Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk eğitimde tümüyle sancısız bir değişim öngördüklerini belirterek, Türkiye'deki eğitim sisteminde sık sık değişiklik yapılıyor algısını yıkmak istediklerini söyledi. "Sınavı araç haline getirmek istiyoruz" diyen Bakan Selçuk, "Üstün zekalı çocuklar ya hiç dikkate alınmıyorlar ya da çok dikkate alınmıyor" dedi. İşte Bakan Selçuk'un CNN Türk canlı yayınındaki açıklamalarından satır başları...
Eğitimde tümüyle sancısız bir değişim öngörüyoruz. Türkiye'de algısal olarak sık sık değişiklikler yapıldı ve bu çocukların huzursuz olmasına yol açtı. İstiyoruz ki önümüzdeki üç yıl içerisinde neyin hangi aşamada olacağı belli olsun. Net bir yol haritası olsun ve insanlar huzursuz olmasın istiyoruz.
Biz yarım insan yetiştirmeyelim, tam insan olsun. Temelde bizim arkadaşlarımızla beraber yaptığımız yorum şu; meseleye bir sistem yaklaşımı sorunu. Eğitimin birleşenlerinin birkaç tanesini alıp değişiklik yapmak sistemin bütününü değiştirmiyor. Sadece sınavın adını ya da tekniğini değiştirerek herhangi bir şey yapmak mümkün değil. Eğitim de bir değişim olacaksa sistem bütün olarak ele alınmalı.
Meseleye sınav olarak bakmıyoruz. Sınav bir araçtır ama zaman içinde amaçlaşmış. Biz sınavı yine araç haline getirmek istiyoruz.
Okullar arasında çok olanak farkı var, bunu düzeltmek istiyoruz. Zamanla sınavla öğrenci alan okullar da azalacak. Mesleki eğitimin güçlendirilmesi de hayati önemde. Bu konuda zayıfız ama hamle yapabiliriz. İş garantili mesleki eğitim için çalışıyoruz.
Sınav sisteminin baskısıyla herkes üniversiteye girmek istiyor. Dünyada bu böyle değildir. Bazı üniversiteler kota koyar, herkes üniversiteye girmesin diye. Herkesin üniversiteye gittiği bir yerde siz istihdamı sağlayamazsınız.
Bir meslek lisesi mezununa askerlikle ilgili kolaylıklar sağlanırsa, doğrudan doğruya çocuğun işbaşı üretime geçmesi lazım, oradan para kazanması lazım. Çocukların 9. sınıftan itibaren yapabilirsen sigorta pirimlerinin ödenmesi lazım. Öğrenciyi okul dışına da çıkarmak gerekir, sanayiyi görmesi lazım. Okulun sadece santral görev görmesi gerekir. Mesela turizm sektöründe, çocuğun yabancı dile maruz kalma olasılığı çok yüksek. Nisanda okul sezonu başlasın mesela. Bunu çalışmaya başladık.
Üstün zekalı çocuklar ya hiç dikkate alınmıyorlar ya da çok dikkate alınmıyor. Türkiye'de çok dikkate alınıyor ama yeterince eğitim götürülemiyor. Onlara ayrılan pay yüzde 1'in altında. Özellikle lisans üzeri düzeyde bu çocuklara yapılan yatırım o ülkenin ekonomisini götürür.
Beyin göçü meselesi iki taraflı bir iş. Güçlü bir devletseniz beyin göçü iyidir, zayıf bir devletseniz başka sorunlar ortaya çıkar. Türkiye'nin beyin göçü vermesinde fayda var. Bizim dünyada daha bilinir, tanınır hale gelmemiz lazım. Bundan korkmayalım.
Okula başlama yaşı bireyseldir. Çocuk hazır değilse çocuğu 4 yaşında okula başlatmamak gerekir. Bir genel geçer tablo da var; çocuk 6 yaşını doldurmadan da ilkokula başlamasın.