Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

ANALİZ: 'Bitcoin balonu ne zaman patlayacak?'

Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümünden Anıl Aba, kripto para piyasasının zirvesinde yer alan Bitcoin'e ilişkin dikkat çeken analizinde, kripto varlıkların ‘balon’ olduğuna dikkat çekerek kripto paraların geleceği hakkında yazdı

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-12-28 01:09:20

ANALİZ: 'Bitcoin balonu ne zaman patlayacak?'

Önce, bitcoin'in başını çektiği, bu kripto “şeylerin” adını koyalım. Biz derslerde paranın üç temel fonksiyonu olduğunu anlatırız. Buna göre para:

Mübadele aracıdır, yani alışverişte kullanılır.

Hesap birimidir, muhasebe işlemleri bu ortak birimle yapılır.

Değer biriktirme aracıdır, servet para olarak tutulabilir.

Bitcoin bu işlevlerin hiçbirini tam manasıyla yerine getirmiyor. Mesela bakkaldan bitcoin ile ekmek al(a)mıyorsunuz. Bitcoin ile ödeme kabul eden çok az sayıda şirket olabilir. Fakat kripto borsalar yükseliş trendiyken kimse değer kazanan bir hesabı bozdurup Amazon'dan kitap siparişi vermediği gibi kripto borsalar hızla düşerken de hiçbir şirket bunu ödeme olarak kabul etmiyor (bkz. Tesla).

Bir ölçüm standardı olmadığı ve gün içinde çok dalgalandığı için muhasebe defterlerinizi bitcoin ile tutmuyorsunuz. Ya da dönem kârınızı muhasebe denetçinize bitcoin cinsinden göstermiyorsunuz.

Birikmiş servetinizi dijital cüzdan olarak saklamanız teoride mümkün olsa bile pratikte bu hiç güvenilir bir yol değil. Kimse Jeff Bezos'un 150 milyar dolarlık servetini dijital bir cüzdanda bitcoin olarak tutacağını düşünmüyordur herhalde.

Paranın siyasi ve çok önemli bir işlevi de vergilerinizi sadece resmi para birimiyle ödeme zorunluluğunuz. Bugün aklıselim sahibi hiçbir devlet vergi tahsilatını bitcoin cinsinden yapmıyor.

Peki, bunlara göre, bitcoin bir para değilse ne?

Kripto para birimi vs. kripto varlık

Borsalarda alışverişi yapılan bitcoin ve türevleri bir getiri beklentisiyle satın alındığına göre bunlar para olmaktan çok birer finansal varlık. Bu yüzden “kripto para birimi” yerine “kripto varlık” tabiri daha doğru düşüyor.

Tekno-liberteryenlerin eşitlik, adalet, demokrasi ve verimlilik getireceğini sandıkları bitcoin en az servet kadar eşitsiz dağılıyor. Bitcoin sahibi olanların on binde biri toplam bitcoinlerin yüzde 27'sini kontrol ediyor. Yani müthiş asimetrik bir kripto varlık piyasasından bahsediyoruz.

Tabii finansal varlıkların, genelde, reel bir karşılıkları olur ve finansal varlıklar bu reel ürün veya hizmetlerin gelecekteki gelir beklentilerine göre fiyatlanır.

Örneğin, ipoteğe dayalı menkul kıymet hisselerinin (MBS) karşılığında bir ev vardır. Ya da Arçelik hissesinin karşılığında Arçelik şirketi vardır. Fakat bitcoin örneğinde ortada herhangi bir ürün veya hizmet yok. Kripto varlıkların düşünülebilecek tek gerçek değeri madenciliği yapılırken tüketilen elektrik ve yıpranan ekran kartları olabilir. Bunlar da zaten anlamlı birer değer olmaktan çok kaynak israfı…

Ponzi vs. pump-and-dump modeli

Kripto varlık borsaları Ponzi modeli ile “pump-and-dump” modelinin bir kombinasyonu şeklinde işliyor. İnsanlar kripto varlık borsalarına, üç koyup beş almak beklentisiyle giriyorlar. Bu beklenti arada birilerinin borsadan çıkıp kazanç elde etmesiyle sürdürülüyor. Fakat bu kazancın herhangi bir reel kaynağı yok, çıkanların kazancı yeni girenler tarafından finanse ediliyor. Komisyoncular ve broker'lar hiçbir toplumsal değerin üretilmediği bu yeniden bölüşüm tezgâhından net kazançlar elde ediyorlar.

Ponzi modellerinde, genelde, her ay düzenli bir ödeme vaat edilir. Mesela tarihin en büyük Ponzi tezgâhını çeviren Bernie Madoff, yatırımcılarına her ay yüzde bir civarı bir ödeme yapıyordu. Ponzi modelinde düzenli ödemeler yeni girenlerin paralarıyla finanse edilir. Yeni girenlerin sayısı yavaşladığı noktada ödemeler aksamaya veya düşmeye başlar. Bunun üzerine paniğe kapılan yatırımcılar paralarını çekmek için koştukları zaman da tezgâh çöker.

Düzenli ve garanti bir gelir vaadi olmayan “pump-and-dump” modelinde ise simsarlar değersiz hisseleri alırlar. Medyada ve cemiyette yapay bir “hype” yaratırlar. Hatta kendi aralarında alım satım yaparak hacmi ve fiyatları yükseltip söz konusu hisselere olan heyecanı körüklerler. Popüler şarkıcılar, bilindik sinema yıldızları, duayen gazetecilerin tezgâha reklam yüzü olması insanlara güven verir. Birilerinin kazandığını gören dışardakiler ise bir şeyleri kaçırma korkusuyla piyasaya girerler (bkz. FOMO). Onlar girerken modeli başlatanlar ellerindeki değersiz hisseleri satıp nakde çevirirler. Yüksekten girenler ellerinde değersiz bir varlık olduğunu anladıklarında simsarlar çoktan Virjin Adaları'na giden uçağa binmişlerdir.

Kripto varlık borsaları, düzenli ve garanti bir gelir vaat etmedikleri için, saf bir Ponzi modelinden çok kitlesel bir “pump-and-dump” modeline benziyor. Ponzi modeline benzerliği fiyatların artması için sürekli yeni girişlerin gerekiyor olmasında.

Kripto varlık balonunu önceki balonlardan farklı kılan şey ise kitlesel iletişim çağında yaşanıyor olması. Mesela lâle çılgınlığı, Amsterdam ve yakın çevresindeki nüfusla sınırlıydı. Ama bitcoin, ellerinde akıllı telefon olan milyarlarca insanın yaşadığı dijital iletişim çağında ortaya çıktı. Dolayısıyla modelin yavaşlama ve tıkanma noktasına gelmesi epey zaman alıyor. Lâle çılgınlığı üç senede bitmişti ama bitcoin 10 senedir, benzerleriyle birlikte, şişmeye devam ediyor. Çünkü hâlâ balona üfleyen yeni insanlar var. Kripto borsaların geleceği

Eğri oturup doğru konuşalım; çoğu kişinin bitcoin, NFT, metaverse vb. fenomenlerin peşinde koşuyor olmasının birincil sebebi “ileride buralar değerlenir” motivasyonu. Genelde Ponzi ve “pump-and-dump” oyunlarında herhangi bir katma değer yaratılmadığı için bunlar aslında birer yeniden bölüşüm oyunu. Kripto varlıklarda ise durum daha kötü çünkü bu varlıkların üretimi için milyarlarca dolarlık elektrik harcanıyor. Yani bu borsalardaki oyun sıfır toplamlı bile değil, negatif toplamlı.

Burası daha önemli… Çoğu kişi takip etmemiştir ama Madoff'un Ponzi tezgâhı ortaya çıktıktan sonra ABD Adalet Bakanlığı devreye girdi, Madoff hapse atıldı, savcılar paraların peşine düştü ve bugüne kadar Madoff'un tezgâhına kaptırılan paraların yüzde 80'ine yakını mağdurlara geri ödendi. Çünkü hem muhatabı belliydi hem ultra zenginler dolandırılmıştı.

Fakat kripto varlık fiyatları çöktüğünde yasal bir hak arama süreci ol(a)mayacak. Bu işin kazananları, neredeyse hiçbir hukuki yükümlülük taşımayan Binance, Coinbase, BtcTurk, Bitexen vb. borsa ortakları ile bu borsalara düşükten girip patlamadan çıkan, yani sıcak patatesi yeni gelenlerin ellerine bırakan, spekülatörler olacak. Bu trene tesadüfen erken binip erken çıkan sıradan insanların da kazandıkları yanlarına kâr kalacak tabii. Son girenler ve/veya zamanında çıkamamış olanlar ise birer bardak soğuk su içecekler.

Kaynak: newslabturkey.org

Anıl Aba

İktisat alanındaki lisans eğitimini İstanbul Bilgi Üniversitesi ve London School of Economics'te çift diploma programı ile tamamlayan Anıl Aba, doktora derecesini Amerika'da Utah Üniversitesi'nden aldı. Rusya'da School of Advanced Studies'te bir yıllık post-doc yaptıktan sonra 2018 senesinde Türkiye'ye dönüp Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümünde ders vermeye başladı. Aba, aynı zamanda BirGün gazetesinde düzenli olarak popüler iktisat üzerine yazılar yazmaktadır.

SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara