Fransız tarihçiden şoke eden Gazze gerçekleri
Gazze'nin içinde bulunduğu durum Batı medyası tarafından sıkı bir şekilde ört bas ediliyor. İsrail'in tehdit ve baskılarına boyun eğen Batı medyasında her şeye rağmen gerçekleri anlatmaya çalışan vicdan sahibi gazeteciler var…

Oluşturma Tarihi: 2025-07-10 18:21:56

Güncelleme Tarihi: 2025-07-10 21:17:12

Gazze üzerine yoğunlaşan ve Aralık 2024'te İsrail'in bomba yağdırdığı şehre tekrar giren Fransız tarihçi Jean-Pierre Filiu, gördüklerinden sonra dünya medyasının bölgeye girişinin neden engellediğini anladığını anlattı.

İsrail'in Haaretz gazetesinde yer alan haberde, Filiu'nun daha önce defalarca girdiği ve uzun süre kaldığı Gazze'yi tanıyamadığını belirtti.

Aralık 2024'te İsrail'den izin alan Fransız doktorlarla birlikte İsrail polisi eşliğinde Kerem Ebu Salim Sınır Kapısı'ndan geçerek Gazze'ye giren Filiu, burada Birleşmiş Milletler yetkilileri tarafından karşılandı.

Gazze'de bir ay geçiren ve 19 Ocak'taki ateşkes yürürlüğe girdikten birkaç gün sonra ayrılan Filiu, Mayıs 2025'te Fransızca olarak yayınlanan "Gazze'de Bir Tarihçi" isimli kitabında gördüklerini anlattı.

Moloz yığınına dönüşen şehirler

Gazze'ye girdiğinde daha önce yaşadığı şehirdeki hiçbir şeyi tanımadığının, tüm sembolik noktaların İsrail tarafından yok edildiğinin altını çizen Filiu, bütün şehirlerin devasa bir moloz yığınına dönüştüğünü kaydetti.

Kitabında yaşadığı şoku anlatan Filiu, o güne kadar bildiği Gazze'nin yok edildiğini belirterek İsrail'in bölgeye dünya medyasının girişine niçin izin vermediğini şu sözlerle açıkladı:

"Geçmişte Ukrayna'dan Afganistan'a, Suriye, Irak ve Somali'ye kadar birçok savaş bölgesinde bulunmuş olsam da, hiç, ama hiç böyle bir şey yaşamadım. Şimdi İsrail'in uluslararası basının bu kadar korkunç bir manzaraya erişimini neden engellediğini anlıyorum."

Gazze tarihi yok edildi

Bir röportajında Gazze tarihi üzerine çalışan tek Avrupalı tarihçi olduğunu söyleyen Filiu, Gazze'de tarihin yok edildiğini dile getirdi.

Fransız tarihçi, Gazze'de bulunduğu bir aylık sürede, İsrail İHA'larının kesintisiz vızıltısının psikolojik etkisinin dayanılmaz bir hal aldığını, bu vızıltıya sürekli patlama seslerinin eklendiğini ve Gazze'de ölüm ile yaşam arasındaki çizginin çok küçük kararlara bağlı hale geldiğini vurguladı.

"Mezarsız ölüler"

"Burası yerine oraya gitmek, şimdi uyumak yerine sonra uyumak" gibi basit kararların kimin öleceğini belirlediğine işaret eden 63 yaşındaki tarihçi, sevdiklerini kaybeden Filistinlilerin yas bile tutamadığını, ölenlerin cenaze töreni ve mezarının olmadığını, enkazların üzerine hayatını kaybedenlerin isimlerinin yazıldığını ve eğer çocuksa bir de küçük çizim yapıldığını ekledi.

“Okul çocukları…”

Tarihçi Filiu, özellikle çocukların yürek burkucu durumuna dikkati çekerek, "Geçmişte Gazze'de üniforma ve okul çantalarıyla okul çocukları vardı. Bugün ise ölümün uğradığı sokak çocukları... Açık çöplüklerde küçük bir ateş yakıp biraz ısınmak için kağıt, karton, naylon kullanılabilecek bir şeyler arıyorlar. Kendilerinden daha büyük bidonları zar zor sürüklüyorlar." ifadelerini kullandı.

“Yetim trajedisi…”

Gazze'nin sosyal dokusunun yerle bir olduğunu ifade eden Filiu, geçmişte birbiriyle her şeyi paylaşarak büyük dayanışma örneği sergileyen Gazzelilerin, İsrail'in uyguladığı açlık zorbalığı sebebiyle sadece hayatını kaybeden ve açlık çeken çekirdek ailesine odaklanmak zorunda kaldığını kaydetti.

Fransız tarihçi, İsrail saldırılarında çocukların ebeveynlerini kaybetmesinin ağır bir "yetim trajedisi"ne neden olduğunu, herkesin aynı durumda olmasından dolayı akrabalarının da eskisi gibi onlarla ilgilenemediğini ekledi.

“Çadır denizi”

Gazze'deki işletmelerin Aralık 2024 için yüzde 80'inden fazlasının faaliyet göstermediğini de kaydeden Filiu, şehirde bulunduğu bir ay boyunca, güneydeki Refah ve Mevasi arasında gidip gelirken sadece bir kilometrekare alanda ortalama 33 binden fazla insanın yaşadığını hesapladı ve bu bölgeyi "çadır denizi" olarak tanımladı.

Filiu, bölgede susuzluğun neden olduğu felaketi, enfeksiyon ve çeşitli hastalıkların neden olduğu ölümleri, hijyen sağlamanın imkansızlığını, hava şartlarının neden olduğu ölümcül sonuçları ve soğuktan donarak hayatını kaybeden bebekleri de anlattı.

AA