Timeturk yazarı Dr. Ergüven yazdı! KKM Defteri kapandı: TL'nin zorlu ama umutlu yolculuğu
Timeturk yazarı Dr. Murat Ergüven, 'KKM Defteri kapandı: TL'nin zorlu ama umutlu yolculuğu' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Oluşturma Tarihi: 2025-08-25 18:48:59

Güncelleme Tarihi: 2025-08-25 18:51:13

İşte Yazar Murat Ergüven'in o yazısı;

Kur Korumalı Mevduat sona erdi, Türk Lirası artık kendi sınavında.

Önceki günkü yazımda, “TL'nin Yeni Dönemi: Güven ve Denge Arayışı” başlığıyla, para politikalarındaki sadeleşme adımlarının Kur Korumalı Mevduat'ı (KKM) tasfiye etmeyi ve TL talebini artırmayı ve ekonominin merkezine yerleştirmeyi hedeflediğini vurgulamıştım. KKM'nin cazibesini yitirdiğini, TL mevduatın öne çıktığını ve bu dönüşümün kaçınılmaz olduğunu belirtmiştim. KKM, bütçeye ağır bir yük getirmiş, enflasyonu dizginlemede etkisiz kalmış ve TL'ye kalıcı güven yerine kısa vadeli bir çözüm sunmuştu.

Nitekim 23 Ağustos 2025'te Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), gerçek kişiler için KKM hesaplarının açılış ve yenileme işlemlerini (YUVAM hesapları hariç) sonlandırarak bu süreci resmen kapattı (Resmî Gazete, 23 Ağustos 2025). Böylece, Aralık 2021'de devreye alınan ve yaklaşık üç buçuk yıl boyunca ekonomide belirleyici rol oynayan bir enstrümanın defteri kapanmış oldu.

Bu karar, sadece bir uygulamanın sonu değil; TL'nin yapay desteklerden sıyrılarak kendi dinamikleriyle sınanacağı yeni bir dönemin başlangıcı. TCMB'nin 2025 Para Politikası Metni'nde belirttiği gibi, KKM'nin kademeli olarak kaldırılması, para politikalarında sadeleşmeyi ve TL talebini artırmayı hedefliyor (TCMB, 2025). Peki, bu karar Türkiye ekonomisini nereye taşıyacak? KKM'nin serüvenini, etkilerini ve yeni dönemin risklerle fırsatlarını inceleyelim.

KKM'den TL'ye Geçişin Serüveni

Aralık 2021'de döviz kurundaki sert yükselişi frenlemek için devreye giren KKM, ilk etapta piyasalara nefes aldırdı. Kur farkını devletin üstlenmesi vatandaşın TL'ye yönelmesini sağladı, döviz talebini baskıladı ve kur dalgalanmalarını geçici olarak yatıştırdı. Ancak zamanla şu sonuçlar öne çıktı:

KKM'nin hacmi, 2023 Ağustos'ta 140 milyar dolarla zirve yaptıktan sonra 2025 başında 32,5 milyar dolara, son olarak ise 11 milyar dolar seviyesine geriledi (TCMB, 2025). TCMB'nin zorunlu karşılık oranları ve TL mevduat faizlerini artırma politikaları, KKM payını %1,8'e indirirken TL mevduatın payını %60'ın üzerine çıkardı (TCMB, 2025 Para Politikası Metni). 23 Ağustos kararı, bu doğal küçülmeyi resmileştirdi ve KKM defteri kapandı.

Kararın İçsel ve Küresel Anlamı

İçsel Etkiler

Küresel Boyut

Geleceğe Bakış

KKM, kriz döneminde ekonomiye zaman kazandıran bir ara formül oldu, ancak sürdürülemez hale geldi ve uzun vadede maliyeti, faydalarını gölgede bıraktı. 60 milyar dolarlık yük, enflasyonist baskılar ve ertelenmiş riskler, sürdürülemez bir tablo çizdi (Sözcü, 9 Ağustos 2025). 23 Ağustos kararı, yalnızca bir enstrümanın sona ermesi değil; Türkiye'nin kısa vadeli çözümlerden uzaklaşarak sürdürülebilir bir ekonomik denge arayışına yöneldiğini gösteriyor.

TL'nin önündeki sınav, enflasyonla mücadelede kararlılık, mali disiplin ve para politikasında güven inşasına bağlı. TCMB'nin rezervlerini 150 milyar dolara çıkarma hedefi ve faiz politikalarındaki sıkı duruş, bu süreci destekleyecek (TCMB, 2025). Ancak riskler de yabana atılamaz: Ani kur yükselişleri, 2022'deki gibi döviz talebini tetikleyebilir; ithalat maliyetleri artarsa enflasyon yeniden yükselebilir. TCMB'nin swap anlaşmaları ve likidite araçları, bu dalgalanmaları dengelemede kilit rol oynayacak (TCMB, 2025).

Sonuç

23 Ağustos 2025, KKM'nin sonu ve TL'nin yeni bir başlangıcı oldu. Türk Lirası artık yapay desteklerden sıyrılarak kendi gücünü test edecek. Bu, risklerle dolu ama aynı zamanda umut vadeden bir eşik. Son dönemde TCMB'nin rezerv artışı, CDS primlerindeki gerileme ve portföy yatırımlarındaki toparlanma, doğru yolda ilerlendiğini gösteriyor TCMB, 2025; Bloomberg, 2025). Ancak kalıcı başarı, yalnızca para politikasıyla değil; enflasyonla mücadelede tutarlılık, yapısal reformlar ve şeffaf yönetim ile mümkün.

Türkiye'nin önünde zorlu ama fırsatlarla dolu bir yol var. Vatandaş birikimlerini nasıl koruyacak? İhracatçı kur dalgalanmalarına nasıl uyum sağlayacak? Yatırımcı Türkiye'ye yeniden güven duyacak mı? Bu soruların cevapları, karar alıcıların atacağı adımlarda saklı. Artık TL'nin kendi ayakları üzerinde durma vakti. Doğru politikalarla bu süreç, yalnızca TL'ye güveni pekiştirmekle kalmayacak; Türkiye'yi daha sağlam, öngörülebilir ve sürdürülebilir bir ekonomik geleceğe taşıyacak.