Dolar

32,4375

Euro

34,7411

Altın

2.439,70

Bist

9.915,62

ANALİZ: Bu yaz gidişat değişecek

ABD-AB destekli Ukrayna ordusunun geçen yaz başlattıkları taaruzun tam bir hezimetle neticelendiğini hatırlatan Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, Rus ordusunun bahar ve yaz aylarında yeni ilerlemeler sağlayabileceğini kaydetti. Öğün, Gazze'den sonra Türkiye'nin inisiyatifinin arttığına dikkat çekti.

2 Ay Önce Güncellendi

2024-03-07 12:18:13

ANALİZ: Bu yaz gidişat değişecek

Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, ABD ve AB'nin içinde bulunduğu siyasi bunalımı özetlediği yazısında dikkat çeken tespitlerde bulundu...

Öğün'ün, "Yaza doğru siyasal ve askeri iklim" başlıklı analizi;

"Bir hususu hatırlamakta fayda var. Rusya, Ukrayna'ya tekmil kapasitesini kullanarak girmedi. Hakiki kapasitelerini muhtemel daha büyük çaplı savaşlara saklıyorlar. Sabırlı ve zamâna yayılan bir stratejiyi tâkip ediyorlar. Daha çok Almanya başta olmak üzere Avrupalı NATO mensubu devletlerin ne yapacağını hesaplıyorlar.

Kendileri açısından can sıkıcı olan Karadeniz donanmasında yaşadıkları kayıplar. Bunun için Transdinyester'i devreye sokarak yarın Odesa'ya karşı daha derinlikli bir operasyonu başlatabileceklerinin işaretini veriyorlar. Diğer taraftan Avrupa'nın içine düştüğü bocalamaları tâkip ettikleri anlaşılıyor.

"ALMANYA ZOR DURUMDA, RUSYA RAHAT"

Baltık devletlerinin keskin Rus karşıtı siyasetlerinin arkası boşalacak olursa, ki bunun işaretleri de ABD seçimlerinden, bilhassa Trump'ın açıklamalarından geliyor; ellerini yükseltebileceklerini ve Kaliningrad ile yetinmeyip, Baltık'daki sahasını genişletecek yeni açılımları başlatabileceklerini düşünmek çok da hatalı olmayacaktır. Hâsılı, Rusların nihâî hedefleri Karadeniz ve Baltık'da içine düşürüldükleri sıkışmışlığı gidermek ve kontrol sahasını genişletmek.

Buna mukabil Avrupa'nın hali çıkmazlarla dolu. Baltık devletleri ile Almanya arasındaki çelişki aşılabilmiş değil. Giderek de büyüyor. İsveç, Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya ve Polonya hesapsız bir saldırganlık temâyülünü devâm ettiriyor. Almanya ise mütereddit. Rusya'nın dünya kamuoyuna fâş ettiği son dinleme kayıtları Almanya'yı çok zor bir duruma soktu.

Fransa ise tahrikkar bir söylem kullansa da kendisini hayli geride tutuyor. Şansını daha çok Kafkasya, bilhassa da Ermenistan üzerinden deniyor. Eğer Trump seçimi kazanır, ABD NATO'ya verdiği desteği çekerse Avrupa ordusunun kurulmasına dâir safahatta Almanya'yı hariçte bırakarak merkeze yerleşmenin, Avrupa liderliğini onun elinden almanın hesaplarını yapıyor. Rusya ise bu çelişkileri doğru değerlendiriyor ve rahatlıyor.

"GAZZE'DE İŞLER BEKLEDİKLERİNİN AKSİNE SEYRETTİ"

Gazze savaşı bir diğer mesele. Burada da çok dikkat çekici gelişmeler yaşanıyor. Netanyahu ve faşist destekçileri artık dönüşü olmayan bir yola girdiler. Onbinlerce insanın kanında debeleniyorlar. Herhâlde ABD ve Avrupa bu kadarını beklemiyorlardı. Canla başla destekledikleri Netanyahu'nun bir noktada kontrol edilebileceğini düşünmüşlerdi. İşler beklediklerinin aksine seyretti. Dahası, bu savaştan ABD kamuoyu ve Demokratları destekleyen renkli Amerikalılar da son derecede rahatsız.

Şimdi bir çıkış yolu arıyorlar. Buna Benny Ganz'ı kullanarak İsrâil hükûmetini zayıflatmak ve mümkünse düşürmek de dâhil. Netanyahu buna, ABD'de kendisini destekleyen kuvvetli Yahudi lobisini kullanarak ve daha mühimi, savaşı Lübnan'a sıçratmak tehdidi ile cevap verdi.

Biden bir ara çözüm bulmak, Ramazan ayını ileri sürerek bir ateşkes sağlamak gayreti içinde. Katar, Mısır ve Türkiye'yi devreye sokarak Refah hudut kapısına sıkışmış, aç, yaralı ve hasta Filistinlilere âcil yardım ulaştırarak kaybettikleri prestiji yeniden kazanmak niyetindeler.

"TÜRKİYE'NİN İNİSİYATİFİ ARTIYOR"

Türkiye-Mısır, Türkiye-Körfez yakınlaşmaları bu plâna işlerlik kazandıracak bir olgunluğa ulaşmış görünüyor. Türkiye'ye son zamanlarda yaptıkları şirinlikler de buna işâret ediyor. Türkiye'nin inisyatifi de artıyor. Mahmud Abbas'ın Türkiye ziyâreti de bu açıdan son derecede mühimdi.

Önümüzdeki günlerde Refah'tan içeri girecek olan yardım konvoylarına İsrâil'in ne yapacağını göreceğiz. Eğer bu gelişmeler karşısında Netanyahu elini yükseltir ve saldırganlığını arttırırsa, ki kendisi açısından başka bir ihtimâl görünmüyor, Ortadoğu'da tekmil denklemler değişecek ve biz de değerlendirmelerimizi yeniden yapılandırmaya koyulacağız demektir.

Türkiye bu gidişât karşısında eline geçen kozları kullanıyor. Eğer Netanyahu, İran ve Hizbullah'ı da içine alan bir harekât başlatırsa Irak ve Sûriye'deki İran varlığı büyük bir tehlikeye girecek demektir. Doğan belirsizlikleri, boşluk ve kaosu Türkiye'nin kendi menfaatleri istikâmetinde yönetmesi gerekiyor.

İbrahim Kalın'ın ABD ziyareti tam da bu başlığa oturuyor. Reis-i Cumhur Erdoğan'ın kararlı açıklamaları da bunu destekliyor. Anlaşılıyor ki Türkiye, İran'ın püskürtülmesi neticesinde doğabilecek boşluğu, ABD ile de çatışmadan doldurmak istiyor. Yazın yapılacağı artık belli olan büyük çaplı bir askerî operasyon üzerinde ABD ile anlaşmalı yol alınmak isteniyor. Değilse, Türkiye bunu kendi inisiyatifi ile yapacağını açıkça ilân etmiş oldu.

İRAN'IN SURİYE'DEKİ DURUMU VE TÜRKİYE

Son aylarda yoğunlaşan Türkiye-Irak, Türkiye-Erbil görüşmelerinde de bunun zemininin oluşturulmak istendiği anlaşılıyor. Gâye PKK'nın ezilmesi. Bakalım buna CENTCOM ne diyecek? Rusya'nın, Karadeniz'de ihtiyaç duyduğu Türkiye'nin bu kararlılığının karşısında durmayacağını, bilakis, müttefik olsalar da zaman zaman ayağına dolaşan İran'ın Sûriye'den ve Irak'dan çıkarılmasına ses etmeyeceğini düşünüyorum.

Muhtemel bir Türkiye-Rusya zirvesinde bunun da aşılabileceğini öngörebiliriz. İran'a gelince, Türkiye'nin bu teşebbüsüne bir cevap vermek isteyebileceğini ve bunun da Fransa ile berâber Kafkasya üzerinden olabileceğini tahmin ediyorum. Ermenistan'ın Azerbaycan sınırına birlik kaydırmasını da bu yolda değerlendiriyorum..

Önümüz bahar ve yaz.. Gidişât dikkat çekici ve heyecan verici. Kasım mı? Trump'ın yolu açıldı. Devletler o gelinceye kadar mıntıka temizliklerini bitirmek istiyor…"

Haber Ara