Yunan ekathimerini gazetesinde çıkan yorum haberde, “Her durumda, kesin olan bir şey var: Bu ABD seçimlerinde, anketörler yakın tarihteki en kötü performanslarından birini kaydettiler” denildi.
Ekathimerini gazetesinde “ABD seçiminin gerçek kaybedenleri” başlıklı yorum haber şöyle:
Tüm göstergelere göre, ABD başkanlık seçimlerinin nihai sonucunu çevreleyen belirsizlik devam edecek. Bazı sonuçlar mahkemelerde adli temyiz yoluyla belirlenebilirken, diğer durumlarda oy sayımları olabilir. Bu nedenle kazananı bir süre tanımayabiliriz. Ancak, en büyük kaybedenleri zaten biliyoruz ve bu anketçiler.
Bunlar, anketlerin onaylanmadığı arka arkaya ikinci başkanlık seçimleridir. Donald Trump sonunda kazansın ya da kaybetsin, hem ulusal hem de belirli eyaletlerde tahmin edilen anketlerden çok daha iyi iş çıkardığı açıktır.
Anketçiler, tek tek devletlerin özelliklerini, bunu doğru yapamamalarının nedeni olarak gösteremezler; çünkü ulusal düzeyde bile, fark, neredeyse tüm anketlerin öngördüğü yüzde dokuz puan civarında kalmamıştır.
Aksine, yaklaşık yüzde üç puana, yani Hillary Clinton'ın Trump'ın yüzde 46'sına karşı yüzde 48 ile halk oylamasını kazandığı 2016 seçimlerinde olduğu seviyenin biraz üzerinde olacak.
Eyaletler söz konusu olduğunda, anketler yine sorunlu oldu. Florida'daki hesaplaşmanın çok yakın olacağı tahmin ediliyordu ve hatta bazıları bir Biden galibiyetini bile öngörmüştü, ancak yüzde 3,5 oyla kaybetti.
Dünyanın en büyük demokrasisi olan Amerika Birleşik Devletleri'ndeki anketlerin bu yeni başarısızlığı vesilesiyle, anketörlerden hesaplamalarını ve yoğun bir coğrafya çağında kullandıkları modelleri yeniden gözden geçirmeleri istenecek.
Yanlış anketler sorunu elbette ABD ile sınırlı değil, ancak Yunanistan da dahil olmak üzere diğer ülkelerde de gözlendi.
Anketlerinin yararlı bir analiz aracı olmaya devam etmesi için, anketörlerin güvenilirliklerini korumaları gerekiyor.
Genelde siyasi yelpazenin sağında bulunan sandıkta anti-sistemik partileri desteklediği gösterilen belirli sosyal grupların konumlarını, isteklerini ve tercihlerini kaydetmenin daha iyi yollarını aramaları gerekiyor.
Son olarak, etkili bir nesnel analiz arayışını etkileyen başka bir parametre, analistlerin kendilerinin veya ileri demokrasilerde her şeyi davranışları doğru bir şekilde değerlendirmelerine izin vermeyen elitist bir prizma yoluyla gören ve yorumlayan medyanın arzu ve tercihleriyle ilgilidir.
Sonuç olarak, nihayetinde gerçeği sadakatle değerlendirmede başarısız olurlar.
Her durumda, kesin olan bir şey var: Bu ABD seçimlerinde, anketörler yakın tarihteki en kötü performanslarından birini kaydettiler.
Kaynak: Ekathimerini
