Teorik olarak bu soruların cevabı "Evet"... Ancak; teorik olarak mümkün olan bu olaylar söz konusu Türkiye olunca pek mümkün olmuyor.Bunlarin hepsini birden "Evet" dememiz için izlenen politikaları iyi analiz etmek gerekiyor.
İTHALAT YERİNE İTHAL İKAMECİ POLİTİKA
Cari açığı azaltmak için ilk önce tasarruf açığının kapatılması şarttır. Türkiye hem kamu hem de özel tasarruf açısından çok düşük düzeye sahip bir ülke. Buna birde son dönemde artan ithalat eklenince tüm bu sorunlar içinden çıkılmaz birhal alıyor.
DIŞ BORÇ ALINMAMASI MÜMKÜN MÜ?
Bu sorunun çok basit bir cevabı var. Hayır. Ekonomilerin bu kadar birbirine entegre olduğu ekonomilerde ne kadar kapalı model olunursa olunsun dış borç bir yerden sonra alınacaktır.Burda önemli olan bu borcun sürdürülebilirlik düzeyi.. Bunun mümkün olmadığı durumda iç borçlanma kaçınılmaz olacaktır ki buda sermayenin el değiştirmesine dolayısıyla devletin borç stokunun belirli kişi ya da grupta toplanmasına neden olacaktır.
CARİ AÇIK KRONİK HALE GELDİ
Küresel kriz döneminde azalan ve neredeyse unutulmaya yüz tutan cari açık, ekonomideki göreli düzelme ile birlikte tekrar artmış ve bu konudaki tartışmalar da eski keskinliğiyle geri gelmiş durumda. Cari açıktaki bu artış, Türkiye'nin dış ticaretini takip edenler açısından şaşırtıcı bir gelişme değildir. Cari açık, Türkiye'de uzun yıllar uygulanmakta olan sermaye birikimi modelinin doğal bir sonucudur. Bu nedenle, cari açığın kriz öncesi nedenleriyle, krizden çıkarken yaşanan kısmi düzelme sürecindeki nedenleri arasında önemli bir fark yoktur. Cari açık, Türkiye'nin iç ve dış koşulları tarafından birlikte belirlenmektedir. Dolayısıyla cari açık, ne sadece iç dinamiklere, ne de sadece dış dinamiklere bakarak doğru olarak anlaşılabilir.
