Araştırmacı yazar Osman Atalay, Sırp katliamcılara karşı Kosova'nın bağımsızlığını savunan komutanların yargılanma sürecini eleştirdi.

"Balkanlar Kasabı" ve Kosova'nın "George Washington'ı"

Bosna'daki yanan evlerden dumanlar yükselirken, 1993 yılında kurulan Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi, uluslararası standartlara göre yıldırım savaşı olarak adlandırılan bir hızla soruşturma ve tutuklamalara başladı.

"Balkanlar Kasabı" lakaplı Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Miloseviç, 2001 yılında tutuklandı, iddianame çok hızlı bir şekilde hazırlandı ve yargılama, tutuklanmasından sadece bir yıl sonra, 2002 yılında başladı.

Şimdi Kosova'daki Lahey'e dönüyoruz. Bir yargılama dairesi kurulması on yıldan fazla sürdü ve 2020'de eski Kosova Kurtuluş Ordusu UÇK liderlerinin tutuklanmasından sonra bile, kaplumbağa hızıyla ilerleyen bir süreçle, bekleyişin beşinci yılındayız.

Yugoslavya Mahkemesi'nde devlet başkanları, generaller ve etnik temizlik mimarları savaş suçlarından yargılandı. Kosova Özel'de, yerel bir komutanın emir komuta zincirinin farkında olup olmadığını doğrulamamız beş yıl sürdü. Üstelik silahlı şiddete karşı öz savunma hareketi olan UÇK'dan ve eski ABD Başkanı Joe Biden tarafından Kosova'nın George Washington'ı olarak tanımlanan lideri Haşim Taçi'den bahsediyoruz.

Yani, bir mahkeme, toplu katliamlardan sorumlu olanları, hapisteki sanıkları unutmuş gibi görünen bu Lahey mahkemesinden daha kısa sürede yargıladı. Bu gidişle, cezalar süreç bitmeden sona erecek.

KOSOVA'DAN ESKİ CUMHURBAŞKANINA DESTEK

Kosova'nın başkenti Priştine bugün tarihi anlara tanıklık etti. Binlerce yurttaş, elinde bayraklarla sokaklara döküldü. Kosova'nın bağımsızlığı için savaşmış ve bugün haksız yere uluslararası mahkemelerde yargılanan, tutuklu UÇK mensuplarına destek verdi.

Gösterilerin odağında, özellikle Lahey'deki Özel Kosova Dairesi tarafından tutuklanan eski UÇK komutanları bulunuyor. Aralarında Kosova Cumhurbaşkanı eski görevini yürütmüş Hashim Thaçi, eski Parlamento Başkanı Kadri Veseli ve komutanlar Rexhep Selimi ile Jakup Krasniqi gibi isimler var.

Bu insanlar, Kosova'nın 1998-1999 yıllarında verdiği haklı savaşta halkını savunmuş, Sırp işgaline karşı mücadele etmiş UÇK'nın öncüleriydi. Şimdi ise, bağımsız bir devletin kurulmasında rol oynamış bu isimler, yıllar sonra “savaş suçu” ithamlarıyla hapsedilmiş durumda.

Kosovalılar ise bu durumu adaletin siyasallaşması olarak görüyor. Gösterilerde sıkça duyulan şu slogan durumu özetliyordu:

Protesto sabah saatlerinde Zahir Pajaziti Meydanı'nda başladı. Kosova bayraklarının ve UÇK flamalarının dalgalandığı yürüyüşte, gençler, yaşlılar, kadınlar ve savaş gazileri omuz omuza yürüdü. Arnavutluk'tan, Kuzey Makedonya'dan ve diasporadan gelen katılımcılar da vardı.

Göstericiler, mahkeme kararlarının ve tutuklamaların arkasında Sırbistan'ın baskısı ve uluslararası siyasi dengelerin yattığını savundu. Protesto sırasında taşınan dövizler dikkat çekiciydi:

“UÇK = Halkın iradesi”

“Adalet değil, siyasi hesaplaşma!”

“Thaçi'ye özgürlük, UÇK'ya saygı!”