İngiltere'de Başbakan Johnson'ın, Kraliçe 2. Elizabeth ile konuşarak Brexit için planlanan tarihe kısa bir süre kala parlamentoyu tatile çıkarmasına tepki büyüyor. İnternette açılan imza kampanyasına katılanların sayısı kısa sürede bir milyonu geçti.
"DARBEYİ DURDURUN"
İngiltere'de Başbakan Boris Johnson'ın Brexit öncesi parlamentoyu zorunlu tatile çıkarması öfkeye yol açtı. Ülkenin Avrupa Birliği'nden (AB) çıkış sürecinde anlaşmasız Brexit karşıtlarının hareket alanını daraltacak olan bu adımın ardından Çarşamba akşamı parlamento binası ve başbakanlık ofisinin bulunduğu Downing Street'te yüzlerce kişi toplanarak gösteri yaptı.
Karar açıklandıktan sonra dün akşam üzeri Parlamento önünde hızla büyüyen protesto gösterisine katılan ve "Darbeyi durdurun" sloganları atan binlerce kişi gece geç saatlere kadar meydanda kaldı.
Johnson'ın bu tartışmalı adımına karşı internette açılan imza kampanyasına katılanların sayısı Perşembe sabahı itibarıyla 1 milyon 135 bini aştı. Kampanya, Brexit ertelenmediği veya Avrupa Birliği'ni terk kararından vazgeçilmediği sürece parlamentonun askıya alınmamasını talep ediyor.
Muhalefet, hükümeti 31 Ekim'deki çıkış tarihi öncesinde Avrupa Birliği ile bir anlaşma sağlamaya yönelik görüşmelere ve yasama faaliyetine zaman bırakmayarak demokrasiye darbe indirmekle suçluyor.
Brexit karşıtı kampanyanın tanınmış isimlerinden aktivist ve iş insanı Gina Miller da karara karşı hukuki yollara başvuracağını açıkladı. Miller'ın 2017'de hükümete açtığı dava sonucunda, Yüksek Mahkeme ülkenin AB'den ayrılma sürecinin başlatılması için parlamento onayı gerektiğine hükmetmişti.
PARTİSİ İÇİNDE TARTIŞMA VE İSTİFA BEKLENİYOR
Johnson, parlamentoyu Eylül'ün ikinci haftasından 14 Ekim'e kadar tatile götürme kararıyla kendi partisi içinde de ciddi tartışma meydana getirdi. Basında çıkan haberlere göre, Muhafazakâr Parti'nin İskoçya örgütü başkanı Ruth Davidson'ın bugün istifasını vermesi bekleniyor.
İstifa kararının arkasında öncelikle şahsi nedenlerin yattığı, ancak kararın zamanlamasının parti içindeki bölünmeye işaret olarak değerlendirildiği bildiriliyor. Davidson, 2016 yılındaki Brexit referandumundan önce yürütülen kampanyada Johnson'ın parti içindeki en büyük rakibi konumundaydı ve anlaşmasız Brexit'in de en büyük karşıtlarından biri olarak gösteriliyor.
“İNGİLİZ USULÜ DARBE”
Çarşamba günü parlamenterlere yazdığı bir mektupla, gerekli tüm tartışmalar için yeterli zaman kaldığını iddia eden Johnson, "AB ile bir anlaşma sağlamayı başarırsam, parlamentonun böyle bir anlaşmanın imzalanması konusunda gerekli yasayı çıkartmak için 31 Ekim öncesi yeterince imkanı olacak” ifadesini kullandı.
Karara itiraz eden çevreler, parlamentonun ülke tarihine ilişkin böylesi bir dönüm noktasında etkisiz bırakılmasını kabul etmeyeceklerini belirtti.
Avam Kamarası Başkanı John Bercow ise yaptığı açıklamada, "Parlamentoyu askıya almanın amacının, Brexit'in parlamentoda tartışılmasını önlemek ve parlamentonun ülkenin geleceğine yön verme görevini engellemek olduğu açıktır” dedi ve parlamentoyu askıya almanın "demokrasiye hakaret” olacağını belirtti.
Ana muhalefet lideri Jeremy Corbyn, “Bu, demokrasiye yönelik bir tehdit” derken, hükümeti pervasızlıkla suçladı. “Başbakan planlarına güveniyorsa o halde erken seçime giderek halkın onayını almayı deneseydi” diyen Corbyn, ayrıca Kraliçe'den randevu talebinde bulundu. İşçi Partisi'nin önde gelen isimlerinden John Mc Donnall, kararı “İngiliz usulü darbe” olarak niteledi.
Muhafazakar Partili milletvekili arasında da tepki var. Eski Muhafazakar Maliye Bakanlarından Philip Hammond "tamamen anti demokratik" dedi.
Liberal Demokratların lideri Jo Swinson başbakanın "anlaşmasız bir Brexit'i zorla geçirmek için halkın Parlamento'daki temsilcileri yoluyla sesini duyurmasını engellemeye hazır olduğunu" söyledi.
İskoçya Özerk Yönetimi Başbakanı İskoç Ulusal Partisi'ndan Nicola Sturgeon, milletvekillerinin haftaya biraraya gelerek bu plana engel olması gerektiğini yoksa bunun "Birleşik Krallık tarihine gerçekten kara bir gün olarak " geçeceğini söyledi.
Yeşiller, Galler Partisi Plaid Cymru ve Kuzey İrlandalı cumhuriyetçilerin Sinn Fein partisi de kararı eleştirenler arasında.
Brexit yanlısı Muhafazakarlar ve hükümeti dışardan destekleyen Brexit konusunda en katı tutuma sahip Kuzey İrlanda Demokratik Birlik Partisi ise bunun tamamen normal bir anayasal süreç olduğunu söyleyerek savunmayı sürdürüyor.
JOHNSON'DAN MUHALEFETİN YASA
ÇIKARMA GİRİŞİMİNE ENGEL
Kraliçe 2. Elizabeth, İngiltere Başbakanı Johnson'ın Brexit öncesi parlamentoyu tatile götürme talebine dün akşam onay vermişti. Johnson, 3 Eylül'de tatili biten parlamentonun Eylül'ün ikinci haftasından 14 Ekim'e kadar da tatile gitmesini talep etmişti.
Johnson'ın hamlesinin arkasında Birleşik Krallık'ın AB'den anlaşmasız ayrılmasını engellemek isteyen muhalefet partilerinin yasa çıkarma girişimi yatıyor. Muhalefetin, yeni yasama takvimi çerçevesinde olası bir girişim için yeterli zamanının kalmayabileceği belirtiliyor.
Geçen hafta Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ile görüşen Johnson, Birleşik Krallık'ın 31 Ekim'de anlaşmalı ya da anlaşmasız AB'den ayrılabileceği uyarısında bulunmuştu.
AB, Brüksel ile varılan Brexit anlaşmasını parlamentosunda onaylaması için Londra'ya 31 Ekim'e kadar ek süre tanımıştı.
