Arap Baharı'nın tek başarı örneği kabul edilen Tunus, aradan geçen yaklaşık 10 yılda yönetimin sandık aracılığıyla değiştiği, ifade özgürlüğü, kişisel hak ve hürriyetlerin genişlediği, emekleyen bir demokrasi örneğine kavuştu.
Arap Baharı'nı kendi yönetimi için bir tehdit olarak algılayan, bugüne kadar Mısır'ı darbeyle dizayn etmeye çalışan ve bölge ülkelerinde karşı devrim güçlerini destekleyen BAE ise Libya'da desteklediği Halife Hafter'in ülkenin meşru yönetimi karşısında kayıplar yaşaması üzerine ilgisini Tunus'a çevirdi.
Uzmanlar, bu dönemde Mısır, Suudi Arabistan ve BAE'ye ait medya organlarının özellikle Nahda Hareketi lideri ve Tunus Meclis Başkanı Raşid el-Gannuşi'ye karşı başlattığı karalama kampanyasının Libya'daki başarısız müdahaleyi örtbas etmek amaçlı olduğunu dile getiriyor.
- BAE'nin Tunus'taki seçimlere etkisi
Aslında BAE'nin Tunus'u dizayn çabalarının ilk emarelerini geçen yıl yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde görmek mümkün.
Tunus'ta yıl sonunda gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu, eski rejim yanlısı medya patronu Nebil el-Karvi ve Anayasa Hukuku Profesörü Cumhurbaşkanı Kays Said arasında bir yarışa sahne oldu.
Seçimlere giderken yolsuzluk suçlamalarıyla tutuklu durumdaki Karvi'nin, İsrailli eski istihbaratçı Ari Ben Menashe'nin yönetimindeki halkla ilişkiler şirketiyle 1 milyon dolar değerinde ABD'de lobi faaliyetleri için anlaştığı, ABD Adalet Bakanlığına sunulan belgelerde ortaya çıktı.
Libya'daki Halife Hafter ve Sudan'daki cunta yönetimi gibi BAE'nin bölgedeki diğer müttefiklerinin, Karvi ile aynı firmayla Washington'da lobi faaliyetleri için anlaştığı biliniyordu.
BAE'nin de İsrailli eski istihbaratçının lobi şirketiyle 5 milyon dolar değerinde bir anlaşma imzalaması, uzmanlar tarafından Karvi'nin BAE ilişkisinin teyidi biçiminde değerlendirildi.
Ancak, Arap dünyasındaki diğer örneklerin aksine şeffaf seçimlerin kanunlarla azami derecede korunduğu Tunus'ta bağımsız aday Kays Said ikinci turda, eski rejimin adayı BAE'nin desteklediği Nebil el-Karvi karşısında yüzde 70'ten fazla oy alarak ezici bir zafer elde etti.
Aynı dönemde yapılan parlamento seçimlerini de BAE'nin Tunus'ta kendisine tehdit olarak gördüğü Nahda Hareketi, birinci sırada tamamladı. Buna karşın hükümeti kurmakta başarısız olan Nahda Hareketi, Cumhurbaşkanı Said'in görevlendirdiği İlyas Fahfah'ın hükümetine zorlu geçen pazarlıklarla koalisyonun en büyük paydaşı olarak katıldı.
Nahda Hareketi'nin tarihsel lideri Raşid el-Gannuşi de bu dönemde Tunus'ta geniş yetkilere sahip parlamentonun başkanı seçildi.
- Pandeminin ortasında "sosyal medyada" hükümet devirme çabası
Tunus'ta şubat sonunda göreve başlayan Fahfah hükümeti, dünyayı etkisi altına alan ve mart başında Tunus'a ulaşan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadeleye başladı.
Fahfah hükümeti, salgın karşısında bir dizi sıkı önlemi hızla hayata geçirdi ve şu ana kadar virüs kaynaklı toplam can kaybını 47'de tutmayı başardı.
Ancak getirilen bu sıkı tedbirler ekonomik faturayı ağırlaştırdı. Bu ortamda bazı gruplar, "hükümetin halk oylamasıyla bir güvenoyuna tabi tutulması" çağrısı yapan yeni bir sosyal medya kampanyası başlattı. Tunus içinde BAE'ye yakın siyasi şahsiyetler de bu kampanyaya desek vermeye başladı.
Tunus'taki bu çağrılar üzerine anayasa hukukçusu Cumhurbaşkanı Said, kanunlar ve hukuki meşruiyet esasına bağlı kalacaklarını vurgulayarak, "Kanun ancak kanunla değişir." sözleriyle tartışmalara noktayı koydu.
Said, söz konusu sosyal medya kampanyasına karşı, "Kaos ya da hukukun dışına çıkma çağrısı yapanlardan olmadık ve olmayacağız." ifadelerini kullandı.
Suudi Arabistan ve BAE'nin, Arap sosyal medya alemi içinde "elektronik sinekler" olarak tanınan trol hesaplarıyla düzenlediği kampanyalar daha önce birçok örnekle ortaya çıkmıştı.
BAE'nin Tunus'ta karar alıcılara ve siyasi aktörlere, Nahda'yı iktidardan uzaklaştırması için maddi destek teklifleriyle yanaştığı daha önce birçok kez ülke gündeminin merkezine oturmuştu.
- BAE, Tunus'u etki alanına çekmek istiyor
Libya krizinde tarafsız kalma vurgusu yapan Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, seçildikten kısa süre sonra Libya'daki meşru hükümetin temsilcilerinden Devlet Konseyi Başkanı Halid el-Mişri ile görüştü.
Bu arada Libya'da Halife Hafter'e bağlı milislerin gerilemeye başlamasıyla Tunus içindeki BAE yanlısı gruplar, muhalif tutumlarını keskinleştirdi.
Tunus Meclis Başkanı Raşid el-Gannuşi, Libya Başbakanı Fayiz es-Serrac'ı 18 Mayıs'ta ülkenin batısındaki stratejik Vatiyye Askeri Üssü'nün Hafter milislerinden kurtarılması nedeniyle tebrik etti.
Bunun üzerine BAE ve Suudi Arabistan basını, Gannuşi'yi hedef alan karalama kampanyasına başladı.
Abu Dabi merkezli SkyNewsArabia, Dubai merkezli Al-Arabiya ve Mısır'ın Yevm üs-Sabia gibi yayın organları Gannuşi'nin, devrimden sonra Tunus'ta sürgünden siyasete döndükten sonra 8 milyar dolar servet edindiğini öne sürdü. Ancak Tunus'un bu yılki bütçesinin 16 milyar dolar olması bile iddianın ne kadar temelsiz olduğunun net bir kanıtıydı.
Tunus siyaseti, tüm kamu görevleri için kişisel servetin beyanını zorunlu kılmasına rağmen ülke içinde karşı devrim kanadını temsil eden aktörler, BAE basınının bu asılsız iddiası üzerinden Gannuşi'ye yönelik açıklamalar yaptı.
Tunus'un devrik lideri Zeynel Abidin bin Ali yanlısı olduğunu gizlemeyen Özgür Anayasa Partisi Başkanı Abir Musa, Tunus'ta Nahda karşıtlığında en ön safa geçti.
Tunus siyaseti içinde eski rejimin en hararetli savunucusu olması nedeniyle tartışmalı kabul edilen Musa, Tunus Parlamentosunda Gannuşi'nin "dış bağlantılarının ortaya çıkarılmasının" da içinde yer aldığı talepler karşılanana kadar oturma eylemi başlattığını duyurdu.
- BAE'nin Libya gibi Tunus'u dizayn çabaları
AA muhabirine değerlendirmede bulunan siyasi uzmanlar, Nahda Hareketi ve Gannuşi'ye yönelik karalama kampanyasıyla Tunus'ta siyasi gruplar arasında çatışma yaratarak devlet kurumlarının çözülmesinin amaçlandığını ve bu dönemde Libya'da Hafter'in kayıplarını örtbas etmek için bu çabaların hız kazandığını belirtiyor.
Libyalı siyasi analist Faysal Şerif, "Tunus'un yeni yeşeren bir demokrasi olarak bölgesel ve uluslararası güçlerin nüfuz çabasına sahne olduğunu" ifade etti.
Bölge genelinde Arap Baharı ülkelerinde karşı devrim güçlerini destekleyen bir eksen bulunduğuna dikkati çeken Şerif, "BAE, Suudi Arabistan, Mısır'ın yanı sıra bölgedeki çıkarları için Fransa ve bu bölgeyi nüfuz alanı haline getirmek isteyen Rusya'nın da demokrasiyi öncelemeyen karşı devrim destekçisi safta kolayca yer alabildiğini" vurguladı.
Tunus'ta Meclis Başkanı Gannuşi'nin dış müdahelelerle Tunus devriminin akamete uğratılmasına karşı bugüne kadar ülke siyasetinde rakipleriyle uzlaşmacı ve diyaloğa dayalı bir politika belirlediğinin altını çizen Şerif, özellikle "BAE'nin Tunus'ta Mısır'dakine benzer bir darbe senaryosunu hayata geçirmeye çabaladığına" işaret etti.
Abu Dabi'nin yakın tarihte dönemin Tunus İçişleri Bakanı ile görüşerek Nahda Hareketi'nin sahnenin dışına itildiği bir darbe planını görüştüğü yönündeki iddiaları anımsatan Şerif, BAE'nin Libya'daki çabalarının bölgedeki ülkeleri dizayn etme girişimiyle ilgili olduğunu paylaştı.
Şerif, "Bölge ülkeleriyle tarihsel derinliği nedeniyle Libya'daki her türlü gelişme komşu başkentlerde yankılanıyor. BAE, Mısır ve Fransa gibi ülkelerin Libya'ya yönelik hırslarının arkasında bölge ülkelerine nüfuz etme çabası yatıyor. BAE, Mısır'da olduğu gibi Libya'daki darbe projesini hayata geçirerek, Tunus gibi Arap Baharı'nın başarı örneğini bir darbeyle geriye çevirmek istiyor." diye konuştu.
- "Gannuşi'ye karşı kampanyanın şifresi Libya'da saklı"
Orta Doğu uzmanı ve araştırmacı Ammar Fayid de Libya'da kaybetmenin etkisiyle Tunus'taki siyasi istikrar ve Gannuşi'nin şahsının direkt hedef alındığı konusunda şüphe olmadığını belirtti.
Son olarak Gannuşi'nin Libya Başbakanı Fayiz es-Serrac'la irtibata geçmesinden Kahire ve Abu Dabi'nin oldukça öfkelendiğini söyleyen Fayid, "Raşid el-Gannuşi'ye karşı yürütülen bu yıkıcı kampanyanın BAE talimatıyla yapılmasının şifresi Libya'da saklıdır." dedi.
Başta BAE olmak üzere karşı devrim ekseninin yaklaşık bir yıldır siyasi, askeri hatta ekonomik düzeylerde bölgesel bir gerileme yaşadığını ifade eden Fayid, son olarak Libya'daki denklemde meydana gelen değişikliğin bu bölgesel eksenin kaybetme hastalığının nüksetmesine neden olduğunu vurguladı.
- "Karşı devrim ekseni Hafter'in hezimetini kaldıramadı"
Mısırlı gazeteci Usame Caviş de Tunus'un Arap Baharı devrimlerinin başarılı tecrübelerinin son direği olduğuna, dolayısıyla Mısır, Libya ve diğer komşuları tarafından da kendisine bir ümit gözüyle bakıldığına işaret etti..
Caviş, "Belli ki karşı devrim ekseni Libya'daki sağ kolları Hafter'in, meşru hükümet güçleri karşısındaki hezimetini kaldıramadı." diye konuştu.