İsrail'e diplomatik darbe: Filistin'i tanıyanlar çoğaldı
Birleşmiş Milletler'de Filistin'i tanıyan ülke sayısı 157'ye çıktı. Uzmanlar, bu gelişmeyi Batı'daki diplomatik direnç hattının kırılması olarak değerlendirerek, artık Filistin'e karşı bir blokaj kalmadığını söyledi.

Oluşturma Tarihi: 2025-10-04 11:47:28

Güncelleme Tarihi: 2025-10-04 11:49:21

Birleşmiş Milletler'de Filistin'i tanıyan ülke sayısının 157'ye yükselmesi, uzmanlarca Batı'daki diplomatik direnç hattının kırılması olarak değerlendirildi. Hukukçular, bu gelişmenin Filistin'in uluslararası görünürlüğünü artıracağını ifade etti.

Birleşmiş Milletler'e üye 193 ülke arasında Filistin Devleti'ni tanıyanların sayısının 157'ye ulaşması, İsrail'in uzun süredir sürdürdüğü baskı ve engellemelere karşı önemli bir dönüm noktası olarak gösterildi. Uzmanlar, özellikle son dönemde Batılı ülkelerden gelen tanıma kararlarının Filistin'e karşı yürütülen blokajın fiilen sona erdiğini belirtti. İsrail'in Gazze'ye yönelik 7 Ekim 2023'ten bu yana süren saldırılarının dünya genelinde tepki toplamasıyla birlikte pek çok ülkede halkın protestolarının hükümetleri etkilediği ve bu süreçte bazı devletlerin tanıma kararı aldığı bildirildi.

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi ve Hukukçular Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Sümeyye Koman, Filistin'in tanınmasının yeni bir süreç olmadığını, 1988'de bağımsızlığını ilan ettiğinde 80'den fazla devlet tarafından tanındığını hatırlattı. Koman, son dönemde Batı ülkelerinin de Filistin'i tanımasıyla sürecin farklı bir yöne evrildiğini belirtti. Bu kararların Filistin'in diplomatik ilişkilerini geliştirmesi, ticari anlaşmalar yapması ve uluslararası örgütlerdeki temsilini artırması açısından önemli olduğunu ifade etti. Koman, tanıma iradesi gösteren devletlerin iki devletli bir çözüme ulaşmayı hedeflediklerine dikkat çekerek, “Filistin'i tanıyarak İsrail'le birlikte iki devletli bir çözüme varmak istiyor tanıma iradesi gösteren devletler. Ancak devletlerin soykırımı önleme yükümlülükleri devam ediyor. Tanıma, soykırımı önlemek anlamına gelmez. Uluslararası Adalet Divanı kararlarına uymaları ve İsrail'e yaptırım uygulamaları gerekir” dedi.

Koman, Uluslararası Adalet Divanı'nın Temmuz 2024 tarihli danışma görüşünde Filistin'in kendi kaderini tayin hakkını vurguladığını hatırlatarak, devletlerin bu hakkın kullanılmasına destek olması gerektiğini söyledi. Filistin'in uluslararası hukukta eşit bir devlet olarak kabul edilmesinin önemli olduğunu dile getiren Koman, son gelişmelerle birlikte 157'den fazla devletin Filistin'i tanıdığını, bunun da uluslararası toplumun yüzde 80'ine karşılık geldiğini ifade etti.

İstanbul Üniversitesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi ve Hukukçular Derneği Uluslararası Hukuk Komisyonu Üyesi Deniz Baran ise tanıma kararlarının sembolik değeri bulunduğunu ve siyasi ağırlık taşıdığını kaydetti. Baran, “Batı bloğu olarak bilinen Avrupa-Kuzey Amerika hattındaki devletlerin tanımaması yıllardır bir direnç hattı oluşturuyordu. Bu direnç hattı artık ortadan kalktı. Surda bir gedik açıldı ve bu gedik büyüyor. Artık Filistin'e karşı bir blokaj kalmadı. Tanımayan devlet sayısı çok azaldı” dedi.

Baran, tanıma kararının İsrail'in tanınmadığı anlamına gelmediğini belirterek, “Filistin'i tanımak İsrail'in tanınmadığı anlamına gelmez. İsrail bu durumdan memnun değil ve bunu ‘terör odağının tanınması' olarak değerlendiriyor. Ancak tanıma kararının doğrudan hukuki bir sonucu bulunmuyor, diplomatik etkileri ise büyük” diye konuştu.

Baran, tanıma kararının sahadaki koşulları değiştirmek için yeterli olmayacağına da dikkat çekti. Filistin'in Gazze'de fiili kontrolünü kaybettiğini, Batı Şeria'da ise kontrolünün sınırlı olduğunu hatırlatarak, “Ülkelerin tanıması sahadaki durumu değiştirmiyor. Tanıma kararı tek başına altyapıyı doldurmuyor. Tanıyan devletler, bu tanımayı somut adımlarla desteklemezse koşullar değişmez” dedi.

Hukukçular, Filistin'i tanıyan ülkelerin sayısındaki artışın diplomatik kazanım olduğunu ancak sahadaki şartların giderek kötüleştiğini belirterek, bu çelişkinin dikkat çekici olduğunu vurguladı.

aa