Dolar

32,4375

Euro

34,7411

Altın

2.439,70

Bist

9.915,62

ANALİZ: Dövize talep neden patladı? Ekonomi programı nasıl işliyor?

Dolar kuru 32 bin TL'yi aşarken daha da yükseleceği yönünde yapılan spekülasyonlar arttı. Bu durum döviz talebini tetikliyor ancak hükümetin ekonomi programındaki uygulamalar da tartışmaları beraberinde getiriyor...

1 Ay Önce Güncellendi

2024-03-17 11:45:17

ANALİZ: Dövize talep neden patladı? Ekonomi programı nasıl işliyor?

Ekonomi yazarı Yusuf Dinç dövize olan yoğun talep ile hükümetin enflasyon hedefli programındaki sıkılaşma ile arasındaki çelişkiyi değerlendirdi...

DÖVİZ TALEBİNİN SEBEBİ HANGİ ÇELİŞKİ?

Kur spekülasyonları artan döviz talebiyle aldı başını gidiyor. Döviz talebinin taraflarına bakıldığında; KKM hesaplarından dışarı itilenlerin, son enflasyon raporu toplantısıyla öngörüsünü yitirenlerin, parayla ne yapacağını bilemeyenlerin önü çektiği görülüyor. Birçoğu gerçekte neden döviz talep ettiğini dahi bilmez.

DÖVİZ TALEBİ NASIL ARTIYOR?

O yüzden ilk cümlemde ilişkiyi döviz talebinden kur spekülasyonuna doğru kurdum.

Böyledir; borcu yönetmek kolay, parayı yönetmek zordur. Parasıyla ne yapacağını bilemeyenler, genelde yapılmaması gerekeni yaparlar. Ortada üfürükçü gibi dolaşan bir sürü manipülatör de varken yanlış kararlarına kendilerini ikna etmek için malzeme de bulurlar.

İkna etmek konusunu kısacık açıp öyle devam edeyim. Piyasada insanlar finansal kararlarıyla ilgili birbirine danışır gibi görünse de herkesin kolay kolay değiştirmeyeceği önceden alınmış kararları zaten vardır. Kimse bir diğerinin yönlendirmesiyle işlem yapmaz. Sadece kararlarına mesnet oluşturup kendilerini iyice ikna etmek isterler. Ve mesnet arayanlar kararları hangi yönde olursa olsun yeterince malzeme bulur.

Şimdi parasıyla ne yapacağını bilmeyenler sordukça manipülatörlerin etki alanı genişliyor, genişledikçe daha fazla insan ne yapacağını bilmez duruma düşüyor, düştükçe daha fazla soruyor. Ve bu mekanizma döviz talebini artırmaya bir süredir devam ediyor.

ORTA VADELİ PROGRAMI BEKLENTİYİ KARŞILIYOR MU?

Ekonomideki en muteber kişi olan Bakan Şimşek'in açıklamalarındaki değerli TL vurgusu dahi dövize olan bu akışı durduramıyor. Manipülatörlerin büyüsü altında tutulup kalmış insanlara kurla ilgili başka bir kabulü adeta tek başına anlatmaya çalışıyor. Fakat yaklaşımını aktarırken Orta Vadeli Program (OVP) verilerinin kendisini desteklemiyor oluşunun handikabını yaşıyor.

Neyi kastettiğimi izah edeyim. OVP ekonomik aktörlerin orta vadeli makro iktisadi beklentilerini oluşturmakta yararlandığı temel referanstır. Malum bu metinde kur tahminine yer verilmez. Gene de yıllara sari gayrisafi yurtiçi hasıla tahminleri hem TL hem de döviz cinsi verildiğinden OVP'yi hazırlayanların hesaplamalarda yararlandığı kur projeksiyonuna basit bir matematikle ulaşılabilir. (Elbette gayrisafi yurtiçi hasıla çeyreklik hesaplanıp toplandığından nokta kur değil ama ortalama kura ulaşılması mümkün olur.)

HEM SIKILAŞTIRMA HEM DÖVİZ ARTIŞI ÇELİŞKİSİ

Son OVP'ye göreyse bu hesapla ortalama dolar/TL kurunun; 2023 için 23,88 TL, 2024 için 36,78 TL ve 2025 yılı için 43,93 TL olarak projeksiyona dahil edildiği anlaşılmaktadır. Geride kalan 2023 tahmini tuttu. Zaten 2023'ün son bölümü döviz talebi anlamında sorunsuz geçildi.

Ancak 2024 biraz daha öngörülerin zayıfladığı bir yıl olarak başladı. Referans planların ve raporların önemi de arttı. Hal böyleyken 2024'te kur, OVP ortalamasına doğru yavaş geliştiğinden piyasada normal şekilde bir sıçrama beklentisi oluştu.

Şunu söyleyeceğim; sıçrama beklentisi normal ama OVP'nin kendisi normal değil. Tutarsızlıklar içeriyor.

Hem sıkılaştırıcı tavır takınılacak hem portföy girişi sağlanacak hem sene sonu itibariyle enflasyon %33'e düşürülecek derken tutup diğer taraftan kurun da artacağını söylemek çelişkili.

Sıkılaştırıcı tavır yüksek faiz ve kıt TL demek. Portföy girişi demek. Portföy girişi döviz arzının artması yani döviz arz talebinin TL lehine bozulması demek. Üstüne bir de %33 enflasyon sadece arz talep dinamikleriyle değil, matematik olarak da kur çıkmayacak demek. Zaten %33 enflasyon, TL'yi revalüe edip ithalatı ucuzlatarak dövizi düşüreceğiz demek.

Politika adımlarının ve projeksiyonların tümünü bu değerli TL denklemine göre kurup yükselen bir kur gelişimi beklemek OVP'yi tutarsız kılıyor. Onu çelişkili bir metin, linklerin kopmasında bir etken haline getiriyor.

Sonra matematiğin toplumun döviz talebinden farklı olmasını anlamlandırmakta zorlanılıyor.

Daha önce de yazdım; herkes %4'lük 2024 büyüme beklentisi nedeniyle OVP'yi tutarsız buldu fakat 2024 büyümesi bırakın tutarsız olmayı OVP'deki en tutarlı beklentidir.

OVP'nin, ithalatı değil, ihracatı özendirmeyi esas kabul eden bir yaklaşımı yansıtmaya çalışması nedeniyle kendi matematiğini inkâr eden bir kur öngördüğünü elbette anlıyorum. Belki istemsizce belki de bir sentez arayışı. Lakin ortodoks politikaların enflasyonu düşürme yönteminin dinamikleriyle sentez isteyen bu yaklaşım arasındaki çelişki çok kuvvetli. Ortodoks yöntemi şöyle özetleyeyim; sıcak para girişiyle değerli yurtiçi para böylece ucuza ithalat… Al sana deflasyonist güçlerin tam tabur harbe çıkması…

İşte bu yöntem kendi işletmeleriyle güçlü olmak isteyen Türkiye'nin hedeflerine uymuyor.

Dahası OVP ile ortaya konan sentez sıcak paraya da uymuyor. Çünkü içeri girdikten sonra artan kur sıcak paraya zarar.

Yani sentez iki tarafa da uymuyor. (Bu işte gerçekten iki taraf var.)

Gene de Türkiye'nin en azından bir tarafa uysun bu sentez diye kısa vadeli maliyetlere katlanmayı göze aldığı anlaşılıyor. Ama bu şartlarda OVP kaynaklı çelişki giderilmeden yani OVP verisi gerçekleşmeden sentezin bir biçimde işlemesi umuluyor. Bunun içinse somut hadiselere, yani döviz girişinin görülmesine olan davranışsal ihtiyaç devam edecek gibi görünüyor.

Haber Ara