HDP barajı aşamazsa çözüm süreci biter, terör gelir, sokaklar karışır mı?
HDP'liler bugüne kadar seçime bağımsız olarak giriyorlar, sonra Meclis'te grup oluşturuyorlardı.
Bir bakıma barajın arkasından dolanıyorlardı.
1991'den beri bu yöntemle Meclis'te hep var olmayı başardılar.
Fakat bu defa radikal bir değişikliğe giderek, seçime ‘parti olarak' katılmaya karar verdiler.
Bu aslına bakarsanız kendilerinden beklenmeyen bir hamleydi.
Hatta kamuoyunda seçime yakın bu kararlarından vazgeçip yine bağımsız olarak seçime girecekleri yönünde beklentiler vardı.
Ama olmadı, beklentiler gerçekleşmedi ve HDP kararından vazgeçmedi.
Hal böyle olunca 7 Haziran seçimlerinin en kritik partisi bir anda HDP haline geldi.
Barajı aşar mı, aşamaz mı, aşarsa ne olur, aşamazsa neler olur, bütün bunlar tartışılmaya başlandı.
Tabi siyaset mühendisleri hemen harekete geçtiler ve öncelikle AK Parti'nin tek başına iktidar olmasını engellemek, olmazsa yeni anayasa yapmasının önüne geçmek için plan ve proje üretimine giriştiler.
Bu kapsamda her seçimden önce yaptıkları anket manipülasyonlarıyla, AK Parti'nin tek başına iktidar olmayacağı algısını yaymaya çalıştılar.
Öte yandan HDP'yi ve Selahattin Demirtaş'ı parlatmaya, sevimli göstermeye yönelik imaj çalışmalarına hız verdiler.
Ekrem Dumanlı'nın, Gültan Kışanak'la yürüttüğü ‘arka kapı' siyaseti deşifre olunca kirli koalisyonun tüm bacakları zaten apaçık ortaya çıktı.
Neticede solcusu, sağcısı, liberali, marjinali, paraleli bir anda ‘Selocan'ın peşine takıldı.
Bütün bunlar dikkate alındığında HDP'nin seçimlere ‘parti olarak' girme kararında iki hususun etkili olduğu anlaşılıyor.
Birincisi, son cumhurbaşkanlığı seçiminde Selahattin Demirtaş'ın aldığı % 9,80‘lik oydur.
Bunun üzerine tehdit ve baskı yöntemlerine biraz daha ağırlık verip, AK Parti düşmanlığında şeytanla bile işbirliği yapmaya hazır ‘paralel yapı'nın, Cihangir entellerinin, Beyaz Türklerin, aşırı sol fraksiyonların ve bilumum gezi koalisyonunun desteğini alırsak ‘bu iş tamamdır' zehabına kapıldılar.
Ancak bir elleriyle terör, tehdit, baskı, eşkıyalık yapıp, diğer elleriyle demokrat, özgürlükçü, entel, dantel numaraları çevirme siyaseti başarılı olacak mı?
Batıda marjinal gruplarla, doğuda emekli müftülerle, başörtülü kadınlarla kolkola girerek Kürt halkının oyunu alabilecekler mi?
İstanbul'da demokrasi, özgürlük, kadın hakları naraları atıp, Van'da ‘çeşmelerden kan akan' reklam kampanyaları düzenleyenlere Selahaddin Eyyûbi'nin torunları ‘eyvAllah' edecek mi?
7 Haziran'da bütün bunları göreceğiz.
İkinci konu eğer barajı aşamazlarsa ne yapacakları, nasıl bir yol izleyecekleri meselesidir.
Bu takdirde yapacakları iş, barajı aşağı indirip en kısa sürede yeniden erken seçime gidilmesi için tüm legal ve illegal unsurları devreye sokarak Hükümet üzerinde baskı oluşturmaktır.
Buna güçleri yeter mi, millet ekseriyeti bu plana izin verir mi, onu da zaman gösterir.
Peki, HDP barajı aşamazsa çözüm süreci biter, terör gelir, sokaklar karışır mı?
Bu âdi bir algı operasyonudur.
Herkes müsterih olsun, HDP barajı aşamazsa hiçbir şey olmaz.
EvelAllah milletin bu tehditlere boyun eğmeyecek kadar basiret sahibi olduğu kanaatindeyiz..
Selam ve Dua ile..
@misturi53
Yorum Yap