Günlük yaşam, su temini ile başlıyor ve bu temel ihtiyaç karşılanamaz bir halde. Kirli su içmek zorunda kalan çocuklar, sağlık riskleriyle karşı karşıya kalıyor. Gıda sıkıntısı da cabası; savaşın ortasında kalan Gazze'de günde tek bir öğün yemek dahi lüks haline gelmiş durumda. Kız çocuğu, her bir lokmanın bile ne kadar kıymetli olduğunu vurgularken, yaşadığı açlığı ve yetersiz beslenmeyi de belirtiyor.
Bu zorlu yaşamın bir diğer boyutu da sürekli tehdit altında olmak. Bombaların düşmesiyle korku ve endişe içinde geçen günler, çocukların normal bir çocukluk yaşayamamasına neden oluyor. Her an bir saldırı ihtimaliyle yaşamak, travma ve ruhsal sıkıntılarla başa çıkmak zorunda kalmak demek. Güvenli bir yer bulma umuduyla yaşamak ise, sürekli bir kaçış içinde olmayı gerektiriyor. Evlerini terk etmek zorunda kalan aileler, güvenli bir sığınak arayışı içinde çaresizce dolaşıyorlar.