Meltem Suat | Timeturk Dış Haberler Servisi – Özel
Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam, dün gerçekleştirilen kritik Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Hizbullah'ın silahsızlandırılması ve devletin tüm silahlar üzerindeki kontrolünün sağlanmasına ilişkin kararın bir hafta ertelendiğini duyurdu. Selam, “ABD'nin sunduğu teklifin tartışmasını önümüzdeki perşembe gününe bıraktık” dedi.
Başbakan, BM Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararına olan bağlılıklarını yineleyerek, Lübnan ordusuna yıl sonuna kadar silahlar konusunda bir uygulama planı geliştirme ve bu planı 31 Ağustos'a kadar Bakanlar Kurulu'na sunma görevi verildiğini belirtti.
Hizbullah ve Emel toplantıyı terk etti
Görüşmeler sırasında Hizbullah ve Emel Hareketi'ne bağlı bakanlar toplantıyı terk etti. Hizbullah'a yakın gazeteci Halil Nasrallah, bu durumu “silahsızlandırma sürecinin oldubittiye getirilme çabası” olarak yorumladı. Nasrallah, hükümetin İsrail saldırılarına karşı bir savunma planı talep etmek yerine sadece Hizbullah'ın silahlarını sınırlamakla ilgilendiğini söyledi.
Toplantıda söz alan Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım ise silahların teslim edilmeyeceğini belirterek, “Silahlarımızı verirsek saldırılar durmayacak, bunu İsrailli yetkililer de açıkça söylüyor” dedi. Kasım, ABD'li yetkililerin kendilerinden 30 gün içinde tüm silahları teslim etmelerini istediğini de açıkladı.
ABD ve İsrail, Lübnan'ın şartlarını reddetti
Washington ve İsrail'in Hizbullah'ın silahsızlandırılması talebi karşısında Lübnan hükümeti, bir yanıt metni hazırlayarak ön koşullar sundu. Bu metinde İsrail'in güneyde işgal ettiği 5 noktadan çekilmesi ve saldırıların durdurulması istendi. Ancak ABD ve İsrail bu koşulları reddetti.
İçeride tansiyon artıyor
Lübnan Kuvvetleri Partisi, hükümetin silahsızlandırma için takvim belirlemesini isterken; Hizbullah, bu konunun yalnızca Lübnan halkını ilgilendirdiğini ve “savunma kapasitesinin ulusal bir mesele” olduğunu savunuyor.
Hizbullah ayrıca, silahların bir “direniş gücü” olarak anayasal meşruiyete sahip olduğunu ve bu meselenin oylamaya değil, ulusal uzlaşıya tabi olması gerektiğini belirtiyor.