Almanya'da Müslüman düşmanlığı rekor kırdı: Başörtülü kadınlar ilk hedef
Almanya'da Müslüman karşıtlığı endişe verici seviyeye ulaştı. Özellikle başörtülü kadınlar hedef alınırken, 2024'te 3 bini aşkın İslam düşmanı saldırı yaşandı. Güven sarsıldı, toplumsal birlik tehdit altında.

Oluşturma Tarihi: 2025-06-23 12:17:00

Güncelleme Tarihi: 2025-06-23 12:19:37

Almanya'da Müslüman karşıtlığı son yıllarda hızla tırmanarak tehlikeli bir eşiğe ulaştı. Ülkede faaliyet gösteren İslam ve Müslüman Düşmanlığı Karşıtı İttifakı (CLAIM) tarafından yayımlanan rapora göre, yalnızca 2024 yılında 3 bin 80 Müslüman karşıtı vaka kayıtlara geçti. Bu sayı, 2023'e göre yüzde 60'lık bir artış anlamına geliyor. Uzmanlar, özellikle başörtülü kadınların kamusal alanlarda görünür sembol haline geldikleri için saldırıların birincil hedefi olduğunu vurguladı.

MÜSLÜMAN KARŞITLIĞI ALARM SEVİYESİNDE

CLAIM raporu, Almanya'da Müslümanlara yönelik nefretin sistematik bir hal aldığını ortaya koydu. Raporda, "Müslüman karşıtı olayların sayısı, alarm verici yeni bir yüksek seviyeye ulaştı" ifadelerine yer verildi. Aynı zamanda sadece Berlin'de bile Müslümanlara yönelik saldırıların 2024'te bir önceki yıla kıyasla yüzde 70 arttığı kaydedildi.

Federal Ayrımcılıkla Mücadele Dairesi ise ayrımcılığa dair rakamları kamuoyuyla paylaştı. 2024'te kaydedilen 3 bin 858 ayrımcılık şikâyetinin büyük bölümü ırkçılık, antisemitizm ve etnik köken nedenleriyle yapıldı. Bu sayı, 2019'a göre üç kat fazla.

İSLAM DÜŞMANLIĞINA AİT SUÇLAR PATLAMA YAPTI

Federal Kriminal Dairesi'nin “Siyasi Saikli Suçlar 2024 Raporu”na göre, ülkede nefret suçları yüzde 28 oranında artarak 21 bin 733'e ulaştı. Bu artışın ciddi bir bölümünü İslam düşmanlığıyla ilişkili suçlar oluşturdu. 2023'e göre İslam karşıtı suçlar yüzde 26,3 arttı ve 79 cami saldırıya uğradı.

“HER İKİ KİŞİDEN BİRİ MÜSLÜMAN KARŞITI SÖYLEMLERE KATILIYOR”

CLAIM yöneticisi Rima Hanano, ülkede yoğun bir Müslüman karşıtı hava olduğunu belirtti. Hanano, "Her iki kişiden biri, Müslüman karşıtı ifadelere katılıyor. Giderek aşırı sağa kayan söylemler yaygınlaşıyor. Bu da saldırıları meşrulaştırıyor" dedi.

Hanano, Müslümanların “terörist” ve “bıçaklı saldırgan” gibi sıfatlarla yaftalandığını ve bunun, kamuoyunun Müslümanlara yönelik düşmanlığını artırdığını vurguladı.

“MÜSLÜMANLARIN ÜÇTE İKİSİ ARTIK SİYASETE GÜVENMİYOR”

Toplumdaki bu baskı, Müslüman fertlerin devlete ve demokrasiye güvenini de zedeliyor. Hanano, "Müslümanların üçte ikisi artık siyasete güvenmiyor. Bu durum demokrasiye ve toplumsal bütünlüğe zarar veriyor" sözleriyle durumu özetledi.

Hanano, Müslüman karşıtı ırkçılığın bir sorun olarak kabul edilmesi ve bu konuda hükümetin acilen adım atması gerektiğini belirtti. Ayrıca sivil toplum örgütleri ve devlet kurumlarının bu vakaları daha iyi izlemesi ve raporlaması gerektiğini dile getirdi.

VERİLERİN YÜZDE 96'SI KAYIT ALTINA ALINMIYOR

Hanano, Müslüman karşıtı saldırılara maruz kalanların büyük çoğunluğunun yaşadıklarını yetkililere bildirmediğini açıkladı. “Sadece yüzde 4'lük bildirim oranı var. Bu yüzden veri açığı büyüyor” dedi. Hanano ayrıca, devletin bu ırkçılığı tanımlaması ve resmi kurumların bu konuda eğitilmesi gerektiğini söyledi.

“MEDYA VE SİYASET DİLİ ŞİDDETİ TETİKLİYOR”

Raporda görev alan bir diğer uzman Güzin Ceylan, toplumdaki her iki kişiden birinin Müslümanlara güvensizlik beslediğini ifade etti. Bu güvensizliğin medya ve siyasette kullanılan dil ile beslendiğini vurguladı.

Ceylan, "Medya ve siyaset dili insanları etkiliyor. Bu dil, halkın Müslümanlara karşı düşmanca tutum geliştirmesine yol açıyor" şeklinde konuştu.

“BAŞÖRTÜLÜ KADINLAR EN GÖRÜNÜR HEDEF HALİNE GELDİ”

Özellikle başörtülü kadınların, kamuya açık alanlarda daha fazla hedef alındığını belirten Ceylan, "İslam tartışmalarında en görünür sembol başörtülü kadınlar oluyor. Bu yüzden şiddetin ilk hedefi haline geliyorlar" dedi.

Bildirilmemiş vakaların sayısının çok yüksek olabileceğini belirten Ceylan, "Birçok kişi artık ‘Ne olacak ki?' düşüncesiyle yaşadıklarını bildirmiyor. Bildirim olmazsa siyasi baskı oluşmaz" diyerek sessizliğin tehlikesine dikkat çekti.

“HER MÜSLÜMAN TERÖRİST DEĞİLDİR”

Almanya'daki yeni hükümet ve medyanın bu konuda büyük sorumluluk taşıdığını hatırlatan Ceylan, "Nasıl ki her Hristiyan Nazi değilse her Müslüman da terörist değildir. Söylemler dikkatli kullanılmalı" ifadelerini kullandı.

Ceylan, Müslümanların büyük bir kısmının güven duygusunu yitirdiğini, hatta bazı kişilerin “alternatif ülke arayışına” girdiğini açıkladı.