Dış Haberler Servisi
Meltem Suat - Timeturk Özel
Myanmar'da 2021'deki askeri darbenin ardından yürürlükte olan olağanüstü hâl (OHAL), cunta yönetiminin kararıyla sona erdirildi. Kyodo ajansının haberine göre karar, askeri yönetimin lideri General Min Aung Hlaing başkanlığında toplanan Ulusal Savunma ve Güvenlik Konseyi toplantısında alındı.
Kararın ardından açıklama yapan Askeri Yönetim Sözcüsü Zaw Min Tun, 4,5 yıldır devam eden OHAL'in kaldırılmasını “ülkenin demokratik düzene geçmesi gerektiği” şeklinde savundu. Tun, "Ülkenin çok partili demokrasiye giden yolda seçimler yapabilmesi için olağanüstü hal bugün kaldırıldı," ifadelerini kullandı.
Seçim vaadi: Aralık ayında sandık var
Askeri lider Min Aung Hlaing, başkent Nepido'da dün düzenlenen bir etkinlikte, "Seçimler bu aralık ayında yapılacak ve tüm seçmenlerin oy kullanmasını sağlamak için çaba gösterilecek," dedi. Ancak cuntanın seçimlere dair önceki vaatleri sıkça ertelendiği için uluslararası kamuoyu temkinli.
Bölge basını ise OHAL'in kaldırılmasının, askeri yönetimin iç çatışmaların yatıştırılması ve seçim takvimine sadık kalındığı algısını güçlendirmek için yaptığı stratejik bir hamle olduğunu belirtiyor.
Darbeden bu yana bilanço ağır
Myanmar ordusu, 1 Şubat 2021'de, 2020 seçimlerinde hile yapıldığı iddialarını gerekçe göstererek yönetime el koymuş, ülkenin fiili lideri Aung San Suu Kyi dahil birçok sivil yetkiliyi gözaltına almıştı. Cunta, ardından 1 yıllık olağanüstü hâl ilan etmiş; bu süre, çatışmalar gerekçe gösterilerek defalarca uzatılmıştı.
Darbe karşıtı eylemlere sert müdahalede bulunan orduya karşı, “Üç Kardeşler İttifakı” adı altında birleşen silahlı gruplar — Myanmar Ulusal Demokratik İttifak Ordusu, Budist Arakan Ordusu ve Ta'ang Ulusal Kurtuluş Ordusu — düzenli olarak askeri hedeflere saldırılar düzenlemeye devam ediyor.
Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, 2021'den bu yana ülkede en az 5.350 sivil yaşamını yitirdi; 3,3 milyondan fazla kişi ise evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Seçim gerçek mi, vitrin mi?
OHAL'in kaldırılması, Myanmar ordusunun iç ve dış baskılar karşısında bir “normalleşme vitrini” mi sunduğu, yoksa gerçekten demokratik bir sürece mi yöneldiği sorularını beraberinde getiriyor. Uluslararası toplum seçimlerin güvenilir ve adil biçimde yapılıp yapılmayacağını yakından izliyor.
Yorum Yap