Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, video konferans ile bağlandığı Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komitesi'nde Doğu Akdeniz'deki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye AB ilişkilerinin kusursuz bir dönemde olmadığına işaret eden Çavuşoğlu, "Bu durum bizin samimi biçimde diyalog kurmamıza engel olmamalı." diye konuştu.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin yapıcı biçimde gerilimin düşürülmesine hazır olduğunu, ilişkilerin işbirliği, ortak çıkarlar ve diyalogla ilerleyebileceğini anlattı.
Türkiye'nin Doğu Akdeniz politikasının iki boyutu olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Birinci boyut, Doğu Akdeniz'de deniz yetki alanlarının sınırlandırması ile ilgilidir. Uluslararası hukuka göre sahildar devletler deniz sınırları konusunda bir anlaşmaya varmak üzere müzakere etmelidir. Bu eşitlik ilkesine uygun olmalıdır. Türkiye, başta Yunanistan olmak üzere Doğu Akdeniz'deki tüm kıyı devletleri ile müzakere etmeye her zaman hazır olmuştur. Türkiye'nin Doğu Akdeniz politikasının ikinci boyutu, Kıbrıslı Türkler'in haklarının korunmasıyla ilgilidir. Kıbrıs Türkleri adanın ve açık deniz kaynaklarının ortak sahipleridir ve Rumlarla eşit hakları bulunur. Bu, aynı zamanda onlarca yıllık Birleşmiş Milletler (BM) sürecinin kabul ettiği yerleşik bir ilkedir. Doğu Akdeniz'deki mevcut gerginlik, Yunanistan ve Rumlar'ın Türkiye ve Kıbrıs Türkleri'nin haklarını ihlal eden tek taraflı eylemlerinden kaynaklanıyor."
Çavuşoğlu, Türkiye'nin ve Kıbrıs Türkleri'nin haklarını ihlal eden Rumlar'ın 2003 yılında Mısır ve 2007 yılında Lübnan ile deniz alanları konusunda anlaştığını anımsattı. Rumlar'ın 2007'de uluslararası firmalara bu bölgelerde sismik araştırma yaptırdığını vurgulayan Çavuşoğlu, 2010 yılında da İsrail'le benzer biçimde anlaşarak 2011 yılında sondajlara başladığını söyledi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) 2004 yılında AB'ye üye olmasının yanlış olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, "Yunanistan ve Rumlar maksimalist iddialarını dayatmak için devamlı AB'yi kötüye kullandılar ve Türkiye ile AB arasındaki stratejik bağları zehirlediler." diye konuştu.
"En uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye"
Çavuşoğlu, "Yunanistan ve Rumlar, Mısır, Lübnan, İsrail, Fransa ve hatta Akdeniz dışından Birleşik Arap Emirlikleri gibi farklı çok uluslu formatlarla Türkiye'yi ve Kıbrıs Türkleri'ni izole eden ittifaklar kurmaya çalışıyor. Doğu Akdeniz'in en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye'yi bölgenin dışında tutmaya çalışıyorlar." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Yunanistan'la çeşitli karmaşık konuları görüşmeye hazır olduğunu belirten Çavuşoğlu, Yunan hükümetinin ise Türkiye ile samimi diyalog ve müzakereye açık olmadığına dikkati çekti.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin iyi niyetli olarak Almanya'nın arabuluculuğunda diplomasiye şans verdiğini, Yunanistan'ın ise Mısır'la anlaşma imzalayarak bu süreci baltaladığını dile getirdi.
Türkiye'nin, Almanya'nın ve Avrupa Birliği'nin arabuluculuk çabalarını desteklemeyi sürdürdüğünü ancak Yunanistan'ın bunlara yanaşmadığını vurgulayan Çavuşoğlu, Yunanlılar'ın NATO Genel Sekreteri'nin de gerilimi azaltma girişimine olumsuz yaklaştığını ifade etti.
Ön koşulsuz diyalog
Çavuşoğlu, "Herhangi bir ön koşul olmaksızın diyaloğa hazırız. Yunanistan ön koşullarda ısrar ederse biz de öyle yaparız." dedi.
Türkiye'nin pozisyonun uluslararası hukuka uygun olduğunu ve mahkemelerin çeşitli kararlarına dayandığını vurgulayan Çavuşoğlu, söz konusu adalara münhasır ekonomik bölge veya kıta sahanlığı verilmemesi gerektiğini anlattı.
Çavuşoğlu, Yunan maksimalist iddialarının Türkiye'ye 2 kilometre, Yunanistan'a 580 kilometre uzaklıktaki 10 kilometrekarelik Meis Adası'na 40 bin kilometrekare münhasır ekonomik bölge verilmesi yönünde olduğuna işaret etti.
AB'nin İspanya, Ukrayna, Slovenya ve Hırvatistan gibi ülkelerin deniz yetki uzlaşmazlıklarında tarafsız kaldığına da dikkati çeken Çavuşoğlu, "Burada AB tek tarafın iddialarını savunan bir uluslararası mahkeme gibi davranıyor. Avrupa Adalet Divanı bile deniz sınırları anlaşmazlıkları hakkında yetkisi olmadığına karar vermişken AB maalesef sorunun bir tarafı oldu. Bu nedenle, AB'nin Doğu Akdeniz'deki pozisyonu haksızdır ve uluslararası hukuka uygun değildir." diye konuştu.