TİMETÜRK I HABER MERKEZİ
Nasr'ın etkisinin artması endişe yaratıyordu çünkü yazılarındaki ideolojik ve kişisel bileşenler Amerika'ya karşı derin nefret uyandırıyordu. 11 Eylül'den sonra Amerika kardeşlerinden birini öldürmüş ve ikisini de tutuklamıştı. Buna rağmen Nasr son yıllarda medyada yoğun bir şekilde yer aldı.
Sanafi el Nasr'a dair medyada son zamanlarda yer alan haberler genellikle Horasan Grubu'nda faaliyetleri hakkındaydı. 21 Temmuz 2015'te, Pentagon Grub'un sözde lideri Muhsin el Fadli'nin 8 Temmuz'da Suriye'nin kuzeybatısına düzenlenen hava saldırısında öldürüldüğünü açıkladı. Usame bin Ladin'e yakınlığı ile bilinen Fadli 2013 yılında Suriye'ye gitmişti. Fadli Suriye'ye gelmeden önce Sanafi el Nasr ile İran'da El Kaide'nin bağlantı faaliyetlerini yönetiyordu.
Mücahid Aile
Sanafi el Nasr 12 Temmuz 1985 tarihinde Suudi Arabistan'ın Riyad şehrinde dünyaya geldi. Ailesinin Arap-Afgan çevrelerle ve özel de El Kaide ile ilişkileri bulunmaktaydı. Babası 80'li yıllarda Afganistan'da Sovyet işgaline karşı savaştı ve çocuklarını da bu yönde yaşamaya teşvik etti. Bu sebepten dolayı 11 Eylül'de ele geçirilen belgelerde “mücahid ailesi” olara tanımlanıyorlardı.
Riyad'ın el-Şifa bölgesinde yetişen Nasr'ın yedi erkek kardeşi bulunmaktaydı. Ağabeylerinden Abdullatif diğer kardeşlerin cihad yanlısı hareketlere katılmasına yol hazırladı. Afganistan'daki Halden kampında yetişen Abdullatif, Çeçenistan'da el Hattab ile birlikte savaştı ve 2000 yılında burada hayatını kaybetti. 2000 yılında Abdurrahman, Abdulhadi ve Abdurrezzak isimli üç kardeşi de müteveffa ağabeylerinin yolunu takip ederek Afganistan'a gitti. Kandahar'da El Kaide liderliği Abdulhadi ve Abdurrezzak'ı Arap Yarımadası'nda faaliyetlerde bulunmak üzere yetiştirdi.
İki kardeş Arap Yarımadası'na gidemeden tutuklanarak Guantanamo'ya gönderildi. Abdurrahman ise 2001 yılında Kandahar havaalanı savunmasında ABD hava saldırısı sonucu hayatını kaybett.
İlk Faaliyetler
Suudi Arabistan'da kalan Nasr ilk faaliyetlerine El Kaide'nin Suudi kolunda başladı. Önemli bir operasyon adamı olsa da lojistik ve finansal yardım sağlamıştır. Örneğin, Suudi kolunun ideoloğu olan Abdullah el Raşud'un saklanmasına yardımcı olmuştur. Nasr'ın Suudi Arabistan içinde arkadaşı Salih el Karavi ile saldırılar düzenlediği de aktarılmaktaydı.
Bu dönemde Nasr, yazar olarak ün kazanmaya başladı. Zaman içinde popüler cihad yanlısı internet ağlarında yazmaya başladı. El Hisba adlı internet sitesinde bir çok mücahidin biyografilerini yazdı ve fotoğraflarını paylaştı. Ateşli bir El Kaide destekçisi olan Nasr, bir yandan videoların özetlerini yaparken bir yandan da aleyhte yazan kişileri tersleyen yazılar yazıyordu. Mayıs 2006'da Şiilere ve Şiilerin Sünnilere olan nefreti ve yayılmacı planlarına dair iğneleyici bir uyarı yazısı yazdı.
El Kaide
Nasr, 2007 yılında kardeşlerinin yolunu izleyerek Afganistan-Pakistan bölgesine gitti. Yanında, cihad yanlısı internet kullanıcılarının yakından tanıdığı Kahir el Salib bulunuyordu. İkili 8 Nisan 2007'de Bahreyn'e, oradan İran'ın Kiş adasına geçti. Pakistan içi yola çıkmadan önce İran'ın Zahedan bölgesinde Nasr, El Kaide'nin önde gelen operasyon adamlarından Seyfüladl ile tanıştı.
Nasr, El Kaide'nin önemli liderlerinden eğitim aldı. Grub'un iki ideologu olan Ebu Yahya ve Atiyyatullah'tan dersler aldı. Nasr'ın kendisi de Atiyyatullah'ın kendisi üzerinde büyük etki oluşturduğunu söylüyordu.
Üst düzey El Kaide liderleri ile birlikte olmak Nasr'a grubun içinde yavaş yavaş yükselme imkanı tanıdı. Nasr, Ebu Yahya el Libi'nin mülazımlığı görevinde bulundu. Onları tanıyanlar, Nasr ile çalışanlar onda Ebu Yahya'nın kokusunu alır demekteydiler.
El Nasr'ın Grub'un askeri faaliyetlerinde bulunduğuna dair çok az bilgi vardır. O daha çok “El Kaide cihadının medya adamı” olarak ün kazanmıştı. Yazılarının çoğu el Hisba ve el Fallujah isimli internet sitelerinde yayımlanmıştı. El Nasr, okuyucuları ve izleyicileri için Afganistan-Pakistan bölgelerindeki savaşları “olay yerinden bildiren” kişiydi. Ayrıca El Kaide'nin hayatını kaybeden Arap üyeleri için methiyeler yazmaktaydı.
İran-Pakistan Arasında
Nasr, 2008 sonu 2009 başlarında İran'a gönderildi. BM'e göre “İran yetkilileri tarafından hapse atılan El Kaide savaşçılarından Yasin El Suri'nin yerini değiştirmek için El Kaide'nin İran temsilcisi olarak atanmıştı. İran'da kurduğu ağ vasıtasıyla Afganistan ve Pakistan'a maddi yardım ve savaşçı gönderiyordu”.
Ancak görev süresi kısa sürdü. 2009 yılı içinde İranlı yetkililer tarafından tutuklandı ve 2011'de serbest bırakıldı. BM'e göre buradan ayrılıp Kuzey Veziristan'a gitti ve 2012 yılında “Merkez El Kaide'nin finans sorumlusu” oldu.
2012 sonu 2013 yılı başında tekrar İran'a dönen Nasr, finans ve savaşçı ağının kontrolünü tekrar ele aldı. Bu sırada daha sonra Horasan grubunun lideri haline gelecek kişi ile ilişki kurdu. BM'e göre İran'a ikinci gelişinde Muhsin el Fadli'nin yardımcısı olarak çalıştı. Ekim 2012'de ABD hükümeti şunları açıklıyordu:
“Bu ağ İran'ı geçiş noktası olarak kullanıyor ve El Kaide ile İran hükümeti arasında yapılan anlaşma bağlamında faaliyet gösteriyor. El Kaide ve İran arasında varılan anlaşmaya göre El Kaide İran içinde operasyon gerçekleştirmeyecek ve İran içindeki faaliyetlerinden hükümeti bilgilendirecek. Buna karşılık İran hükümeti de El Kaide'nin İran'daki ağına operasyon serbestiyeti ve grup üyeleri ve ialelerinine geçiş serbestiyeti tanıyacağını vaadetti”.
Suriye
2012 yılının başından itibaren El Kaide üyeleri Horasan bölgesinden yani Afganistan, Pakistan ve İran'dan, Suriye'ye gelmeye başladı. Suriye'ye gelen kişiler “Şeyh Eymen el Zevahiri tarafından gönderilen Horasan heyetinin üyeleri” olarak tanımlanıyordu.
BM'ye göre Nasr, İran'ı terkederek Nisan 2013'te Suriye'ye geldi. 2013 Ocak ayında açtığı Twitter hesabında Suriye savaşından sıkça bahsediyor ve Afganistan ve Pakistan'daki faaliyetler hakkında bilgiler paylaşıyordu. Haziran ayında yaptığı paylaşımlar ise onun artık Suriye'de olduğunu gösteriyordu.
Suriye'de İdlib'in kuzeybatısında ve Lazkiye'deki çatışmalara katıldı. 21 Mart 2014'te Lazkiye'deki el Enfal savaşında tank ateşi sonucu yaralandı. Nasr, Suriye'deki El Kaide üyelerinin stratejik siyasetleri ve planlamalarından sorumlu oldu.
Sert IŞİD Eleştirisi
El Nasr ve El Kaide mensupları Suriye'ye geldiği zaman Nusret Cephesi ile IŞİD arasında giderek artan bir ayrılık vardı. Grup mensuplarından bazıları IŞİD'in yarattığı fitneyi gidermek için aracılık yapmaya başladı. Ancak El Nasr'ın gündeminde bu meselenin olduğuna dair kesin bir delil yoktu.
2013 yılı boyunca yürütülen uzlaşma çabaları neticesiz kaldı ve ayrılık iyice arttı. El Nasr, özellikle IŞİD'i işaret etmese de yazılarında “Öncelikleri düzensizlik olan ergenlik dönemindeki bir cihad anlayışı. Belirsiz bir idare kurma çabası. Sert bir karar alma mekanizması” ifadelerini kullanıyordu. Ocak 2014'te IŞİD'le çatışmanın başlamasının ardından El Nasr, IŞİD lideri Ebubekir El Bağdadi'nin adamları hakkında açık açık yazıp konuşmaya başladı. El Nasr'ın IŞİD'e karşı duyduğu nefret Ebuhalid el Suri'nin vahşice öldürülmesinden sonra iyice arttı ve IŞİD'i “ zulüm ve adaletsizlik devleti” olarak tanımlamaya başladı.
Combating Terorism Center'da yayımlanan metin Melahat Kemal tarafından TIMETURK için Türkçe'ye aktarılmıştır.