Gazetecileri Koruma Komitesi tarafından yayımlanan, dünya genelinde 400 gazeteci ve sivil toplum örgütü üyesi tarafından imzalanan mektupta, 27 Ağustos 2018'de terörle mücadele yasası kapsamında tutuklanan Sultan'ın işinin gereği olarak hükümeti eleştiren kişilerle röportaj yaptığı kaydedildi.
Keşmir'deki olayların kamuyu ilgilendiren meseleler olduğu, bunları haberleştirmenin ceza gerektiren bir suç değil bilakis amme hizmeti niteliğinde bulunduğu vurgulanan mektupta, polisin gazeteciyi sorgularken sürekli kaynaklarını açıklamasını istediği aktarıldı.
Mektupta, Sultan'ın yargılama sürecinin geçen yıl haziran ayında başlamasına rağmen bilerek yavaşlatıldığı, tüm kefalet taleplerinin reddedildiği ifade edildi.
Sultan'ın çalıştığı Kashmir Narrator haber dergisinin editörü Showkat Motta konuyla ilişkin, AA'ya yaptığı açıklamada, Sultan'ın komplo kurbanı olduğunu ve cesur gazeteciliğinden dolayı hedef alındığını belirtti.
Gazeteci Sultan'ın, koronavirüs testi pozitif olan 100'den fazla mahkum bulunduğu Srinagar Merkez Hapishanesi'nde tutulduğu belirtiliyor.
Modi yönetiminden konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapılmadı.
İngiltere'den bağımsızlığın kazanıldığı 1947'den itibaren Cammu Keşmir, kendi yasalarını çıkarabilen ayrıcalıklı konumdaydı. Bu özel statü, yabancıların bölgeye yerleşmesine ve mülk edinmesine izin vermeyen vatandaşlık yasasını da içeriyordu.
Ancak Hindistan, anayasanın yarım asırdan uzun süredir Cammu Keşmir'e ayrıcalık tanıyan 370'inci maddesini 5 Ağustos 2019'da iptal ederek bölgenin özel statülü yapısını ortadan kaldırdı ve eyaleti ikiye böldü.
Eyalet 31 Ekim 2019'da resmi olarak merkeze bağlı Cammu Keşmir ve Ladakh "Birlik Toprağı" statüsünde iki bölgeye ayrıldı.
Kararın ardından Hint güvenlik güçleri, Cammu Keşmir'de asayiş operasyonlarını ve halk üzerindeki baskıları yoğunlaştırmıştı.
Sokağa çıkma yasağının yanı sıra internet, telefon ve ulaşım kısıtlamaları getirilmiş ve bölgedeki yerel partilerin yöneticileri ve üyeleri gözaltına alınmıştı.
