Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Orta Afrika Cumhuriyeti savaş alanına döndü

Orta Afrika Cumhuriyeti’nde 27 Aralık’ta yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi güvenlik güçleri ile isyancı gruplar arasında yaşanan çatışmalar ülkeyi savaş alanına çevirdi.

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-12-24 12:55:55

Orta Afrika Cumhuriyeti savaş alanına döndü

Orta Afrika Cumhuriyeti'nde 27 Aralık'ta yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi güvenlik güçleri ile isyancı gruplar arasında yaşanan çatışmalar ülkeyi savaş alanına çevirdi.

İsyancı gruplar, Bossembele ve Yaloke gibi başkent Bangui'ye yakın mesafedeki kentlerin kontrolünü ele geçirerek başkente yaklaşırken, çatışmalar günlerdir sürüyor.

Ülkedeki çatışmalar nedeniyle Birleşmiş Milletler Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu (MINUSCA) sükunet çağrısı yaparken, Rusya ve Ruanda gibi ülkeler de cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde ülkeye asker gönderdi.

Cumhurbaşkanlığı seçimi 27 Aralık'ta

OAC'de 27 Aralık'ta yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçiminde, en güçlü aday olan mevcut Cumhurbaşkanı Faustin Archange Touadera'nın yanı sıra 16 aday yarışacak.

Orta Afrika Halk Kurtuluş Hareketi'nin adayı (MLPC) eski Başbakan Martin Ziguele, 2014-2016 geçiş dönemi Cumhurbaşkanı Catherine Samba-Panza ve OAC Yenilenme Partisi'nin (URCA) adayı Anicet-Georges Dologuele cumhurbaşkanlığı için yarışacak adaylar arasında.

Öte yandan, OAC Anayasa Mahkemesi, ayrılıkçı grup Seleka'nın 2013'te darbeyle yönetimden indirerek Uganda'ya sürgüne gönderdiği François Bozize'nin cumhurbaşkanlığı seçimi için adaylık başvurusunu, "insanlığa karşı suç ve soykırıma teşebbüs" suçlamasıyla Birleşmiş Milletlerin (BM) yaptırım listesinde olması nedeniyle kabul etmedi. Bozize, Touadera'nın karşısında en güçlü aday olarak gösteriliyor.

Ülkede, muhalefet partileri ise çatışma ortamında yapılacak seçimlerin demokratik ve şeffaf olmayacağını ileri sürerek, 27 Aralık'taki seçiminin ertelenmesi çağrısında bulundu.

OAC'deki çatışmaların tarihi

Fransa'dan bağımsızlığını 1960'ta kazanan OAC, ilk 5 yılını David Dacko'nun tek parti yönetimiyle geçirirken iç çatışmalar ve dış güçlerin müdahalesine maruz kaldı.

Ülkede 1965'te iktidara, kendini "imparator" ilan eden Jean-Bedel Bokassa geldi. Bokassa, Fransa'nın 1979'te düzenlediği "Caban Operasyonu" ile iktidardan uzaklaştırıldı ve yerine yeniden Dacko getirildi.

Dacko yönetiminden sonra Andre Kolingba 1981'de, François Bozize 2003'te, Michel Djotodia da 2013'te darbeyle yönetimi ele geçirdi.

Eylül 2012'de dağınık Müslüman milis örgütler, "Seleka Koalisyonu" adı altında bir araya geldi ve Aralık 2012 sonrası yükselen çatışmaların ardından Bozize iktidarını Mart 2013 tarihinde devirmeyi başardı.

OAC'de 2013'te Hristiyan anti-Balaka ile çoğunluğu Müslüman Seleka grupları arasında çıkan ve iç savaşa dönüşen çatışmalarda binlerce kişi hayatını kaybetti.

Darbe sonrası Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenen Seleka lideri Djotodia uluslararası baskılara dayanamayarak istifa etti.

Seleka isyancı grubu, 2015'te ülkedeki Hristiyan ve Müslümanların bir arada yaşamasının mümkün olmadığını gerekçe göstererek, ülkenin kuzeyinde "Dar El-Kuti" adında özerk bir bölge ilan etti.

Mevcut Cumhurbaşkanı Faustin-Archange Touadera, 2016'da göreve geldi.

Yaklaşık yüzde 80'i silahlı gruplarca kontrol edilen ülkede, hükümet ile silahlı gruplar arasında Sudan'ın ev sahipliğinde yapılan barış görüşmelerinde nihai anlaşma, 6 Şubat 2019'da imzalandı.

Anlaşma kapsamında, silahlı grupların temsilcileri hükümette yer almaya başladı.

Çoğunu Hristiyanların kurduğu 20'den fazla silahlı grup bulunuyor

20'den fazla silahlı grubun varlık gösterdiği OAC'de, ordunun müdahalesine rağmen çatışmalar devam ediyor.

Seleka, Anti-Balaka, Barış İçin Birlik (UPC), OAC Vatansever Hareketi (MPC), Tanrının Direniş Ordusu (LRA) gibi silahlı grupların özellikle yeraltı kaynaklarının zengin olduğu bölgelerin hakimiyeti için mücadele etmesi dikkati çekiyor.

Çoğunluğu Hristiyan silahlı gruplar, özellikle ülkedeki Müslüman sivillere saldırı düzenliyor.

Müslümanların bir kısmı ülkedeki baskı ve şiddet nedeniyle komşu ülke Çad ve Kamerun'a sığınırken, ülkede kalanların ise Hristiyan grupların saldırılarından korunmak için isimlerini Hristiyan isimleriyle değiştirmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

Ülkede, 2013'ten beri yaşanan şiddet olaylarında çoğunluğu Müslüman binlerce kişi katledilirken 1 milyondan fazla kişi de yerlerinden oldu.

Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisinin (OCHA) raporuna göre, 2019'da OAC'de 621 bin kişi ülke içinde göç etti, 573 bin kişi de komşu ülkelere sığındı.

Rusya'dan ve Ruanda'dan askeri yardım talebi

OAC Dışişleri Bakanı Sylvie Temon, seçim sürecinin güvence altına alınabilmesi için Rusya'dan ve Ruanda'dan yardım talebinde bulundu.

Ruanda ve Rusya, OAC'nin yardım talebine olumlu yanıt verip ülkeye yüzlerce asker gönderdi.

Rusya makamları, BM Barış Gücü misyonunda görevli 14 Rus subayın haricinde OAC yetkililerinin talebi üzerine ülke ordusunu eğitmek için ülkeye çok sayıda Rus askeri personelinin gönderildiğini kaydetti.

Devrik lider François Bozize'nin evi ateşe verildi

Bu arada, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde (OAC) ayrılıkçı grup Seleka'nın 2013'te darbeyle yönetimden indirdiği François Bozize'nin Başkent Bangui yakınlarındaki evi ateşe verildi.

Ulusal basındaki haberlere göre, devrik lider Bozize'nin Başkent yakınlarındaki Boali kasabasında bulunan evi yakıldı. 

Bozize'nin evini, cumhurbaşkanlığı muhafızlarının kundakladığı iddia edildi.

Yangın sırasında Bozize'nin konutunda olmadığı belirtildi.

OAC Anayasa Mahkemesi, ayrılıkçı grup mevcut Cumhurbaşkanı Faustin Archange Touadera'nın karşısında en güçlü aday olarak gösterilen Bozize'nin cumhurbaşkanlığı seçimi için adaylık başvurusunu, "insanlığa karşı suç ve soykırıma teşebbüs" suçlamasıyla Birleşmiş Milletlerin (BM) yaptırım listesinde olması nedeniyle kabul etmemişti.

Hükümet, ülkede güvenlik güçleri ile isyancılar arasında 18 Aralık'ta başlayan çatışmaların sorumlusu olarak Bozize'yi göstererek, darbe hazırlığı yapmakla suçlamıştı.

Yaklaşık yüzde 80'i silahlı gruplarca kontrol edilen ülkede, hükümet ile silahlı gruplar arasında birçok bölgede çatışmalar devam ediyor.

İsyancılar başkent Bangui'ye 100 kilometre mesafedeki Bossembele ve Yaloke şehirlerinden sonra ülkenin Kamerun sınırındaki Beloko ve Cantonnier kentlerinde de kontrolü ele geçirmişti.

Öte yandan, Birleşmiş Milletler Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonunun (MINUSCA), OAC Barış için Birliği (UPC) adlı isyancı grup ile güvenlik güçleri arasında 3 gün süren çatışmalarda, dün Bambari şehrinin kontrolünün güvenlik güçlerinin eline geçtiğini açıklamıştı.

Çoğunluğu Hristiyanların kurduğu 20'den fazla silahlı grup bulunuyor

Yirmiden fazla silahlı grubun varlık gösterdiği OAC'de, ordunun müdahalesine rağmen çatışmalar devam ediyor.

Seleka, anti-Balaka, Barış İçin Birlik (UPC), OAC Vatansever Hareketi (MPC), Tanrının Direniş Ordusu (LRA) gibi silahlı grupların özellikle yeraltı kaynaklarının zengin olduğu bölgelerin hakimiyeti için mücadele ettiği dikkati çekiyor.

Çoğunluğu Hıristiyan silahlı gruplar, özellikle ülkedeki Müslüman sivillere saldırı düzenliyor.

Müslümanların bir kısmı baskı ve şiddetten komşu ülke Çad ve Kamerun'a sığınırken ülkede kalanların ise Hıristiyan grupların saldırılarından korunmak için isimlerini Hıristiyan isimleriyle değiştirmek zorunda kalıyor.

Ülkede 2013'ten beri yaşanan şiddet olaylarında çoğunluğu Müslüman binlerce kişi katledilirken 1 milyondan fazla kişi de yerlerinden oldu.

Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisinin (OCHA) raporuna göre, 2019'da OAC'de 621 bin kişi ülke içinde göç etti, 573 bin kişi de komşu ülkelere sığındı.

 

SON VİDEO HABER

Şam'daki saray yakıldı, eşyalar alındı

Haber Ara