Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifi, TBMM'de kabul edildi. Yıllardan beri dile getirilen bir konu, ilk kez yasalaştı. Duygu ve düşüncelerinizi alabilir miyiz?
BAKAN ÖZER: Türkiye'de öğretmenlere mahsus bir kanuna yönelik özlem çok geçmişlere gidiyor. 1960'lı yıllardan itibaren bu özlem gerek Millî Eğitim Şûraları'nda gerekse diğer platformlarda hep dile getirildi. 7 yıl aradan sonra 1-3 Aralık 2021 tarihleri arasında düzenlediğimiz 20. Millî Eğitim Şûrası'nda alınan kararlarda da öğretmenlik meslek kanununa, özel vurgu yapıldı ve alınan kararlarda yer aldı. Dolayısıyla, ilk kez 'Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun hazırlanıp TBMM'de kabul edilmiş olması, gerçekten eğitim tarihimiz açısından oldukça önemli bir dönüm noktasıdır. Bu kanun ile birlikte Türkiye eğitim tarihinde öğretmenlerimiz ilk kez müstakil bir meslek kanununa kavuşmuş oldu. Bu sürecin bir parçası olmaktan gerçekten çok büyük bir mutluluk duyuyorum.
Eğitim tarihi açısından dönüm noktası, dediniz. Neden bir dönüm noktası?
BAKAN ÖZER: Sıklıkla ifade ettiğim gibi bir eğitim sistemi, öğretmeni kadar güçlüdür. Şu an eğitim sistemimizde 1 milyon 200 bine yakın öğretmenimiz bulunuyor. Oldukça büyük bir öğretmen ailesine sahibiz. Öğretmenlerimizin mesleki ve kişisel gelişimlerinin sürekli desteklenmesi lazım. Bu kanun ile ilk kez adını öğretmenlik mesleğinden alan bir kanun hazırlanmış oldu. Öncelikle bu, öğretmene verilen değerle doğrudan ilişkilidir. Kanun ile öğretmenlerimizin mesleki gelişimleri, bilgi ve birikimleri, lisansüstü eğitimleri geliştirilen bir kariyer sistemi üzerinden ödüllendiriliyor. Adaylık, öğretmenlik, uzman öğretmenlik ve başöğretmenliği içeren bir sistem inşa ediliyor. Buna ilaveten birinci derecede olan öğretmenlerin göstergeleri 3000'den 3600'e çıkartılıyor. Sözleşmeli öğretmenlerle ilgili ilave iyileştirmeler içeriyor. Kısacası bu kanun ile ülkemiz, öğretmenliği bir meslek kanunu çerçevesinde kariyer yolu olarak tanımlayan ülkeler arasına girmiş oluyor. Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde gerçekten bir dönüm noktasıdır.
Kanun'da öğretmenlik artık bir kariyer mesleği olarak tanımlanıyor. Bu konu kamuoyunda da çok tartışıldı. Gerçekleştirdiğiniz son şûrada da buna yönelik karar olduğunu belirttiniz, nasıl bir karar alındı?
BAKAN ÖZER: Bildiğiniz gibi toplumumuzun her kesiminden eğitim paydaşlarımızın geniş katılımıyla gerçekleştirdiğimiz 20. Millî Eğitim Şûrası'nda detaylı bir şekilde ele alınan üç ana konudan biri, öğretmenlerimizin mesleki gelişimlerinin desteklenmesiydi. Şûrada, öğretmenlik meslek kanunun çıkartılmasına yönelik karar oy birliğiyle alındığı gibi kararda kariyer mesleğine de doğrudan atıf yapıldı. Şûranın oy birliğiyle kabul edilen 123. maddesi, "Öğretmenlik bir kariyer mesleği olarak düzenlenmelidir. Kariyer sürecindeki ilerlemelerde öğretmenlerin özlük haklarında anlamlı ve belirgin artışlar sağlanmalıdır." şeklinde. Dolayısıyla mevcut kanunda öngörülen, şûrada oy birliğiyle alınan ve üzerinde herkesin mutabık kaldığı kariyer mesleği ile ilgili kararların doğrudan karşılığıdır. Sonuç olarak Kanu'nda yer bulan kariyer basamakları, üzerinde eğitim paydaşlarının tartıştığı ve oy birliği ile mutabık kaldığı süreçleri ifade ediyor.
Uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik, öğretmenlerimizin özlük haklarında ne gibi iyileştirmeler getiriyor?
BAKAN ÖZER: Meslekte 10 yılını doldurmuş öğretmenlerimiz, Bakanlığımız tarafından verilecek olan 180 saatlik mesleki gelişim eğitimlerine katılacaklar ve bu eğitimler sonucunda yapılan sınavda başarılı olduklarında "uzman öğretmen" unvanına sahip olacak. Uzman öğretmen unvanı ile birlikte öğretmenlerimiz ilave bir derece alacaklar. Ayrıca, eğitim öğretim tazminatlarında da %60 oranında (bugün itibarıyla yaklaşık 1.310 TL'lik) bir artış olacak. Şu an için uzman öğretmenliğe başvuracak potansiyel öğretmen sayımız yaklaşık 500 bindir. Dolayısıyla beş yüz bine yakın öğretmenimiz eğitimlerini ve sınavlarını başarılı bir şekilde tamamladıkları takdirde uzman öğretmen unvanının sağladığı haklara sahip olabilecekler.
Diğer taraftan uzman öğretmenlikte 10 yılını doldurmuş öğretmenlerimiz de Bakanlığımız tarafından verilecek olan 240 saatlik mesleki gelişim eğitimleri sonunda sınavda başarılı olduklarında "başöğretmen" unvanına sahip olacaklar. Başöğretmen unvanı ile de öğretmenlerimiz ilave bir derece alacaklar. Ayrıca, eğitim öğretim tazminatlarında da %120 oranında bir artış olacak (bugün itibarıyla yaklaşık 2.620 TL).
Kariyer süreçleri ile ilgili tartışılan konulardan bir tanesi de uzman öğretmenlik ve başöğretmenliğe geçişte yapılacak sınavlar. Sınavlar yapılmasa olmaz mıydı?
BAKAN ÖZER: Bildiğiniz gibi uzman öğretmenlik için 180 saat ve başöğretmenlik için 240 saatlik eğitimler düzenlenecek. Eğitimi değerlendirmeniz için eğitimler sonunda bir ölçme ve değerlendirme yapmanız lazım. Bu amaçla sınav yapılacak. Bu nedenle de sınavlar doğrudan alınan eğitimle ilişkili olacak. Dolayısıyla tedirgin olunacak bir durum söz konusu değil. Kaldı ki yüksek lisans yapmış öğretmenlerimiz uzman öğretmenlik için yapılan sınavdan muaf olacaklar. Doktora yapmış öğretmenlerimiz de başöğretmenlik için yapılan sınavdan muaf olacaklar.
Kanun ile aslında öğretmenlerin lisansüstü eğitim yapmaları da teşvik edilmiş oluyor.
BAKAN ÖZER: Kesinlikle... Bu da sürecin önemli bir katkısı olacaktır. Öğretmenlerimizin lisansüstü eğitimlerini tamamlamaları, hem kendi kişisel gelişimleri için çok önemli hem de verecekleri eğitimin kalitesine de olumlu yansımakta. Bu nedenle OECD ülkelerinde lisansüstü eğitim yapmış öğretmen oranları oldukça yüksek. Biz de bu oranlar son derece düşük. Örneğin yüksek lisans yapmış öğretmen oranımız yaklaşık yüzde 12. OECD ortalamasının çok altında. Doktora yapmış öğretmen oranımız ise yalnızca yüzde 0,23. Son derece düşük bir oran. Dolayısıyla, bu Kanun'la birlikte öğretmenlerimiz, lisansüstü eğitime teşvik edilmiş oluyor.
Lisansüstü eğitimde alan sınırlaması olacak mı?
BAKAN ÖZER: Hayır, bu hususta bir sınırlama getirilmeyecek. Öğretmenlerimizin lisansüstü eğitimlerinde disiplinlere yönelik dar kapsamlı bir yaklaşımımız yok. Tam tersine, disiplinlerarası lisansüstü çalışmalar yapmalarını 21. yüzyıl becerileri açısından çok daha fazla önemsiyoruz. Dolayısıyla burada daha esnek bir yaklaşım benimsedik. İsteyen öğretmenimiz istediği alanda, merak ettiği bir konuda lisansüstü eğitimi yapabilir. Lisansüstü eğitimlerini başarılı bir şekilde tamamladıklarında da uzman ve başöğretmenlik sınavlarından muaf olma haklarını kullanırlar.
Kanun gerek TBMM'ye gelmeden gerekse TBMM görüşmeleri esnasında çok tartışıldı. Geriye baktığınızda bu tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
BAKAN ÖZER: İlk kez bir Öğretmenlik Meslek Kanunu, ciddi anlamda gündeme geldi. Hâliyle beklenti yüksek. Yaklaşımlar, konuya bakışlar farklılık gösterebilir. Dolayısıyla, tartışmaların olmasını son derece doğal ve değerli de buluyorum. Tabii, burada yapıcı eleştirilerin olması çok önemli çünkü yapıcı eleştiriler, bir tartışma zemini oluşturuyor ve iyileştirmelere yol açabilme potansiyeli barındırıyor. Tüm tartışmalar bir yana, önemli olan artık Türkiye'de bir Öğretmenlik Meslek Kanunu'muzun olmasıdır. Öğretmenlerimize yönelik attığımız her adımda bize öncülük eden Cumhurbaşkanı'mıza bu süreç içindeki desteklerinden dolayı şükranlarımı arz etmek istiyorum. Desteklerinden dolayı TBMM Başkanı'mıza şükranlarımı sunuyorum. Sürece yapıcı eleştirileri ile destek olan tüm paydaşlarımıza, geçmişten bugüne kadar böyle bir kanun fikrinin oluşmasında, hazırlanmasında katkısı olan herkese, Bakanlığımızın değerli bürokratlarına, süreç içinde destek olan diğer Bakanlıklarımıza ve ilgili kuruluşlarımıza, çalışma arkadaşlarıma, TBMM'de destek veren tüm milletvekillerimize çok teşekkür ediyorum. Öğretmenlik Meslek Kanunu'muzun şimdiden tüm öğretmenlerimize ve eğitim camiamıza hayırlı olmasını diliyorum. (MEB)