AB ile İngiltere arasında gelecekteki ilişkiler üzerine müzakereler henüz başlamadan İngiltere Başbakanı Boris Johnson hükümeti, görüşmeleri düşünülenden erken bitirme tehdidi savurması Avrupa basınında büyük öfkeye yol açtı. Boris Johnson'un açıklamalarına tepki gösteren ada devleti İrlanda gazetesi Irish Examiner, İngiltere'nin 'haydut devlet' olma yolunda ilerlediğini yazdı.
İrlanda gazetesi Irish Examiner, Başbakan Johnson liderliğindeki İngiltere hükümetinin kendi verdiği sözleri yerine getirmediğini belirterek şu yorumda bulundu:
“Boris Johnson'ın, AB ile henüz geçen yıl ekim ayında imzaladığı ayrılık anlaşmasını reddetmesi bizi şoke etti ama çok da şaşırtmadı. Johnson'un kariyerinde yaptığı ilk ya da ikinci u-dönüş de değil bu. Johnson sanki müzakere edilen anlaşmaları, görevini tamamladıktan sonra terk edilebilecek atlama tahtası olarak görüyor. ... Bu çok korkutucu gerçi, ama artık aşırı sağcı Brexit püristlerin artan nüfuzuyla Britanya'nın bir haydut devlete dönüşmeye başladığını söylemek hiç mantıksız değil. ... Çok yazık.”
FOTO FİNİŞ KORKUSU!
İtalyan Corriere della Sera gazetesinin Londra muhabiri Luigi Ippolito ise, İngiltere Başbakan Johnson hükümetinin neden yine 'anlaşmasız Brexit'ten' söz etmeye başladığını şöyle açıklıyor:
“İngiltere, mevcut geçiş döneminin biteceği 31 Aralık'tan önce müzakereler başladığında köşeye sıkışmak istemiyor. ... Bu konuda Avrupa çok öfkeli: 27 üye ülke İngiltere'nin ekonomisinde saldırgan, tehlikeli bir rakibe dönüşmesini engellemek istiyor ve eşit rekabet koşulları talep ediyor. Bu yüzden de Johnson'u, ortak siyasi açıklamanın geçen yıl sonunda imzalanmasını takiben verdiği sözü tutmamakla suçluyor.”
“KİBİR BAŞARIYA GÖTÜRMEZ”
“Kibir başarıya götürmez” başlığını kullanan Belçika gazetesi Le Soir de, “Boris Johnson, ekim ayında imzaladığı ve Brüksel ile yakın işbirliği öngören açıklamayı dikkate almazsa parlamentodaki büyük çoğunluğuna rağmen bu sürecin kaybedeni olur” diyerek, uyarıda bulunuyor.
Le Soir gazetesinin yorumu şöyle:
“Londra'da AB'den radikal ayrılığın acılı olacağı, ama İngiltere ekonomisi üzerinde tedavi edici bir elektroşok etkisi yaratacağı umuluyor. Bu koşullarda ve popülist tınılar içeren ideolojik rotada yumuşama olmazsa yakında çatışmaların çıkması kaçınılmaz. 'Anlaşmasız Brexit'in bir bedeli var. Hem de iki taraf için de. Baş müzakerecisi Michel Barnier'in sözleriyle söyleyecek olursak, İngiltereli 'dostlarımıza, komşularımıza ve müttefiklerimize' şunu hatırlatmak isteriz: Ada'nın ve 65 milyon sakininin kibirle yalnızlaştırılması AB iç pazarına ve buradaki 500 milyon tüketiciye ulaşmayı büyük ölçüde zorlaştıracaktır.”
“İNGİLİZLER KARAR VERMEK ZORUNDA”
“Ada'dan gelen tehditler Başbakan Boris Johnson'ın duruma göre AB ile esnek bir ilişkiden yana olduğunu gösteriyor” diyen Alman Die Welt gazetesi de şu ifadeleri kullandı:
“İngilizleri acı gerçeklerle yüzleştirmek de yine Avrupalıların görevi oldu. Onlara, biri -AB kurallarına uyum- olmadan öbürünün de -AB pazarına sorunsuzca girmek- olmayacağını açıklamak da yine Avrupa'nın üstüne kaldı. Ama Britanyalılar sonunda hangisinin kendileri için daha önemli olduğu kararını vermekten kaçamayacak: Katıksız bir egemenlik ilkesi mi yoksa ekonomik çıkarlar mı?”
