Dolar

32,5246

Euro

34,9712

Altın

2.437,51

Bist

9.716,77

Zeytin Dalı Harekatı: Fırsatlar ve Meydan Okumalar

Suriye Ulusal Koalisyonu eski Başkanı Dr. Halit Hoca TIMETURK için kaleme aldı.

7 Yıl Önce Güncellendi

2018-01-30 11:31:57

Zeytin Dalı Harekatı: Fırsatlar ve Meydan Okumalar

TIMETURK | HABER MERKEZİ

Suriye halkının değişim iradesiyle başlayan mücadelesi yedinci yılını tamamlamak üzere. Bu arada gerek Esad rejimi ve onu destekleyen güçler, gerekse ABD, Suriye'de oluşan otorite boşluğunun terör bazlı vekil örgütlerle doldumaya çalışması sonucu başgösteren terörizm sorunu, Esed'in başvurduğu devlet terörü yanında Suriye'nin istikrarı karşısında büyük tehdit oluşturmaya devam etmekte. Bu terör sorununun meydana çıkmasında ve Suriye sahasını vekalet savaşlarının güdüldüğü bir meydana çevrilmesinde Esad rejimi ve İran'ın yanında şüphesiz ABD de sorumluluk taşımaktadır. Bu aktörlerin başında gelen Esad rejimi, “Ya ben, ya terör” zihniyetiyle hareket ederek, Selefi-Cihadi akımını sahaya sürüp, Özgür Suriye Ordusunu (ÖSO) saf dışı bırakmak isterken ülkeyi terör yuvası haline getirmiştir. Rejimin müftüsü Ahmed Hassun'un bir konuşmasındaki “Suriye'ye düşen ilk füze karşısında Avrupa'ya intihar bombacılarımızla karşılık vereceğiz” söylemi, Esad rejiminin terörist örgütlerle kurduğu ilişkiyi gözler önüne seren örneklerden sadece birisi. Diğer yandan Şii milisleri Suriye'ye çağırmak suretiyle kendi vekilini oluşturan İran, Suriye'de terör olgusunun ortaya çıkmasına neden olmuş bir diğer aktör. Son olarak Suriye'nin hazinesi sayılan kuzeyde oluşturulan otorite boşluğunda vekalet savaşını PYD/YPG aracılığıyla yürütme stratejisi izleyen ABD, Suriye'de terörü destekleyen ikinci dış aktör olmuştur.

Bunun sonucu olarak, Suriye'de nemalanan bu terör örgütlerinden Suriye halkı gibi en çok etkilenen ülke paylaştığı 911 kilometrelik sınır ile şüphesiz Türkiye olmuştur. DAEŞ, Nusra, PYD/YPG terör örgütleri hem Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit etmekte hem de Suriye'nin geleceğini ve toprak bütünlüğünü tehlikeye atmaktadır. Yaşananlar tüm bu gelişmelerin ışığında değerlendirildiğinde, geçtiğimiz günlerde Türkiye tarafından başlatılan Zeytin Dalı Harekatı terörle mücadelede ve bölgedeki insani felaketin önlenmesi konusunda büyük önem arz etmektedir. Zeytin Dalı Harekatı'nın öncesindeki gelişmelere, harekatın önündeki fırsatlardan, tehditlere beklentilerin ne olduğuna bir göz atalım...

YPG/PYD'NİN OLUŞUM SÜRECİ ve ABD'NİN ROLÜ

2013'de İstanbul'da toplanan Suriye Halkı Dostları Grubu, Esad ordusundan koparak muhalefete katılan özgür Suriye ordusuna askeri desteğin sağlanmasını kararlaştırmıştı. Kararın alınmasının ardından devreye giren ABD, Suriye Halkı Dostları Grubu'nu aldatarak, ılımlı muhalefeti destekleme gerekçesiyle o günlerde Kandil dağından inerek Afrin ve Kamışlı'ya doğru yönelen ve PYD bünyesinde toplanan grupları destekleme yoluna gitmiş, PYD'nin askeri kolu olan YPG'nin altyapısını hazırlamaya başlanmıştı. Daha öncesinde protestoların başladığı ilk aylarda Esad rejiminin de PYD lideri Salih Müslüm'i Kandil dağından çağırarak iş birliği yapmaya çalışması, PYD'nin bir çok aktör tarafından vekalet savaşını yürütmek amacıyla kullanılabilir olmasının önünü açmış, fakat bu aktörler arasından en etkilisi ABD olmuştu. ABD'nin bu yapıya verdiği desteğin sonucu olarak PYD'nin askeri kolu YPG oluşturulmuş ve sahada görevlendirilmek üzere hızlı bir şekilde  silah ve envanterlerle donatılmıştı. Bir yandan, PYD/YPG “ılımlı muhalefetin desteklenmesi” kılıfı altında silahlarla donatılırken, diğer yandan Suriye Halkı Dostları Grubu tarafından ılımlı muhalefetin temsilcisi olarak benimsenen Suriye Ulusal Koalisyonu'nun askeri kolu olan Özgür Suriye Ordusu, ABD tarafından itibarsızlaştırılmaya çalışıldı. Eğit-Donat programı kapsamına ÖSO'dan katılan askerlerin eğitimi önünde karşılanması zor kriterler ve ciddi kısıtlamalar getirilirken, aynı durum PYD/YPG için söz konusu değildi. ÖSO için hazırlanan bu programın PYD/YPG lehine kasıtlı olarak ABD tarafından başarızlığa uğratılması, ABD'nin terörle mücadelede sergilediği samimiyetsiz tutumunu göstermektedir. Bu politikanın sonucu olarak ABD'nin müttefik kabul edip desteklediği PYD/YPG örgütü, aldığı desteği kendi yapısına uygun olarak kullanıp tıpkı DAEŞ ve El-kaide gibi hareket etmeye başladı.

PYD/ YPG örgütünün işlediği savaş suçları, Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Avrupa Kürt Çalışma Merkezi (ECKS) gibi bağımsız uluslararası insan hakları kuruluşlarının birçok raporunda yer almaktadır. Köylerin kasıtlı olarak tahrip edilip yakılması, sivil halkın göçe zorlanması, siyasi muhaliflere işkence etme ve çocukların asker olarak kullanılması PYD/YPG'nin işlediği savaş suçlarından sadece birkaçıdır. BBC'nin hazırladığı raporda Rakka operasyonu sonrasında IŞİD mensubu 250 teröristin (aileleri ile birlikte bu rakam 3500'ü bulmaktadır) PYD kontrölü altında bölgeden tahliye edildiği yazılması, PYD/YPG'nin IŞİD'e karşı savaştaki samimiyetsizliğini gösterirken, ABD'nin de bu duruma göz yumduğunu göstermektedir. Tüm bunlara rağmen ABD Suriye'deki güç boşluğunu PKK'nın türevleri olan terör örgtleriyle doldurma stratejisini devam ettirmektedir. Her ne kadar PKK, ABD tarafından terör örgütü olarak kabul edilse de bu örgütün Suriye kolu olan PYD/YPG'nin terör örgütü olduğu gerçeği ABD tarafından ört pas edilmeye çalışılmaktadır.
 
ZEYTİN DALI HAREKATININ GETİRDİĞİ FIRSTALAR ve BEKLENTİLER

Türkiye'nin geç de olsa bir aktör olarak önce Fırat Kalkanı Harekatı, sonrasında çatışmasızlık bölgesi anlaşmasıyla İdlib'e girmesi ve şimdi de Afrin'de Zeytin Dalı Harekatını devreye sokması Suriye devriminin lehine bir durumdur. PYD/YPG terör örgütü hem Türkiye için hem de Suriye için oluşturduğu ortak tehdite karşı yapılan Zeytin Dalı Harekatı, savaş ortamı nedeniyle kuzeyde toplanan ve sayıları 4 milyona varan Suriyeliler tarafından destek görmektedir. Bu doğrultuda Suriye Ulusal Koalisyonu Geçici Hükümeti'nin oluşturduğu ve Zeytin Dalı Harekatı'na asker takviyesi sağlayan milli orduya ciddi katılımlar devam etmektedir.
 
Suriye Muhalefetinin bu harekattan temel beklentisi, çatışmasızlık bölgelerinin güvenli bölgelere dönüştürülerek, hem Türkiye'deki mültecilerin kendi bölgelerine dönmesinin sağlanması hem de muhalefetin sivil yönetim modeli ortaya çıkarmasının önündeki engellerin kalkmasıdır. Bu kapsamda, Türkiye ve Suriye muhalefeti arasındaki işbirlik ile bölgede idari bir yapı ve kalkınma planı uygulanması için çalışmalar yapılmaktadır. Söz konusu planın hayata geçirilmesi durumunda çok önemli kazanımlar elde etmek mümkündür. Bölgede ekonomik kalkınma sağlanıp halkının dünya ile entegrasyonunun önü açılabilir. İstihdam sahaları yaratılıp, istikrar zemini oluşturulabilir. Uluslararası organizasyonlardan gelen yardımlar bölgeye rahatlıkla ulaştırılabilir. Dünya standartlarında sağlık, adalet ve eğitim hizmetleri sağlanabilir. Bu kazanımlar ışığında Suriye Muhalafeti hem terörle mücadele edebilir hem de Suriye'nin içinde idari bir yapıya kavuşup güvenlik çemberi içinde istikrarlı bir yönetim modeli sunabilir.

Zeytin Dalı Harekatı'nın bir diğer getirisi ÖSO'nun savunma durumundan taaruz durumuna geçebilmesidir. Bu durum ÖSO'nun kabiliyetlerinin ve imkanlarının artmasına yarayacaktır. Böylece ÖSO, terör örgütlerine ve rejimin terörüne karşı koyduğu halde hem Halep'de, Münbiç'de, Hama'da ve Humus'da kaybettiği bölgeleri tekrar kazanma fırsatını yakalayacak, hem de itibarı zedelenen Milli Suriye Ordusunun “Suriyelilik” üst kimliği çatısı altında tüm Suriyeliler tarafından benimsenebilecek yeniden bir milli ordu haline gelmesinin önünü açacaktır. Son olarak SDH, ÖSO'nun sahadaki başarılarını diplomatik arenaya yansıtarak Suriye Muhalefetinin masaya daha güçlü oturmasını sağlayarak, uluslararası kamuoyuna Esad rejimine alternatif bir yapı sunabilme imkanını bulacaktır.

Tüm bu fırsatların yanında, zeytin dalı operasyonu karşısında önemli meydan okumalar da mevcuttur. Tercihan Esad rejimi, İran ve ABD'nin terör örgütlerine olan desteklerini sürdüreceklerdir. Özellikle ABD'nin PYD/YPG aracılığıyla Suriye'nin bölünmesine götüren çalışmalara devam edeceği hesaba katılmalıdır. Diğer tarafta, bir işgal gücü olan Rusya'nın her zaman farklı hamleler yaparak Esed rejimini Afrin'de sıkışan terörist örgütle tekrar bir araya getirebilir, çatışmasızlık anlaşmasını sürekli ihlal ettiği gibi kurtarılmış bölgelerin güvenliğini sürekli tehdit edebilir. Bu yüzden Türk askerlerinin bölgedeki varlığı Suriye muhalefeti için önemlidir. 
 
Sonuç olarak, ABD'nin özenle altyapısını kurup desteklediği, PKK'nın Suriye ayağını temsil eden ve birçok savaş suçuna karışmış YPG/PYD örgütü, sadece Türkiye'nin ulusal güvenliği için ciddi tehdit oluşturmuyor, aynı zamanda Suriye'nin birliğine ve üniter devlet yapısına yönelik bir tehdittir. Bu tehdidin ortadan kaldırılması için başlatılan Zeytin Dalı Harekatı, Suriye'deki güç ve otorite boşluğunu değerlendiren terör örgütlerine ve bu örgütlerini vekil olarak kullanan uluslararası aktörlere karşı önemli bir hamledir. Türkiye bugüne kadar Suriye halkının taleplerininin karşılanmasını ve Suriye'nin toprak bütünlüğüne savunan en güçlü müttefik olma konumunu korumaktadır. Suriye muhalefeti ve Türkiye işbirliğinin devam etmesi, özellikle de Suriye'nin kuzeyinde PKK/YPG tarafından işgal edilen diğer bölgere yayılarak ortak harekatların sürdürülmesi, hem Suriye'nin geleceği hem de Türkiye'nin ulusal güvenliği açısından önemini korumaya devam edecektir.

Haber Ara