Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Milei, Arjantin'de emperyalist yağmanın önünü açacak'

Geçtiğimiz hafta sonu Arjantin’deki devlet başkanlığı seçimini kazanan Özgürlük Gelişimi Partisi Lideri Javier Milei'nin, kötü durumdaki ülke ekonomisine dair iddialı vaatleri dikkat çekti. Ekonomistler, Milei'nin vaatlerini tartışıyor...

1 Yıl Önce Güncellendi

2023-11-24 12:14:59

'Milei, Arjantin'de emperyalist yağmanın önünü açacak'

Aydınlık gazetesi ekonomi yazarı Serhat Latifoğlu Milei'nin devlet başkanı seçilmesi üzerine değerlendirmesinde, yeni başkanın ülkede "emperyalist yağmanın" önünü açacağını vurguladı.

"ORTODOKS POLİTİKALAR ARJANTİN'İ BİTİRDİ"

Geçen hafta sonu Arjantin'de yapılan devlet başkanlığı seçimini Özgürlük Gelişimi Partisi Lideri Javier Milei kazandı. Faşist Milei ekonomi konusunda yaptığı iddialı vaatlerle dikkat çekiyor. Milei, merkez bankasını tasfiye etmeyi, Arjantin'in milli parası yerine ABD dolarını kullanmayı, devleti daha da küçültmeyi vaat ediyor. Yeni bir ‘Zelenski vakası' ile dünyayı karşılaştıran süreci daha iyi anlamak için Arjantin'in ekonomik geçmişine bakalım.

ŞAŞMAYAN KURAL; PLANLAMA VE ÜRETİM KALKINMA DEMEKTİR

Arjantin, Güney Amerika kıtasının ikinci büyük ekonomisidir. Zengin doğal kaynakları olan Arjantin dünyanın en büyük tarımsal ürünleri ihracatçılarından birisidir. GSYİH'si 633 milyar dolar olan ekonominin yüzde 17.2'sini imalat sektörü, yüzde 16.9'unu ticaret ve turizm, yüzde 6'sını tarım sektörü oluşturuyor. Arjantin ekonomisi 1880'lerde korumacı, ihracata dayalı büyüme modeli uyguladı. Bu model sayesinde Arjantin 20. yüzyılın başlarında dünyanın ilk on ekonomisi içinde yer aldı. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası uyguladığı ithal ikameci ve devletçi politikalar sayesinde GSYİH içinde imalat sanayinin payı tarım sektörünü geçti ve büyük bir orta sınıf oluştu. Bu dönemde merkez bankası, demiryolları gibi stratejik alanlarda millileştirmeler yapıldı. 5 yıllık kalkınma planları çerçevesinde imalat sanayinin payı artırıldı; Arjantin tarım ülkesi olmaktan çıktı ve sanayileşme sürecine girdi. Aynı dönemde öne çıkan en temel sorun yüksek enflasyon oldu. Enflasyon 1944 sonrasında başlayarak 1974'e kadar ortalama yüzde 26 oldu. Halkçı Peron sonrasında iktidara gelen Frondizi ilk iş olarak IMF'nin kapısını çaldı (1958) ve Arjantin'in kalkınma modelinin altı oyulmaya başladı. Şunun altını çiziyorum; IMF'nin kapısının çalınmasında en temel gerekçe sözde ‘yüksek enflasyon' olmuştu.

IMF'NİN EN BÜYÜK LABORATUVARI ARJANTİN

Devrim heyecanın yükseldiği Güney Amerika'yı kontrol etmek isteyen emperyalizm, Arjantin'i zapturapt altına almak istiyordu. Dolaysıyla IMF ile yapılan stand-by ile ekonominin kalkınma rayından çıkması yeterli olmadı ve faşist bir darbe ile hükümeti devirip ortodoks politikaların önünü açtı. Hemen ardından uygulamaya konulan liberalleşme adımları ile birlikte Arjantin ekonomisi batağa sürüklendi. Arjantin 1982'de sermaye kaçışı, ödemeler dengesi krizi ve stagflasyon ile karşılaştı. 400 bin şirket battı, işsizlik patladı; KOBİ'ler ekonomiden adeta silindi. 1990 sonrası IMF gözetiminde ‘yeni' bir ortodoks/neoliberal deneye daha başlandı. Piyasa daha da liberalleştirildi ve Arjantin para birimi peso ABD dolarına bağlandı (peg). Bu dönemde Arjantin'de yoğun özelleştirmeler yapılarak kamu varlıkları yağmalandı. Aşırı liberalleşen finansal sektör dünya piyasalarında yaşanan dalgalanmalardan etkilendi ve kırılganlığı artarak devam etti. Tüm bunların sonucunda 2001 yılında Arjantin 1930'dan beri en görülen büyük daralmasını yaşadı ve iflas etti.

VİZYONSUZLUK VE YENİDEN IMF MENGENESİ

2001 sonrasında kısmi olarak dönülen halkçı ve devletçi politikalar istikrarlı olunmadığı ve plansız olarak yapıldığı için başarılı olamadı. IMF tandanslı ortodoks politikaların yaptığı yıkımı toparlamak için daha kamucu ve planlı bir vizyon ortaya koyamayan siyasi irade IMF'ye yeniden teslim oldu, Haziran 2018'de Arjantin yeniden IMF'nin kucağına itildi. Bugün Türkiye'de telaffuz edilen ‘yabancı sermaye girişi gerek', ‘kredibilite', ‘şeffaflık' gibi neoliberal ezberler sık sık dile getirildi. IMF'ye giden sürecin altyapısı böyle oluşturuldu. IMF'nin sağladığı büyük miktarda kredi ile mucizeler yaratılacağına Arjantin halkı inandırıldı. Stand by yapıldığında dolar/peso kuru 28, enflasyon yüzde 34, merkez bankası politikası faizi yüzde 26 idi. Bugün bugün dolar/peso kuru 357, enflasyon yüzde 143, politika faizi yüzde 133'e ulaşmış bulunuyor. IMF tarihinde bir ülkeye verilen en yüksek borç olan 50 milyar dolarlık paket ve ortodoks politikalar Arjantin'e yaramadı.

MİLEİ, EMPERYALİZM İÇİN YAĞMANIN ÖNÜNÜ AÇACAK

Faşist Milei'nin vaatlerine kısaca göz atalım. Milei, merkez bankasının kaldırılması vaadiyle neoliberal politikalara karşı oluşan tepkiyi yumuşatmak istemiştir. Dolayısıyla bu vaat ayakları yere basmasa da ‘kulağa hoş geliyor'. Peso yerine ABD dolarının kullanılarak tam dolarizasyona geçilmesi vaadi başka bir hayaldir. IMF bu deneyi 1990'larda yapmıştı; peso dolara bağlanmıştı. Bu deney sonucunda ülke stagflasyona (yüksek enflasyon ve durgunluk) sürüklendi, 2001'de Arjantin borçlarını ödeyemeyeceğini ilan etti. Arjantin uzun süre borç batağından çıkamadı. Devlet düşmanlığı güçlü olan faşist Milei'nin devleti küçültme ve müdahalelerini azaltma vaatleri ise tipik bir liberal yaklaşımdır. Tüm bu ve benzeri vaatleri alt alta koyup topladığımız zaman ortaya batıya bağımlı neoliberal profili çıkıyor. İpe sapa gelmez vaatlerle yüzüne maskeler takmış ama esasen neoliberal politikaları daha sert ve pervasız uygulayacak bir politikacı iktidara gelmiş bulunuyor. Bazı yabancı fonların Milei'yi destekleyen açıklamalarını bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Ancak Arjantin benzer süreci en az üç defa daha yaşadığı için en küçük bir sorunda yabancılar geldiğinden daha hızlı bir kaçış yapacaklardır. Dolayısıyla Arjantin'i bundan sonra büyük bir istikrarsızlık ve kaos bekliyor.

ORTODOKS POLİTİKALAR BİLİM DEĞİL SABOTAJDIR

Türkiye'nin IMF etiketli dolarperver ortodoks ekonomistleri tarihin çöp kutusundaki iflas etmiş politikaları ‘bilim' olarak nitelendirmeyi çok severler. Bunlar ‘demokrasi, insan hakları, eşitlik' gibi değer ve kavramların içini boşaltan ağababaları emperyalizm ile aynı saftadır. Güçlü ve bapımsız Türkiye gibi dertleri yoktur zira böyle bir bilinçleri, inançları ve özgüvenleri yoktur. Sadece Arjantin değil sayısız kere başarısız olmuş ve dünyanın önce gelen ülkelerinden birini defalarca batırmış bir politika seti bilim değil olsa olsa sabotaj olarak adlandırılabilir. Arjantin vakası IMF'nin tek başarısızlığı değildir. IMF'nin 1980-2015 arasında uyguladığı 763 programın 512'si kesintiye uğradı (bunların 291'i devam etmedi). İstatistiksel olarak bu kadar başarısız olmuş Ortodoks politikaları savunmak için ya kötü niyetli ya da mankurt olmak gerekiyor.

IMF-ARJANTİN; 65 YILLIK MACERA VE FİYASKO

65 yıllık süreçte IMF, tarihinin en büyük çaplı deneylerinden bazılarını Arjantin'de yaptı. IMF reçeteleri marifetiyle Arjantin defalarca durgunluğa, siyasal-ekonomik kaosa sürüklendi, 2001, 2014 ve 2020'de borcunu ödeyemedi ve iflas etti. Yaşananların tamamının sorumlusu IMF'dir. Arjantin 1958'den beri IMF reçeteleri uyguluyor; Arjantin 65 yılda tam 22 kez (yazıyla yirmi iki) stand-by imzalamıştır. Adeta devlet dairelerindeki oturma düzenine kadar Arjantin IMF eliyle yeniden tasarlanmıştır. Buna rağmen IMF reçetelerini harfi harfine uygulayan iktidarları ‘popülist' diye adlandırıp, gerekenleri yapmadığını iddia ederek IMF'yi aklamak şark kurnazlığıdır. IMF'nin 1991-2001 IEO raporu, 2018'den itibaren yayınladığı ‘gözden geçirme raporları' tüm çıplaklığıyla ortadadır. Raporlar masa başında hazırlanan raporların ve ideolojik körlükle biçilen gömleklerin sahada nasıl başarısız olduğunu tek tek belgeliyor.

ARJANTİN'DE YAPILAN ORTODOKS DENEYLER TARİHİ DERSLERLE DOLUDUR

Sonuç olarak, dünya emtia piyasalarında önde gelen bir ülkeyi emtia fiyatlarının patlama yaptığı bir dönemde yeniden batırmayı ancak IMF ve onun ortodoks politikaları ‘başarabilirdi'. Batıya her krizde teslim olan irade yoksunu bir iş dünyası, politik yapı ve çapsız Ortodoks akademisyenleri Arjantin'i IMF ile elele kaosa sürüklemiştir. IMF'nin ve masa başında tasarım yapan ortodoks ekonomistlerinin Arjantin deneyleri tarihi derslerle doludur. Bize buradan düşen pay, sinsi ortodoks politikaların ekonomiyi tahrip ettiği gerçeğini görmek, bu politikaların uygulanmasına bir an önce son vermek, planlı kalkınmacı ekonomi politikalarını uygulamaktır. Türkiye güçlü ve daha millileştirilmiş bir ekonomi ile önümüzdeki on yıllarda karşılaşacağı fırtınalara karşı dayanıklı olabilir, büyük bir güç olma iddiasını sürdürebilir.

SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara