İsrail askerleri Filistinli Parlamenter ve Avukat Khalida Jarrar'ın evine 2 Nisan 2015'te baskın yaptıklarında araştırmasına dalmış bulunuyordu. Aylardır Filistinlilerin ortak mücadelesi olan İsrail'i Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne vermeye önderlik ediyordu. O akşam saygın entelektüel bir kişiyi kelepçelediler, mahkemeye çıkmaksızın hapse attılar ve bu yaptıklarının da hesabını hiç vermediler.
Jarrar, 2016 yılında bir yıldan fazla süreyle hapiste kaldıktan sonra Haziran ayında serbest bırakıldı. Ancak geçtiğimiz yıl 2 Temmuz'da tekrar tutuklandı. Halen hapiste tutuluyor. “İdari gözaltı süresi” ise dört kez daha uzatıldı.
Şu anda İsrail hapishanelerinde binlerce Filistinli tutuklu bulunuyor ve çoğu 4. Cenevre Sözleşmesi'ne aykırı şekilde askeri olarak işgal edilen Filistin topraklarının dışında tutuluyor. 500 kadar Filistinli ise hiçbir suçlama ya da mahkeme sürecine muhatap olmadan tutuklandı. Altı aylık periyod için tutuklanan bu kişilerin gözaltı süreleri ise İsrail askeri mahkemelerince yasal bir gerekçe olmaksızın bazen süresiz bir şekilde yenileniyor. Jarrar işte bu yönetim tarafından tutuklananalardan.
Parlamenter avukat kendisini hapsedenlere özgürlük için yalvarmıyor. Onun yerine kendini sürekli meşgul ediyor, hapishane arkadaşlarını uluslararası kanunlarla ilgili eğitiyor, dersler veriyor ve dış dünyaya açıklamalar yapıyor. Bu ise onun sadece saf entelektüelliğini değil çözüm odaklı oluşunu ve karakterinin gücünü de yansıtıyor.
Jarrar hiç durmuyor. Aksayan sağlığına, iskemik kalp rahatsızlığı ve kolestrol yüksekliğine ve ağır burun kanamaları nedeniyle hastaneye kaldırılmasına rağmen halkının davasına olan bağlılığı zayıflayıp sendelemiyor.
55 yaşındaki Avukat Filistin Yönetimi'nin en geniş grubu Fatah ile Hamas arasındaki müzakerelerin de savunucusu oldu. Filistin Yasama Konseyi üyesi ve Filistin Kurtuluş Halk Cephesi'nin de aktif bir birleşeni olarak Jarrar halkından kopuk olmayan bir politikayı savundu. Özellikle güçlü ve tavizsiz şekilde desteklediği kadınlardan kopmadı.
Jarrar'a göre hiçbir Filistinli yetkilinin İsrail'le herhangi bir diyalog içine girmemesi gerekli çünkü böyle bir diyalog soykırım ve etnik temizlik üzerine kurulmuş bir devletin yasallaşmasına yardımcı olur. İşte Jarrar halen çeşitli tür savaş suçları işlemeye devam eden bu devleti Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne çıkarmaya hazırlanıyordu. Kendisi aynı zamanda sözde “barış sürecini” de reddediyor. Böylesi bir konumda ve güçlü bir pozisyonda yer alan bir kadın olarak Filistin Yönetimi ve İsrail arasında “güvenlik işbirliğini” reddediyor. Diğer onlarca Filistinli mahkum kadın gibi günlük aşağılanma, haklarının inkar edilmesi gibi yaşamasını önleyecek çeşitli İsrail taktiklerine maruz kalıyor.
Kaynak: http://middleeastmonitor.com