İran resmi ajansı IRNA'nın haberine göre, İran Meclis Başkanı Ali Laricani, Hindistan'daki Vatandaşlık Yasası ve buna karşı çıkan Müslümanlara yönelik şiddet olaylarıyla ilgili açıklama yaptı.
Söz konusu yasanın Müslümanlara kısıtlamalar getirdiğini ve bu durumun endişelere yol açtığını belirten Laricani, "Müslümanlar Hint kültürü ve toplumunun bir parçasıdır. Bu ülkenin kalkınmasında da önemli rol oynuyorlar. Ülkedeki son olaylar Hint medeniyetinin ruhuyla bağdaşmıyor" değerlendirmesinde bulundu.
Hindistan'da yaşanan son olayların İran'ı kaygılandırdığını aktaran Laricani, "Hindistan hükümetinden tüm imkanlarıyla çatışmaları sona erdirmesini ve meseleyi barışçıl yöntemlerle çözmesini bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif de 2 Mart'ta ülkedeki Müslümanlara yönelik "organize şiddeti" kınamıştı. Zarif'in açıklamalarına tepki gösteren Hindistan, İran'ın Yeni Delhi Büyükelçisi Ali Çegeni'yi bakanlığa çağırarak Zarif'in Hindistan'la ilgili görüşlerinin "haksız ve kabul edilemez" olduğunu savunmuştu.
HİNDİSTAN'DA TARTIŞILAN VATANDAŞLIK YASASI
Hindistan'ın çeşitli eyaletlerinde 31 Aralık 2014'ten önce ülkeye giren gayrimüslim göçmenlere vatandaşlık verilmesine imkan tanıyan ancak aynı durumdaki Müslümanları kapsam dışı tutan düzenleme 9 Aralık 2019'dan bu yana protesto ediliyor.
Başkent Yeni Delhi'nin kuzeydoğu bölgelerinde geçen hafta yaşanan protestolar sırasında çıkan şiddet olaylarında bir emniyet amiri ile bir istihbarat görevlisinin yanı sıra 45 sivil hayatını kaybederken Aralık 2019'dan bu yana devam eden protestolarda ölen sivillerin sayısı 73'e yükselmişti.
Yürürlüğe giren kanun kapsamında özellikle Pakistan, Bangladeş ve Afganistan'da dini baskıdan kaçan Budist, Sih, Jain, Parsi, Hindu ve Hristiyanlar, kimliklerini ve Hindistan'da 6 yıldan uzun süredir yaşadıklarını kanıtlamaları halinde vatandaşlık elde edebilecek, ancak aynı pozisyondaki Müslümanlar kapsam dışında tutulacak.
Yasa, dünyada en çok Müslüman nüfusa sahip ikinci ülke olan Hindistan'da, 200 milyon Müslüman'ı "ikinci sınıf vatandaş haline getirmek ve birçoğunu vatansız bırakmak için atılan bir adım" olarak değerlendiriliyor.
