Meltem Suat Timeturk Dış Haberler Servisi/Özel
Rusya'nın bir zamanlar sahip olduğu ve 1867'de ABD'ye devrettiği Alaska, 1732'de Mihail Gvozdev ile İvan Fedorov adlı cesur kaşifler tarafından keşfedildi. Başlangıçta kürk ticareti için önemli bir merkez olan bölge, 1799'da kurulan Rus-Amerikan Şirketi aracılığıyla Rus ekonomisine katkı sağladı. Ancak Kırım Savaşı'yla birlikte uzak ve yönetimi zor olan bu toprakların maliyeti, getirisinden fazla görülmeye başlandı.
İlk kez 1857'de Çar 2. Aleksandr'ın kardeşi Knez Konstantin Nikolayeviç tarafından gündeme getirilen satış fikri, Çar'ın onayıyla hayata geçti. 30 Mart 1867'de yaklaşık 1.5 milyon kilometrekarelik bu topraklar, dönemin 7.2 milyon doları karşılığında ABD'ye satıldı. O dönemde “buzdan başka bir şey olmayan” bu topraklar, ABD'de “Seward'ın çılgınlığı” olarak eleştirildi.
Yıllar içinde Alaska, altın, petrol, doğal gaz, zengin balıkçılık kaynakları ve stratejik konumuyla ABD'nin en karlı toprak yatırımlarından biri haline geldi.
Rusya ile ABD'yi ayıran Bering Boğazı'nda, sadece 3.8 kilometre mesafeyle birbirine yakın Büyük ve Küçük Diomede adaları arasındaki sınır, sadece coğrafi değil, zaman dilimi farkıyla da ilginç bir ayrım sunuyor. 2025'te Putin-Trump zirvesi sırasında, Rusya'da tarih 16 Ağustos'u gösterirken ABD'de 15 Ağustos olacak.
Putin'in Alaska ziyareti, sadece coğrafi bir yolculuk değil; kaybedilen toprakların ve tarihsel hakikatlerin hatırlanması, güç ve stratejinin yeniden teyidi olacak. Türkiye'nin stratejik müttefiki Rusya'nın bu adımı, bölgesel ve küresel dengelerde yeni işaretler taşımaya aday.