Salı akşamı Fransız Kanalı 5'de yayınlanan bir belgesel filmde, Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman “ülkesini uçuruma doğru yönlendiren saygısız, pervasız bir diktatör” olarak nitelendirildi.
Tanınmış Fransız yönetmen ve yazar Antoine Vitkine'in “Suudi Arabistan Prensi, Muhammed bin Selman” başlıklı filmi, birkaç uzman ve Muhammed bin Selman için hayali bir monologla başlayan Suudi işlerine aşina olanlarla bir tartışma izledi.
Filimde Selman kendini şöyle tanıttı:
“Ben Muhammed bin Selman'ım. 34 yaşındayım… Ben bir gazeteci öldürmekle ve yabancı bir lideri kaçırmakla suçlanan Suudi Veliaht Prensi'yim… Yemen'de kanlı bir savaş yürütüyorum ve bana karşı çıkan herkesi bastırıyorum… umursamıyorum…
Ülkemde büyük petrol rezervleri var… Batı silah endüstrisinin ana müşterisiyim… Ülkemi değiştirmek için ekonomik reformlar yapıyorum ve siz de rolünüzü yapmalısınız… Ben olmadan yapamazsınız ... Ben sizin müttefiğinizim…”
Ve 75 dakikalık bir süreye sahip olan belgesel film, genç yaşına rağmen Muhammed bin Selman'ın yıldızının ortaya çıkmasının nedenlerini ve görev süresini üstlenmesinin olağandışı yolunu anlamaya ve açıklamaya çalışıyor.
Filmin yönetmeni, Suudi rejiminin kendisini yok olmaktan kurtarmak için Muhammed bin Selman gibi genç bir adama ihtiyacı olduğuna inanıyor…
ABD'nin Suudi Arabistan Büyükelçisi Joseph Westphal, Suudi Veliaht Prensi Selman ile yaptığı görüşmelerde “Suudi Arabistan'ın büyük bir felaket ve savaşla tehdit edildiğine” inancını açıkça doğruladığını belirtti.
Buna karşılık Suudi işlerinde uzman olan Washington Post yazarı Shane Harris ise, CIA'nın gizli bir raporda Amerikan yönetiminin, Muhammed bin Selman konusunda, “tehlikeli ve pervasız biri” denilerek uyarıldığını söyledi.
Suudi Veliaht Prensin danışmanı Ali el-Şihabi ise, Riyad'ın iç ve dış birçok tehlike nedeniyle tehdit edildiğini ve bu nedenle Muhammed bin Selman gibi güçlü ve kararlı bir adama ihtiyacı olduğunu vurguladı ve bunu “diktatör aydınlandı” olarak nitelendirdi.
Film, Suudi Kraliyet Prensi Selman'ın uluslararası arenada kendini siyasi ve güçlü bir askeri lider olarak göstermek için komşusu Katar'ın ablukaya alınması, Yemen'deki savaş ve İran karşıtlığı gibi konulardaki rolüne dikkat çekti. Film ayrıca, Selman'ın ülke içindeki iktidarı sorgulayan tüm sesleri susturduğunu ileri sürdü.
Fransız siyasi analisti ve Suudi ilişkileri uzmanı Stefan Lacroix ise, İran karşıtı söyleminin, daha önce dini ve manevi meselelere olan meşruiyetine dayanan Suudi ulusunu yeniden inşa etmek için Muhammed bin Selman'ın stratejisi haline geldiğine inanıyor.
Aynı bağlamda, Suudi Veliaht Prensin Amerikan akademik ve siyasi danışmanı Bernard Haykal da, Muhammed bin Selman'ın Suudi milliyetçiliği dizisinde oynamak için Yemen'deki Husilere karşı savaşa girerek altın bir fırsattan yararlandığını düşünüyor.
Filmin konukları arasında buluna Washington Post yazar ve gazeteci Shan Harris, Suudi Veliaht Prensi Selman'ın kendisine karşı çıkan tüm sesleri susturmak için eşi görülmemiş kültürel, sosyal projeler ve reformlar ilan ederek Batı kamuoyunu ve bir dizi küresel sermayeyi aldattığını açıkladı.
Buna karşılık, Londra Üniversitesi akademisi ve Suudi rejim muhalifi Madawi el-Rashid ise, yapılan silah sözleşmeleri ile Batı'nın desteğini alan Veliaht Prens bin Selman'ın ülkesinde ve dışta birçok cinayete ortak olduğunu öne sürdü.
Gazeteci Cemal Kaşıkçı suikasti ve Lübnan eski Başbakanı Saat Hariri'nin hapsedilmesi örneklerini veren Rashid, Suudi Arabistan'da düzünelerce insan hakları aktivisti ve rejim karşıtı gösterilerinin bastırılmasında çıkarlarının bozulacağı korkusu yüzünden Batılı ülkeleri Riyad yönetimine sessiz kalmakla suçladı.
Film; Batı ülkelerinin, Veliaht Prens Muhammed bin Selman yönetimindeki Suudi rejimi tarafından işlenen tüm insan hakları ihlallerine kör bir gözle baktığı sonucuna varıyor.
