500 lira olduğunu söylüyor. “Eski evdir, tahta ev, bekâr evidir” diyor. 13 aydır kirasını ödeyemediğini anlatıyor: “İnsanlar eski dolaplarını atıyor, arada sırada tahta falan buluyorum, onları yakarak ısınıyorum. Eylülde hastalandığım için çalışamadım, kiramı ödeyemedim. 13 aylık kiram birikti. Burada oturup, maske satıyorum, uğraşıyorum işte… Bin 200 lira para topladım. Biraz daha toplasam hiç olmazsa kiranın yarısını vereceğim. İnşallah hastalanmam… Kirayı, her şeyi düşünüyorum zoruma gidiyor. Gece uykum gelmez. Kendi kendime utanıyorum. Zabıtaya gittim, ‘yardım yok' deyince moralim bozuldu, daha hiç gidemiyorum.”

Ayhan Atacan, 64 yaşında. Üç yıla yakındır aynı yerde mendil satıyor. Evi yok, bir süreliğine arkadaşının evinde kaldığını söylüyor. Hoş bir sohbetteymişiz gibi gülümseyerek anlatıyor: “Çok zor günler geçirdim, halen de geçiriyorum. 16 yıl sokakta yaşadım. Kuytu yerlerde kalıyordum. Hastane bahçelerinde yattığım da oldu. Nerde bir sıcak görsek orda yatıyorduk. Memleket batmış durumda. Her şey ateş pahası, yemek yesen 50- 60 lira. Güzel bir işim olsun, evim olsun olsun isterdim. Olmadı… Bu saatten sonra da… Kaymakamlıktan üç ayda bir yardım alıyordum, onu da kestiler. Gelirim yok, ayıp değil böyle şeyler. Gün geliyor 60- 70 lira, gün geliyor 20 lira kazanıyorum. Bu kazançla kira ödeyebilir miyim?”

Kaynak: Birgün Gazetesi

SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara