Timetürk Çeviri
İngiltere, Almanya ve Brezilya'dan yaşam bilimcilerin oluşturduğu bir ekibin yaptığı bilimsel araştırma sonucunda keçilerin sinirli ve mutlu insan yüzlerini tanıdıkları ve mutlu olanları tercih ettikleri belirtildi.
Keçilerin insanların yüz ifadelerini okuyabildikleri yönündeki çalışma Londra Queen Mary Üniversitesi öğretim üyesi Dr Alan McElligott tarafından yönetildi ve alanında ilk bulguları ortaya koydu. Benzer araştırmalar da köpekler, atlar ve pandaların insan yüzlerindeki ifadeleri okuyabildiğini göstermişti.
ÖFKELİ VE GÜLEN YÜZÜ AYIRT ETTİLER
Araştırmacılar Londra'nın güneyindeki Kent şehrinde bir çiftlikte 20 kadar keçiye aynı kişinin siyah ve beyaz fotoğraflarını göstererek deney yaptılar.
Kapısı olan bir alanın sonuna aynı kişinin gülen ve öfkeli yüzüne ait fotoğraflarla a 1.3 metre aralıklarla yapıştırıldı. Araştırmacılar, keçilerin mutlu fotoğraflarla daha çok irtibata geçtiğini ve burunlarıyla fotoğrafa dokunduklarını kaydetti. Reuters'e konuşan Dr. McElligott, “Kapalı alandaki keçiler durdular, fotoğraflara baktılar ve onları yakından incelediler. Bakıp yürümediler, fotoğrafları duvardan indirmeye, onları çiğnemeye vb. şeyler yapmaya çalıştılar” dedi.
Halen Roehampton üniversitesi'nde çalışan Dr. McElligott araştırmalarının hayvanların insan duygularını nasıl anladığına dair işaretleri barındırdığını belirtti. Ancak araştırmacıya göre bu çalışma sadece insanlara eşlik eden ve köpek, at gibi evcilleştirilmiş hayvanlarla değil hayvanların geneliyle ilgili önemli bulgular içeriyor. Bir diğer önemli ayrıntı ise keçilerin alanın sağ tarafında konuşlandırılmaları halinde, insanlar gibi pozitif duygular için beynin sol küresini kullandıklarından gülen yüze ulaşma eğilimleri daha fazla oluyor.
"SESLERİ DE AYIRDIKLARINA EMİNİM"
McElligott araştırmalarının sonraki aşamasında farklı insan seslerini algılayıp algılayamadıklarını ölçeceklerini söylüyor. Aslında o, keçilerin bunu da yapabileceklerine inanıyor fakat bilimsel olarak çalışmaları gerektiğini söylüyor.
Royal Society Open Science dergisinde yayınlanan araştırma McElligott'un yanı sıra Queen Mary Üniversitesi'nden Christian Nawroth, Brezilya Sao Paulo Üniversitesi'nden Natalia Albuquerque ve Carine Savalli ile Münih Teknik Üniversitesi'nden Marie-Sophie Single tarafından gerçekleştirildi.
Kaynak: nst.com
