Meltem Suat Timeturk Dış Haberler Servisi/Özel
Türkiye enerji pazarında kartlar yeniden dağıtılıyor. Yıllardır Rusya ve İran gibi ülkelere olan kritik boru hattı bağımlılığını sona erdirmeyi hedefleyen Ankara, enerji stratejisinde tarihi bir U dönüşü yapıyor. Reuters ajansının derinlemesine analizine göre bu radikal değişim, sadece Türkiye'nin enerji güvenliğini sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda yaptırımlar altındaki İran'ı Avrupa'ya açılan son büyük gaz kapısından mahrum bırakma tehlikesi yaratacak. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın attığı adımlar, Türkiye'yi tüketen değil, yeniden ihracat yapan bir "bölgesel merkez" olma hedefine hızla taşıyor.
Analiz: Rusya ve İran İçin Neden Alarm Veriyor?
Türkiye'nin yeni enerji stratejisi, üç ana eksen üzerine inşa edilmiş durumda: Yerli üretim artışı, LNG ile çeşitlendirme ve boru hattı sözleşmelerinde esneklik kazanma. Bu strateji, özellikle İran ve Rusya için ciddi ekonomik ve jeopolitik sonuçlar doğurma potansiyeli taşıyor.
Sözleşme Riski (2026): İran'ın Türkiye'ye yılda yaklaşık 10 milyar metreküp doğalgaz sağlayan sözleşmesinin süresi 2026 ortasında doluyor. Türkiye'nin stratejik yönelimi, bu anlaşmanın aynı koşullarla yenilenme ihtimalini neredeyse sıfırlıyor.
İran İçin Büyük Şok: Yaptırımlar nedeniyle küresel enerji piyasalarından büyük ölçüde tecrit edilmiş olan İran için Türkiye, Avrupa'ya açılan en önemli ve en güvenilir büyük ihracat pazarıydı. Bu pazarın kaybedilmesi, Tahran'ın zaten zorlu olan enerji gelirlerini daha da daraltacaktır.
Washington ile Uyum: Reuters analizi, Türkiye'nin bu yöneliminin, ABD yönetiminin Moskova ve Tahran'ı küresel enerji piyasalarından tecrit etme stratejisiyle uyumlu olduğuna özellikle dikkat çekiyor. Ankara'nın enerji güvenliği adımları, dolaylı olarak Washington'ın jeopolitik hedeflerine hizmet etmiş oluyor.
Sayısal Dönüşüm (2028): Türkiye'nin yıllık doğalgaz talebi yaklaşık 53 milyar metreküp civarındadır. Reuters'ın hesaplamalarına göre, 2028'de yerli üretim ve mevcut LNG anlaşmaları kapsamındaki ithalat yıllık 26 milyar metreküpü aşacak.
Bağımlılık Yarılanıyor: Bu miktar, ülkenin toplam talebinin yarısından fazlasını karşılamaya yetiyor. Bu, 2025'teki 15 milyar metreküplük yerli/LNG seviyesine göre %73'ün üzerinde bir artış demektir.
Rusya ve Azerbaycan Etkisi: Türkiye'nin Rusya, İran ve Azerbaycan'dan boru hattıyla yaptığı toplam 41 milyar metreküplük ithalat için geriye sadece 26 milyar metreküplük bir "açık" kalacak. Bu, Ankara'nın mevcut boru hattı tedarikçileriyle yeni fiyat ve hacim pazarlıklarında elini inanılmaz güçlendirecek. Özellikle Rusya ve Azerbaycan, Türkiye pazarında pastanın küçüldüğünü görecek.
Esneklik Önceliği: Türkiye'nin uzun vadeli enerji stratejisi, sabit hacimli ve uzun süreli boru hattı sözleşmeleri yerine, daha esnek ve rekabetçi fiyatlı LNG alımlarına (ABD, Cezayir gibi ülkelerden) öncelik veriyor. Bu, Ankara'nın jeopolitik risklere karşı daha çevik olmasını sağlıyor.
Yeniden İhracat Kapasitesi: Ankara, sadece kendi ihtiyacını karşılamakla kalmıyor; BOTAŞ aracılığıyla Macaristan ve Romanya gibi ülkelerle yeni anlaşmalar imzalayarak yeniden ihracat kapasitesini de artırıyor. Bu hamle, Türkiye'yi bir enerji transit noktası olmaktan çıkarıp, Avrupa'ya gaz satan bölgesel bir merkez pozisyonuna yükseltiyor.
Türkiye'nin yeni enerji rotası, kendi enerji güvenliğini maksimize ederken, Rusya ve özellikle İran gibi büyük tedarikçiler için pazar kaybı ve pazarlık gücü erozyonu anlamına geliyor. Ankara'nın bu stratejik hamlesi, önümüzdeki yıllarda küresel enerji jeopolitiğinin en çok konuşulan konularından biri olacak.