Dolar

32,5093

Euro

34,9415

Altın

2.435,68

Bist

9.716,77

ANALİZ: Yeni İsrail yönetiminde kim kimdir?

Netanyahu’nun iktidarı karşısında galip gelen koalisyon ortağı partiler kimler tarafından yönetiliyor?.. Nasıl bir politika takip edecekler?.. Netanyahu çizgisiyle ayrıştıkları noktalar... Anadolu Ajansı’ndan Emre Karaca’nın “İsrail siyasetinde Netanyahu sonrası dinamikler” başlıklı analizinden bir bölüm…

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-06-15 15:41:40

ANALİZ: Yeni İsrail yönetiminde kim kimdir?

Birleşik Arap Listesi partisi lideri Mansour Abbas, İşçi partisi lideri Merav Michaeli, Mavi ve Beyaz parti lideri Benny Gantz, Yesh Atid lideri Yair Lapid, Yamina partisi lideri Naftali Bennett, New Hope partisi lideri Gideon Saar dahil olmak üzere önerilen yeni koalisyon hükümetinin parti liderleri, Yisrael Beitenu partisi lideri Avigdor Lieberman ve Meretz partisi lideri Nitzan Horowitz İsrail parlamentosu Knesset'te

Yeni hükümeti kurması için Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin'den 5 Mayıs'ta yetki alan Gelecek Var partisinin lideri Yair Lapid, sürenin dolmasına saatler kala hükümeti kurabildi. Geçen hafta Yair Lapid ile birlikte aşırı sağ kesimin temsilcisi olan Yamina (Sağa Doğru) Partisi lideri Naftali Bennett ve İsrail vatandaşı Arapların adreslerinden biri olan Birleşik Arap Listesi'nin (Ra'am) lideri Mansur Abbas'ın medyaya servis edilen aynı masa etrafındaki fotoğrafları, kimileri için kısa bir süre öncesine kadar hayal bile edilemeyecek bir ittifakın tescili olarak kayıtlara geçti. İsrail siyasetinde ilk kez bir Arap partisi, koalisyonun parçası oldu.

Yeni politik figürlerin sahneye çıkışı

Türbülanslı ayların ardından ortaya bir koalisyon olasılığının çıkmasını sağlayan temel gelişme, Bennett'ın mutabakat çemberine dahil olması oldu. Bennett'ın, ideolojik olarak zıt kutbu olan Lapid'in tarafını seçmesi ezber bozan bir hamle oldu. Nitekim İsrail sağının kimi kesimleri tarafından Bennett'a “hain” suçlaması yapılıyor.

Siyasi kariyerine Netanyahu'nun partisinde başlayan iş insanı Bennett daha sonra farklı siyasi mecralara yelken açsa da, 2013-2019 yılları arasında Netanyahu kabinelerinde bakan olarak görev yapmıştı. 2019'da baraj altı kalarak kendini parlamentonun dışında bulsa da tekrarlanan erken seçimlerde yeni bir oluşumla mecliste yer bulmayı başardı. Bennett üç farklı sağ siyasi partinin yan yana gelmesiyle oluşan Yamina Partisi'nin başındaki isimdi. Yamina'nın ikinci ismi olarak dikkat çeken bir başka sağ siyasetçi de Adalet Bakanlığı yaptığı dönemde yasalaşan Yahudi “ulus devlet yasasının” (2018) gündemde olduğu dönemde yaptığı sivri açıklamalarıyla ön plana çıkan, şahin kanadın temsilcilerinden Ayelet Şaked.

23 Mart'ta yapılan seçimde parlamentoda kazanılan yedi vekilin Bennett'a getirisi ise “kingmaker” (iktidarı belirleyen yan aktör) rolü ve bunun karşılığında başbakanlık unvanı oldu. Aslında Bennett genel siyasi panoramada Netanyahu'nun da sağında mevzilenen, bir Filistin devleti kurulmasına keskin muhalefetiyle bilinen ve işgal altındaki topraklardaki yasadışı Yahudi mevcudiyetinin taviz vermez savunucusu olan uç kanattaki bir isim. Geçmişinde Arap toplumuna karşı hakaret olarak kabul edilebilecek ifadeleri bulunuyor.

Tüm bu söylemsel sabıkasına rağmen bir Arap partiyle aynı cephede yer alması genel resimde put kırıcı bir hamle oldu. Nitekim aşırı sağcı Siyonist Yahudilerin beddua seanslarının ve basına da yansıyan ölüm tehditlerinin gölgesi altındaki Bennett, tercihiyle muhtemel yeni bir seçimin önüne set çekmiş oldu.

Aslında İsrail siyasetinin bu denli kördüğüme dönüşmesine sebep olan temel faktörlerin arasında masaya oturan her tarafın çekinceleri ve birbirlerine olan husumetleri yer alıyor. Örneğin seküler kanadın temsilcilerinden İsrail Evimiz Partisi lideri Avigdor Liberman'ın ultra-ortodoks (Haredi) partilerle ihtilaf noktaları bulunuyor. Aynı şekilde Yeni Umut Partisinin lideri Gideon Saar'ın Netanyahu'yla olan husumeti de koalisyon oluşumuna ket vuruyor.

Mevcut tabloda, Netanyahu'nun partisi Likud artık muhalefet sathında yer alıyor. Aynı şekilde yeni dönemde muhalefet sıralarında ultra-ortodoks partiler Şas ve Birleşik Tevrat Partisi ile aşırı sağcı Dini Siyonizm Partisi gibi kümeler yer alıyor. Bundan sonraki süreçte muhalefet kanadındaki sağ bloğun, her fırsatta ulusal güvenlik sorunlarını deşerek “Araplara verilen tavizler” temalı karşı propagandalarıyla seslerini yükseltmeleri mukadder reaksiyonları olacaktır. Nitekim Netanyahu, artık fiili lideri olduğu muhalefet bloğuna “sıkı disiplin” çağrısı yaparak yeni kurulan hükümetin düşünülenden daha hızlı bir şekilde çözüleceği iddiasında bulundu.

Ultra-ortodoks Yahudilerin hükümetten uzaklaşmalarının da siyasi karar alma mercilerine ne denli tesir edeceği bir başka merak konusu. Nitekim Harediler, 2013-2015 yılları arasında kısa bir dönem yürütme erkinden uzak kalmışlar ancak ardından yeniden koalisyonların parçası olabilmişlerdi. İsrail siyasetindeki dindar Siyonist fikirlerin ve bloğun, bu denli etkin olduğu bir iklimde bu akımların partilerinin meclis aritmetiğine takılıp hükümet dışı kalması da seçim sisteminin sonucu olarak karşımıza çıkıyor.

Netanyahu kendi kazdığı kuyuya mı düştü?

Artık “sabık başbakan” olarak anılacak olan Binyamin Netanyahu, 1977 seçimlerimden itibaren İsrail siyasetinde -aktör eksenli bazı kesintiler olsa da- egemen güç olan sağ kesimin lokomotif ismi olarak ön plana çıkıyordu. Netanyahu son iki senelik dilime damga vuran seçim girdabında bir şekilde suyun üstünde kalmayı başarsa da son rauntta meclis aritmetiğine yenildi.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne başlattığı ve 254 Filistinlinin hayatına mal olan 11 günlük saldırı da Netanyahu'nun son kurşunlarından biri olarak yorumlanmıştı. Netanyahu'nun pek çok devlet başkanının sığındığı bir liman olan “ulusal güvenlik” kartını oynaması, kendisine bilenen farklı görüşlere sahip grupların hükümeti kurmasına engel olamadı.

Sekiz partili yeni hükümetin en aykırı temsilcisi konumundaki partiyse İslami çizgideki Ra'am. Koalisyonun parçası olması, İsrail siyasetinde daimî olarak sol yelpaze içinde mevzilenen Arap siyasi partiler için epey radikal bir hamle addedilebilir.

Bu benzemez siyasi figürlerin bir araya gelmesindeki zemini oluşturan iklimi yaratan aktörlerden birinin Netanyahu olması da durumu daha ironik hale getiriyor. Netanyahu son seçimden önce (23 Mart) Arap seçmen açılımı yapmış, Arap topluluklarını ziyaret ederek önceki yıllarda yapılan seçimlerde Filistinlileri hedef alan açıklamalarının yanlış anlaşıldığını iddia etmişti. Bu siyasi manevraların ardındaki esas motivasyonsa hükümeti kuracak 61 vekil sayısına ulaşabilmek için formül geliştirmekti. Netanyahu kendini partiler üstü bir konuma çıkararak yapacağı tercihlerin ulusu için en doğrusu olacağına dair bir hikâye oluşturmak istedi. İnce hesaplarla dokunan süreçte Ra'am'ın desteği için olasılıklar değerlendirildi ve bir şekilde aynı masada oturulabileceğini gösterdi. Ancak Netanyahu'nun bu arayışı dindar Siyonist müttefiklerinin keskin muhalefetiyle akamete uğradı.

Haber Ara