Lizbon'da başlayan teknik gezi programı kapsamında Portekiz ve İspanya'dan yetkililerin yanı sıra akademisyenlerin de yer aldığı programda, 1998'de Portekiz ve İspanya arasından imzalanan Albufeira Sözleşmesi dikkati çekti.
Türkiye, Irak ve Ürdün'den de katılımcıların yer aldığı toplantılarda, bölgede iş birliği modeli arayışı kapsamında bu sözleşmenin bir model olabileceği ve Orta Doğu'da uygulanabilirliği üzerinde durulacağı ifade edildi.
Söz konusu sözleşme, su kullanımı, su kalitesi, nehir akışı ve su kirliliği gibi konularda düzenleme yaparak her iki kıyıdaş ülkeye de ortak sularının korunmasını ve sürdürülebilir kullanımını sunuyor.
Ayrıca sözleşme oldukça esnek olarak tanımlanıyor. Gelecekteki sel, şiddetli kuraklık ve kazara meydana gelen kirlilik olayları gibi olağanüstü koşullara uyarlanabilecek şekilde tasarlandığı belirtiliyor.
- "ÇOĞU ÜLKEDE SU SIKINTISI VAR"
Blue Peace Middle East Komite Başkanı Meysun ez-Zubi, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Portekiz ve İspanya'nın kendileriyle aynı zorlukları paylaştıklarını fark ettiğini dile getirdi.
Zubi, çoğu ülkede su sıkıntısı ile bu tür sorunların olduğunu ve bu çözümün benzerini Orta Doğu'ya aktarmak istediklerini ifade ederek, "Bu model tam Orta Doğu'da olmasını istediğim bir iş birliği örneği. Kesinlikle, başkalarının gelip bize yardım etmesini bekleyecek kadar vaktimiz yok. Neye ihtiyaç duyduklarına karar veren, devletlerin aralarındaki düşüncedir. Bölgemiz dışında bize yardım edecek herhangi bir kuruluşa ihtiyacımız yok." dedi.
İspanya ve Portekiz'in bunu çözüme kavuşturmak için mücadele etmelerine dikkati çeken Zubi, iki ülkenin en eski su anlaşmalarını imzalayan ülkeler olmasının önemli olduğunu vurguladı.
Zubi, "İş birliğini daha iyi hale getirmek için bunu geliştirmeye ve iyileştirmeye devam ediyorlar. Ancak diğer sorunları bir kenara bırakarak anlaşmayı başarmışlar ve gezimizde de görüyoruz ki bir Portekizli yetkili bu konuda yeri gelince İspanyol yetkiliyi savunabiliyor. Bu anlaşmayı Orta Doğu'daki insanlara göstermek isterim. Gerçekten nasıl deneyebileceğimizi görmek isterim." şeklinde konuştu.
Portekiz ve İspanya'nın Avrupa Birliği (AB) direktifine sahip olmalarına da değinen Zubi, "Bu aynı zamanda onların da katılımına ve taahhüt edilecek düzenlemeleri takip etmelerine yardımcı oldu. İçinde AB benzeri bir yapının olmasını umuyoruz. Arap Ligi, bu konuda ülkelerin birlikte çalışmasını geliştirecek ve yardımcı olacak bazı çözüm önerileri sunabilir." ifadelerini kullandı.
- "ORTA DOĞU'DA İŞ BİRLİĞİNİ NASIL KOLAYLAŞTIRABİLECEĞİ KONUSUNDA BİR DERS GÖREVİ GÖRÜYOR"
İsviçre'nin Ürdün ve Irak Büyükelçilikleri Su İş birliği Bölge Danışmanı Muflih el-Alavin Abbadi de Portekiz ve İspanya arasında su kaynaklarının paylaşımına ilişkin kapsamlı sözleşmenin 1998'de gerçekleştirildiğine değindi.
Abbadi, "Bu sözleşme, iki ülke arasındaki beş nehir havzasının yönetimini amaçlıyor. Portekiz, aşağı havzada yer alan ülke olarak, bu sözleşmenin su kaynaklarının net yönetimi açısından hayati önemde olduğunun farkında. Öte yandan, yukarı havzadaki İspanya da bu sözleşmeden yararlanıyor." diye konuştu.
Sözleşmenin enerji, ekosistem ve tarım gibi çeşitli alanları kapsamasının her iki ülke için de karşılıklı fayda sağladığının altını çizen Abbadi, teknik gezinin ekolojik bilgi alışverişinde iş birliğinin önemli bir yönü olduğunu söyledi.
Abbadi, "Bu, Orta Doğu'ya veri ve bilgi paylaşımının suyun kıt olduğu bölgelerde ilk iş birliğini nasıl kolaylaştırabileceği konusunda bir ders görevi görüyor." dedi.
Suyun çatışma yerine iş birliği aracı olarak kullanılmasına odaklanan BPME girişiminin uzun süredir devam ettiğini hatırlatan Abbadi, BPME'nin katılımcı ülkeler arasındaki politika diyaloğu ve teknik tavsiye yoluyla kapasite geliştirmeyi hedeflediğini aktardı. Abbadi, Türkiye'nin BPME'deki rolünün su yönetimi konusundaki deneyimi ve girişime aktif katılımı nedeniyle özellikle önemli olduğunun altını çizdi.
Abbadi, Portekiz ve İspanya arasındaki sözleşmenin ortak fayda modelini ortaya koyduğunu dile getirerek,"Sözleşme su ile ilgili hususları ele almakta ve sadece su tahsisine değil, ortak su havzalarının yönetimine de daha fazla odaklanıyor. Şu ana kadar geniş bir havza yönetimi anlaşması mevcut olmadığından Orta Doğu'da hala eksiklikler bulunuyor." şeklinde konuştu.
- ORTA DOĞU'DAKİ NEHİRLERİN VE BÖLGENİN ÖZELLİKLERİNİ TAM KARŞILAMIYOR
Albufeira Sözleşmesi'nin dünyadaki diğer örneklerine göre bölgeye daha uygun olduğunu belirten uzmanlar, yine de Portekiz ve İspanya örneğinin Orta Doğu'daki nehirlerin ve bölgenin özelliklerini tam karşılamadığını belirtiyor.
Uzmanlara göre, Orta Doğu'daki aktör sayısı ve nehirlerin akış yönü gibi farklılıkların iş birliğinin sağlanması açısından bazı zorluklar taşıdığını vurguluyor.