Gazeteci Dağlı'nın “Sovyetler dağılırken, NATO Gorbaçov'a o sözü verdi mi?” başlıklı değerlendirmesi:
Rusya, Ukrayna sınırına asker yığdı. NATO teyakkuzda, Rusların Ukrayna'yı işgali gündemde. NATO, “askeri çek” diyor. Rusya, “doğuya doğru genişlemeyeceğinize dair garanti verin” diye şart koşuyor. NATO, “böyle bir garanti veremeyiz, kurallarımıza aykırı” diyor. Rusya, “daha önce söz verdiniz ama tutmadınız, şimdi o sözü yerine getirin” diyor.
NATO, “hangi sözmüş, o?” diye soruyor. Rusya, “Sovyetler dağılırken, verdiğiniz söz” diyor. Haftalardır artarak devam eden Karadeniz'deki gerilimin en kaba özeti bu. Rusya, Ukrayna ve Gürcistan'ın NATO'ya alınmayacağına dair taahhüt istiyor.
‘Putin ‘NATO söz verdi' diyor, NATO ise yalanlıyor'
Yoksa işin sonu işgal. Rusya ısrarla vurguluyor, “blöf yapmıyorum” diyor. Ukrayna'nın veya Gürcistan'ın NATO'ya alınmasını ya da Rusya'ya yakın bölgelerde NATO yığınağını kabul etmiyorum, bu benim için “ölüm kalım meselesi” diyor.
NATO'nun tavrı net. NATO'nun sınırlarını Rusya ya da bir başka ülke tayin edemez. NATO kimi üye yapıp yapmayacağına kendi karar verir, Rusya bunu dayatamaz. NATO kurulduğundan bu yana böyle yapmış, değişmeyen kuralları var ve Rusya için bunlar değiştirilemez.
İşte bu noktada Putin bir şeyi hatırlatıyor. 1990'da Sovyetler Birliği dağılırken, NATO genişlememe sözü verdi, diyor. NATO ise yalanlıyor, böyle bir söz verilmedi, diyor.
Putin tarih veriyor. Adres veriyor. 17 Mayıs 1990'da Brüksel'deki toplantıyı hatırlatıyor. ABD Başkanı Bush, İngiltere Başbakanı Thatcher, Almanya Başbakanı Kohl, NATO Genel Sekreteri Woerner, Sovyetler Birliği lideri Gorbaçov ve bu ülkelerin dışişleri bakanlarının katıldığı toplantı.
Putin o toplantıda Batılı liderlerin Gorbaçov'a, NATO'nun doğuya doğru genişlemeyeceğine dair söz verdiğini öne sürüyor. Ve bunda son derece ısrarlı.
3 maddelik anlaşma
O tarihi toplantının kayıtları da ortaya çıkarıldı. Evet Batılı liderler, Gorbaçov'a bir takım telkinlerde bulunuyorlar. Ama genişlememe sözü noktası, hiç de şeffaf değil. Gorbaçov'a o gün 3 maddelik bir anlaşma sunuluyor.
-Sovyet askerleri, Doğu Almanya'dan çekilene kadar bu bölgede NATO kapsamı dışındaki Alman askerleri görev yapacak, yani Sovyet askerleriyle NATO askerleri Doğu Almanya topraklarında karşı karşıya gelmeyecek.
-Sovyetlerin çekilmesi tamamlandıktan sonra Doğu Almanya'da NATO kapsamındaki Alman askerleri görev alabilecek ancak Almanya dışındaki NATO ülkelerinin askerleriyle nükleer silah sistemleri konuşlandırılmayacak.
-Batı Almanya'da konuşlu olan NATO güçleri var, bunların (Amerikan, İngiliz ve Fransız askerlerinin) sayısında ve teçhizatlarında her hangi bir artış olmayacak.
Gorbaçov'un açıklaması
O toplantıya göre NATO'nun taahhütleri Doğu Almanya'ya NATO askeri konuşlandırmamakla sınırlı.
Sovyet lider Gorbaçov da bunu doğruluyor. Gorbaçov bir röportajında “NATO'nun genişleme konusu hiç tartışılmadı, Almanya birleştikten sonra Doğu Almanya tarafındaki bölgelerdeki NATO askerleriyle ilgili güvenceler konuşuldu, Almanya'nın doğusunda yeni askeri yapıların oluşturulmaması, ek birliklerin konuşlandırılmaması ve oraya hiçbir kitle imha silahının yerleştirilmemesi görüşüldü, bunca yıldır da buna uyuldu” diyor.
NATO, 17 Mayıs 1990 tarihli o toplantının kayıtlarını, yapılan anlaşmanın maddelerini ve Gorbaçov'un sözlerini Putin'e delil olarak gösteriyor. Putin ise kabullenmiyor. Bunu NATO'nun bir aldatmacası olarak yorumluyor.
Sovyetler Birliği dağılalı 32 yıl oldu. Evet Batı, o günlerde Gorbaçov'a bazı telkinlerle bir takım taahhütler vermiş. Ama ortada “NATO'nun doğuya doğru genişlemeyeceği” ya da “Sovyetlerden ayrılan ülkelerin NATO'ya üye yapılmayacağı” gibi bir garanti yok.
Belki o gün masada Gorbaçov yerine Putin oturuyor olsaydı, tüm batılı liderlere karşı tek başına kalmış da olsa, o zor durumda böyle bir taahhüdü yazılı ve resmi olarak alabilirdi. Ya da Gorbaçov'a verilenlerden daha fazla bir imtiyaz koparabilirdi.
Geriye şu ihtimaller kalıyor.Ya NATO tüm teamüllerini yıkıp, Putin'in istediği garantiyi verecek. Ya da vermeyip, Rusya'nın askerini hamlesini bekleyecek.
Haber7