Dolar

34,8957

Euro

36,6013

Altın

3.009,84

Bist

10.058,63

ANALİZ: İsrail intikam peşinde... Türkiye için 3 soru

İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de sürdürdüğü ve tüm dünyanın seyrettiği soykırım tüm bölgeyi yeni bir karanlık sürece soktu. İsrail'e en sert tepki koyan Türkiye'nin İsrail ile arasındaki gerilim giderek derinleşiyor.

8 Ay Önce Güncellendi

2024-05-09 16:24:39

ANALİZ: İsrail intikam peşinde... Türkiye için 3 soru

Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, İsrail'in Refah'a saldırılarının ardından Gazzelilerin için bulunduğu durumu bölge hükümetlerinin yaklaşımlarıyla birlikte değerlendirdi.

ŞEYTANLIĞIN BİR UCUNDAKİ FKÖ

İsrail Refah'ta, tekmil ateşkes ve barış gayretlerini hiçe sayarak korkunç bir katliamı başlattı. Her şey insanlığın gözü önünde yaşanıyor. Ne yazık ki elden bir şey gelmiyor. Uluslararası kurumlar ve hukuk tam manâsıyla felç olmuş vaziyette.

Batılı devletler ikiyüzlülüklerinde zirve yapmış durumda. Söylemde bunu kınıyorlar. Velâkin İsrail'e her türlü desteği vermekten de geri kalmıyorlar. Arap devletleri(?) ise kıllarını kıpırdatmıyorlar.

Hepsi kendi hesaplarına kilitlenmiş, sanki bu kanlı oyunun İsrail'den yana gelişmesinden için için mutlu oluyorlar. Bu susan şeytanlığın bir ucunda da maalesef FKÖ de var.

Bu korkunç manzaralar karşısında İsrail'e lanet okumak, onu yapanı biraz daha kahırlandırmaktan başka bir işe yaramıyor. Ne İsrail'deki Netanyahu karşıtı eylemlerden ne de ABD ve Avrupa'da yaygınlaşan üniversite protestolarından doğrusu herhangi bir netice çıkacağını zannetmiyorum.

İsrail içindeki eylemler sadece rehineler ile alakalı. Değilse Gazze'de yürütülen soykırım hiç umurlarında değil. Batı'daki üniversite eylemleri ise bir taraftan polis tarafından acımasızca eziliyor, diğer taraftan da karşıtını doğuruyor ve İsrail yanlısı öğrencilerin eylemleri de yaygınlaşıyor.

MISIR VE ÜRDÜN ÇOK KORKUYOR

İsrail'in niyeti, jeostratejik ve jeoekonomik açıdan son derecede kritik bir konuma sahip olan Gazze'yi topyekûn Filistinlilerden arındırmak ve İsrail'e katmak.

Bu süreçten hem Mısır hem de Ürdün çok korkuyor. Ama Batı'nın baskılarıyla ve belki de finansal bir karşılık üzerinden bunu kabûl etmek zorunda kalacakları anlaşılıyor. Zaten bu ilk de değil. Ürdün, Lübnan ile beraber daha evvel de büyük bir Filistinli tehcirine maruz kalmıştı. O kadar ki nüfus bileşenleri içinde Filistinliler ezici bir çoğunluğa ulaştılar. Ha bir eksik ha bir fazla, ne değişecek ki?

Gelen haberlere göre Mısır'ın, gelecek Filistinli nüfusun ancak Sina'daki kabilelerin silâhlı milislerinden oluşan bir güvenlik çemberinin içinde yaşamasına izin verecekmiş. Hasılı Filistinlilerin âkıbetinin muhtemel bir tehcir sonrasında da değişmeyeceği, Gazze'deki ablukanın Mısır'da da devam edeceği anlaşılıyor.

NETANYAHU GAZZE İLE DURMAYACAK

Netanyahu açısından tek sorun bu katliam sonrasında HAMAS'ın elinde bulunan rehinelerin de hayatını kaybetmesi ihtimali. Bunu da göze aldığı anlaşılıyor. İsrail siyasetinde rehine meselesinin uzun boylu bir tesirinin olmayacağını düşünüyorum. Ne de olsa ateş düştüğü yeri yakar. Netanyahu'nun bu ateşin bir yangına dönüşmesine manî olmayı da başaracaktır. Rehine meselesi üzerinden kaybedeceklerinin Gazze Fatihi olarak kazanacaklarının yanında esâmesinin bile okunmayacağı kanaatindeyim.

Netanyahu Gazze ile durmayacak, Batı Şeria'yı da hedefe koyacaktır. Yani bugün Gazze'deki soydaşları katledilirken kafasını kuma gömen FKÖ'nün de Gazze'dekine benzer bir âkıbete uğrayacağı ihtimâli de hayli kuvvetli görünüyor. Nihayet, Lübnan ve Suriye'de de daha ezici ve devamlı İsrail saldırılarını bekliyorum.

İKİNCİ DOSYA: ÖNCE İRAN SONRA TÜRKİYE VE KATAR

İsrail için İran işi kapanmış değil. Gazze'deki meşgûliyeti ve Batılı destekçilerinin ikazları Netanyahu'ya, İran saldırısına istediği ölçülerde cevap vermekten alıkoydu. Ama Netanyahu bunu unutmuş değil. İlk fırsatta intikamını almak isteyecektir. Elindeki ikinci dosyanın Türkiye ve Katar olacağı çok âşikâr.

Doğrusu, Suudî Arabistan, BAE, Mısır ve Ürdün'ün, İsrail'in Gazze soykırım ve tehcirini tamamlamasından sonra daha kuvvetli bağlarla İsrail'e bağlanacağından şüphe duymuyorum. Bilhassa bugüne kadar Kristal Küre'ye mesafeli duran Suudî Arabistan'ın konumu çok kritik.

Blinken son Suudî Arabistan ziyaretinde Suud otoriteleriyle bunun açılımlarını ele aldı. ABD'nin istediği İran ve Körfez arasındaki barışı ve yakınlaşmayı teşvik eden ve Petroyuan temelli ödeme sistemini güçlendirmek isteyen Pax Sinica'nın ortadan kaldırılması ve ağır bir Müslüman düşmanı bagajıyla Hindistan'ın önünün açılmasıydı.

Suudların iki temel korkusu olan BAAS ve Müslüman Kardeşler Hareketi'nin ezilmiş olması karşısında Suudların artık buna itiraz edeceğini zannetmiyorum. Muhtemelen en kısa zamanda Suudlar, küçük biraderi BAE gibi Kristal Küre'deki yerini alacaktır.
Bu da Körfez'de şimdilik yatışmış görünen, Körfez Arapları ile İran arasındaki çatışmaların yeniden başlaması demektir.

TÜRKİYE NE YAPACAK?

Ve Türkiye… Bizler için elbette en mühim mesele bu. Netanyahu'nun muhtemelen en bilendiği devlet Türkiye. İsrail ile ekonomik ilişkilerini kesen Refah katliamından sonra Türkiye'nin daha ileri bir hamle olarak diplomatik ilişkilerini de sonlandırması kuvvetle muhtemel görünüyor. Bu gelişmeler ışığında Türkiye-Ortadoğu ve Türkiye-Batı ilişkilerinde de dramatik gelişmelerin yaşanacağını tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yok. Soruları biraz daha somut olarak şöyle ortaya koyabiliriz:

Soru 1-

Eğer Arap-İsrail yakınlaşması ve işbirliği sağlanırsa Türkiye'nin BAE ve Suudî Arabistan açılımları bundan nasıl etkilenecektir?

Soru 2-

Rusya-Ukrayna savaşında NATO'nun yörüngesinden çıkarak müstakil bir siyaset takip eden ve İsrail karşıtı duruşu en tesirli bir şekilde sergileyen tek NATO mensubu olan Türkiye'nin zâten kronik sıkıntılarla yüklü olan Batı ile olan ilişkileri bundan sonra nasıl seyredecektir?

Soru 3-

Türkiye içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıları aşmak için, büyük ölçüde Yahudilerin kontrolü altında olan uluslararası finansal çevrelerden aradığı desteği bulabilecek midir?

Önümüzde hakikaten de çok sıkıntılı bir süreç var. Türkiye Gazze meselesinde ahlaken doğru yerde duruyor. Ahlakî menzilinden çıkmış bir dünyada bu duruşu devam ettirebilmek çok zor zenaat…

SON VİDEO HABER

Annenin uyuşturucu isyanı: 'Oğlumu kurtarın, artık kafayı yedim!'

Haber Ara