Meltem Suat Timeturk Dış Haberler Servisi/Özel
Fransa siyasetinde süregelen istikrarsızlık, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un yedinci başbakanı Sébastien Lecornu'nun göreve atanmasından 27 gün ve yeni kabinesini açıklamasından sadece saatler sonra istifa etmesiyle zirveye ulaştı. Lecornu, modern Fransa tarihinin en kısa süreli başbakanı oldu. Macron'un, meclisteki tıkanıklığı aşma umuduyla en yakın müttefiklerinden birini göreve getirme hamlesi ters teperken, bu durum ülkeyi yeniden derin bir siyasi belirsizliğe sürükledi. Aşırı sağ ve radikal sol muhalefet, anayasal krizi fırsata çevirerek derhal erken seçim ve hatta Macron'un istifası çağrısı yaptı.
Fransa siyasetinde süregelen istikrarsızlık, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un yedinci başbakanı Sébastien Lecornu'nun göreve atanmasından 27 gün ve yeni kabinesini açıklamasından sadece saatler sonra istifa etmesiyle zirveye ulaştı. Lecornu, modern Fransa tarihinin en kısa süreli başbakanı oldu. Macron'un, meclisteki tıkanıklığı aşma umuduyla en yakın müttefiklerinden birini göreve getirme hamlesi ters teperken, bu durum ülkeyi yeniden derin bir siyasi belirsizliğe sürükledi. Aşırı sağ ve radikal sol muhalefet, anayasal krizi fırsata çevirerek derhal erken seçim ve hatta Macron'un istifası çağrısı yaptı.
Analiz: Macron'un Yanlış Bahsi ve Yarılamayan Yürüyüş
Fransa'da 6 Ekim Pazartesi sabahı yaşanan olay, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un siyasi kumarının ülkeyi ne kadar derin bir krize sürüklediğini açıkça göstermektedir. Macron'un yaz aylarında erken seçim çağrısıyla güçlendirmeyi umduğu otoritesi, tam tersine, üç rakip blok arasında parçalanmış bir Ulusal Meclis ile sonuçlanmış ve ülkeyi yönetilemez hale getirmiştir.
Lecornu'nun 27 günlük görev süresi, ondan önceki iki başbakanın da (François Bayrou ve Michel Barnier) bütçe kısıtlamaları ve meclisten güvenoyu alamama nedeniyle düşmesinin ardından geldi.
Bayrou'dan Kopyalanan Kabine: Lecornu, bir ay süren müzakerelerin ardından Pazar akşamı açıkladığı kabine listesinin, düşen selefi Bayrou'nun kabinesiyle neredeyse aynı olması, iktidar koalisyonu içindeki birçok parti üyesinin dahi desteğini çekmesine neden oldu. Zira bu durum, derinleşen krize karşı Macron'un yeni bir vizyon sunamadığını, yalnızca sadık müttefiklerini kullanarak krizi yönetmeye çalıştığını gösteriyordu.
Müzakerelerin Çöküşü: Lecornu, geçen ay boyunca hem merkezci müttefiklerle hem de muhalefet liderleriyle bir "saldırmazlık paktı" oluşturarak bütçeyi meclisten geçirme amacı güttü. Ancak mecliste hiçbir partinin tek başına çoğunluğa sahip olmaması nedeniyle, hem radikal sol (LFI) hem de aşırı sağ (RN) partileri, kendisine karşı güvensizlik oyu verme tehdidinde bulundu. Bu siyasi tıkanıklık, hükümetin daha ilk günden görev yapamaz durumda olduğunu tescilledi.
Lecornu'nun istifası, parçalanmış meclisin aşırı uçlarını harekete geçirdi ve siyasi taleplerini en üst seviyeye taşıdı.
Aşırı Sağın Erken Seçim Kozu (RN): Aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) Partisi Başkanı Jordan Bardella, istifa haberinin hemen ardından derhal erken seçim (Meclis'in feshi) çağrısı yaptı. Bardella, "Sandığa dönülmeden ve Ulusal Meclis feshedilmeden istikrar geri gelemez" diyerek, krizi kendi lehine bir siyasi kazanca çevirme niyetini ortaya koydu. RN, Macron'un otoritesinin sarsıldığı bu ortamda, erken seçimle çoğunluğu ele geçirme potansiyeli görmektedir.
Radikal Solun Hükümsüzlük Talebi (LFI): Radikal solcu Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) hareketi lideri Jean-Luc Mélenchon, krizi daha da ileriye taşıyarak Macron'u görevden alma önergesinin derhal gündeme alınmasını talep etti. LFI'dan önde gelen isimler, "Geri sayım başladı. Macron gitmeli" diyerek cumhurbaşkanının derhal istifa etmesi yönünde baskı kurdu.
39 yaşındaki Lecornu'yu, siyasi krizi aşması için en yakın müttefiklerinden birini atayarak gücünü pekiştirmeyi hedefleyen Macron, bu hamlesiyle tam tersi bir sonuç aldı. Başbakan Lecornu'nun 27 gün dayanabilmesi, siyasi belirsizliği daha da derinleştiren ve piyasalarda da çalkantıya yol açan bir rekora dönüştü.
Gözler Elysee Sarayı'nda: Tüm gözler, sekizinci başbakanı ataması beklenen Elysee Sarayı'na çevrilmiş durumdadır. Macron, ya daha geniş bir koalisyonu bir araya getirebilecek, ancak belki de kendisine daha az sadık olacak bir ismi (örneğin teknokrat veya muhalefetten bir isim) atayarak hükümeti kurmayı deneyecek; ya da aşırı sağın ve solun çağrılarını dikkate alarak ülkeyi yeniden erken seçime götürme riskini alacaktır.
Temel Sorun: Fransa'daki siyasi krizin temelinde, Ulusal Meclis'teki üç kutuplu parçalanmışlık ve hükümetin bütçe gibi hayati yasaları geçirmek için gerekli desteği bulamaması yatmaktadır. Bu yapısal sorun çözülmedikçe, Macron'un atayacağı hiçbir başbakanın uzun ömürlü olması beklenmemektedir.