Dolar

42,5291

Euro

49,5628

Altın

5.744,63

Bist

11.007,37

Kırım Tatar sürgününün acıları 81. yılında hâlâ taze

Kırım Tatar Türkleri, 18 Mayıs 1944'te Sovyet lider Josef Stalin'in emriyle öz yurtlarından sürgün edilişlerinin 81. yılını anıyor. Bir gecede evlerinden alınıp, insanlık dışı şartlarda hayvan vagonlarına bindirilerek Orta Asya'ya gönderilen yaklaşık 250 bin Kırım Tatarı'nın yaşadığı acılar hâlâ hafızalarda yer ediyor.

7 Ay Önce Güncellendi

2025-05-18 13:17:32

Kırım Tatar sürgününün acıları 81. yılında hâlâ taze

Kırım Tatarlarının dramı, sadece Sovyet dönemine özgü değil. 18. yüzyılda Rus Çariçesi 2. Katerina'nın başlattığı sürgün ve yok etme politikalarıyla başlayan bu süreç, Sovyetler döneminde sistematik bir baskıya dönüştü. Kırım'ın Osmanlı egemenliğinden çıkmasının ardından birçok Tatar, Anadolu'ya sığındı.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında ise Stalin yönetimi, Kırım Tatar halkını Nazi Almanyası ile işbirliği yapmakla suçlayarak yeni bir toplu sürgünü başlattı. 18 Mayıs 1944 gecesi, çoğu kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan on binlerce kişi 15 dakika içinde evlerinden çıkartıldı. Açlık, susuzluk ve kötü sağlık koşulları nedeniyle sürgün yolculuğunda binlerce kişi hayatını kaybetti.

Sürgünün ardından Kırım, Stalin'in ölümünden sonra Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlandı. Ancak 2014 yılında Rusya'nın Kırım'ı yasa dışı ilhak etmesiyle, bölge yeniden siyasi bir çatışma alanına dönüştü. Kırım Tatar halkının liderlerinden Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu başta olmak üzere, birçok isme Kırım'a giriş yasağı getirildi. Kırım Tatar Milli Meclisi ise Rus mahkemelerince "aşırıcı örgüt" ilan edilerek kapatıldı.

İlhaktan sonra pek çok Kırım Tatarı yarımadayı terk etmek zorunda kaldı. Bugün, Ukrayna'da yaşamını sürdüren Kırım Tatarları, hem savaşın hem de sürgünün yarattığı baskılarla karşı karşıya. Türkiye ve çeşitli ülkelerde yeni yaşamlar kurmak zorunda kalan Kırım Tatarları, yurtlarına dönme arzularından vazgeçmiş değil.

Kırım Tatarları, 81 yıldır sürgünün acısını unutmadı. Bugün de, kimliklerini ve topraklarını koruma mücadelesini diplomatik yollarla sürdürüyorlar. Hafızalarda yer eden bu tarih, sadece bir halkın değil, bir insanlık dramının da simgesi olmaya devam ediyor.

AA

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara